Meali teamülden geçen
bir düş kırıklığı,
Sabra delalet
sanrılarda kaybolmuşluğum:
Makamsız şarkılar
tırmalarken yüreğin duraklarını,
Tekil bir hidayete
cebren ve hile ile dokunan
Sevginin kundaklayıcıları.
Teğet geçen o minvalde
bir gölge kadar da beyhude
Kıpraşan zerreleri
damıtan izleği belki de tarafsızlığımın:
Günbegün karıştığım,
Anbean uzlaştığım:
Bir uzayıp bir
kısaldığım.
Tadı damakta bir
rehavet gönülsüz sürgünlüğün
Nifak sokan huzura o
kıdemli şeritte
Bilmediğim sapağı
avutan bir yüreğe denk geldimse
Son sürat hangi akla
zarar zihniyet arar
Çapanoğlu o talan
edilen makberin,
Gömülü sefaletinde.
Adamsız kelamlar,
Kadınsız yalanlar,
İnsansız maskeler
Belki de
yanılmışlığımın cürümü şu gölgeye
Rehin verdiğim
emanetinin yongası:
Hani çala çırpa inşa
etmişken beşer
Yüreğin ikbalini.
Tümden gelen bir
hezeyan:
Pejmürde iklimlerde
kaybolmayı marifet bildiğim
Yine de demlenmeden
düşüp de bitap,
Sonlanmamış bir hikâyede
kondurduğum o muğlâk girizgah:
Öyle ya:
Yarısı safsata bu
dünyanın,
Kalan yarımdan paye
biçtiğim:
Dirliğin haznesinde tek
yavuklum gözyaşı:
İsrafı tehir ettiğim
ömrün tefrikası.
Ritmik gölgeleri tavaf
ediyorum
Ve tüm çekincelerimi
ihlal eden yürek sesimi.
Boykot etmekse aşkı,
Ne cüret!
Sorup sorgulamaksa
hayatı,
Demlenmek kıyısında
hallice geçkin bir şiirde
Meşk olmuş tezahürü
gönülsüz yordadığım
Hangi şarkının kim
bilir o kayıp makamı?
Tünediğim hecelerde
sere serpe güncem:
Tevafuk bildiğim
imlerde yazılı şecerem.
Günbegün yalıtıldığım
evrenden mütevellit olsa da dünyam,
Durup duracağım onca
kıyam
Ve çoktan söktüm
rütbemi, demekten gayri
Ne gelir elden?
Bir gülde bir de
gönülde seferi o dingin haznemin;
Bir sende bir de gök
kubbede yazılı
Aşkın fermanı.
Demelerden muzdaripim
Ve gidip geldiğim
mahremin
Kayıtsız terk edilmişliği:
Yine de hükmen
kanıksadığım
Yüreğin devinimi.