Mamon inşası, başka bir şeydir. Ama mamon başlangıç koşullarına bağlılık nedeniyle ilahi alan etkisinin imajı eşliğindeki dönüşümlerle öğrenilecektir.

 

Mamon da tıpkı totem gibi, ilah gibi sekanstık olan bir dinamiğin ürünüdür. Bu dinamik ne totem dönemde ne de ilahi dönem içinde olmayan bir sekansın aksam hareketidir. Mamon'du sekans ta bir sağlatma ve üretim hareketi olmakla başlangıç koşullarına bağlıdır. Ama başlangıç koşullarını, belli aşama üzerinde varlıklı ve yoksul kılmakla temel iki çelişkiyle sekanstık sağlama yapar.

 

Takdir, tevekkül ve takva mana anlayışlı bu yol, köle emeğine dayanan özel mülkiyetçi yoldur. Bu süreç içinde farklı grupların temas edip etmemesi sorunu, ya da kültürler çatışması sorunu gibi sorunlar günümüze kadar olur bir sür erlik olmakla varsa da, ikinci bir araz olmaktan öte değildir.  Ana ilişki ezen, ezilendir.

 

Bu sürecin ana uğraşı eşitsiz sağlatma olmakla ele geçirilmiş üretim hareketi üzerinde takdirli ve takdirsiz kılınmanın mana anlayışıyla yürütülmektedir. Bu şekildeki zenginlik ve yoksulluğun (sınıflı çelişkinin) hazmı, gerekmektedir.

Dinler Mamon ekseninde olan bu manaca anlayış üzerinde çalışmalarıyla yoğunlaşır.  Bu köleci manaya iman içinde olan kişileri kendisine çeker. Yeni iman takva takdir ve tevekkül yolunda inanır olmaktır. Özne bilinci bu, olacaktı.

 

Dinlerin içinde takva, tevekkül ve takdir olmakla üretim ve paylaşım hareketi bu anlayışa göre yapılıyordu. Her kes bu paylaşıma göre kendi nasibini yiyordu. Üretim hareketi ile paylaşım arasına bu “üç T” girmişti. Mal mülk sahipliği de bu 3 T’ye göreydi. Çalışıp çalışmamanız da bu 3 T’ye göreydi. Paylaşım da bu 3 T’ye göreydi. İmanın iknacı çekim merkezinde bu 3 T vardı. Gerisi buna göre inşaydı.

 

Bu üç T’li iman ilkesi içinde olmakla köleci sözleşme yapmanın sonucu dinler de zorunlu oluşuyla başlangıç referansı içinde bir yığın çarpıtmalar yapıldı. Üç T’li ilke üzerinden sisteme hitap edildi. “Kır zambaklarına bakın. Ne yün eğirirlerdi. Ne de iplik dokurlardı! Gökteki kuşlara bakın ne çalışırlar ne biriktirirlerdi!” İsa. Çünkü Rabb onları giydirip, kuşatıp, doyurmakla onlar rabbe (3T’ye) teslimdiler.

 

Ve bu 3 T’nin temel referansa hitabı olması yanında kölelere, 3 T ile kazanılmış sahiplik üzerinde adaleti mülke temel yapmakla da efendilere çekici geliyordu. Üstüne üstlük dinlerin bir de öte dünya mana anlayışını (maverayı) inşa etmesi, süreci daha albenili bir sömürü ortamı yapıyordu.

 

Alan etkisi içinde kurulacak ve girişilecek 3 T manalı anlayışların bağıntıca kurallı düzenlenişlerini yapmak ortam içinde türlü salınım farklı senkron anması olan eşzaman-uyumunu ortaya koydu.

 

Üretim ve paylaşım hareketi 3 T’nin manaca olan ilişki tarzına bağlı olmaktan kaynaklı sekansı, ilahtan bozma Mamon’du mana anlaması içinde olacaktı. Bu tür derişmelerin sekans hareketi içinde olmakla ortamın çeşitli salınım farkları vardır. Çeşitli salınım farklarının her biri bir frekanstır. Frekans uygunlukları ve uygunlaştırılmaları da alan içinin dönüşümleridirler.

 

Köleci sistem uygulayıcıları, kendi iradesini; kendi kötülüklerini egemen kılmak için mana anlayışını ve mana sembolizmini kullanırlar. Yani çelişkili bilgi akışının taşınması ve çelişkili olmakla uyuşmaz olan bilgi akışının giriştirilmesi ortamın mana zarfı kapsamındaydı. Bu senkronla dönüştürülen sürecin katlanılır olmasına insanlar rıza gösterip; boyun eğmeleriyle, sürece göre hazmedici tutumlar edinmektedirler.

 

Artık keyfi takdir ve bu takdire sorgusuz sualsiz katlanma yapmağa razı olmanın boyun eğiş tevekkülü içindeki şükür ile takva etmek olan 3 T’li mana kodlu, imaj alınmıştı.  Her salınım bu 3 T’li frekans salınımına duyarlı kılınmıştı. 3 T’Lİ mana kişilerin öznel yetili kategorize kalıplanışları içinde olmakla kişilerin özne-eylem dönüşmeli, eylem yönelimlerinin devinmesi olacaktır. El, Baal, Mamon, Amon vs. olan 3 T yansıtıcıları ortam içinde, bu tür muktedirce eylemin kendi takdirleri içinde olma tutumlarını, gayretçe ete kemiğe büründürür inşanın içindeydiler.

 

Bunlar sistem sahiplerinin ağzıyla, sistem sahiplerine de, kölelere hitap ederler. Bunlar fiilen efendinin gerçekleri olan arzulardı. Yine bunlar ezilenlerin de rızk umudu ve beklentisi olmakla; tap ve iste takvası içinde secde edilenleriydi.

 

Çünkü köleler, efendi sahipliği olan mal, mülk gibi ayrıcalıkların, Mamon tarafından efendiye verildiği doğmasını bir türlü akıllarında atamıyordular. Akıllarında atamadıkları bu doğma olan sembolizmle kendi beklentilerini de oluştular. Bu beklenti tap ve iste içinde ifade ediliyordu. Kendilerine de bol bol rızk verileceği beklentisi içinde olan manaca semboller yoğunlaşmalı anlamlarla giderek bu anlamların kendilerine secde edilmekle bu anlamlar giderek insanın kutsalı olmuşlardır.

 

Mamon sistemi, mülklü (efendi); mülksüz (köle) diye birincil ana düzlem içinde inşa etti. Mamon takdirli olan mana anlayışı içindeki bu kültür; halkın dağarcığı oldu. Bu dağarcıkla halkı birbirine karşı hayli ikna edici ve öğütçü olmakla halk bilgisi (folkloru) hayli eğitim sel oluyordu. "Size bir darlık verdiğimiz gibi göğüslerinizi de genişletip sevinçlendiririz".

 

"Size bir darlık verdiğimiz gibi göğüslerinizi de genişletip sevinçlendiririz". Denmesi içindeki bu söyleniş; söylenişin kendi gerekçesinde kopmasıyla, her anlama içkin bir manası olmaktadır. Böyle olunca deveyi yardan uçuran bir tutam otun olması gibi bu söz insanda da insanları darlıktan zenginliğe geçişin beklenti çıtasını, en üst seviyeye çıkarmıştı. Bu tür söylemler insandaki tevekkül, takva ve tap, iste türü insan imajinel oluşmalarının kaynak motivasyonudurlar.

 

Üretim ilişkilerini dağıtma sahipliği emeğe göre, çalışmaya göre değil de; bir kayra sonunda sahibi olduğunuz mal-mülk sahipliğinize göre paylaşım oldu. Ve bu kabil kayralar üzerine mal mülk sahipliğinizi esas kılacak her tür düzenleme oluşlar, adalet oldu.

 

Mülk sahipliği adaleti tayin etmede, temel belirleyicilikti. Sistem sekansının bir tarafı mülk sahipliği kayrasıydı. Diğer tarafı da bu mülk kayracılığının en kolay akış yapması şeklinde olur, adaletle düzenlenirdi. Emeğin kazanımı olan hak yerine, mana gücünün takdiri olan ilahi hak sokulmuştu.

 

Toplum sal hareketlerin temel sekanslardan biride ortak üreten ilişkisidir. Bu ortak üretendi temel sekansla; üretileni paylaşma birlikte bağıl sekanslı hareket yapılır. Bu iki sekans hareketi mana düşüncesinin de biçimlenmesi oluyordu. Totem, “önce söz vardı” deyişi ile biçimlendi. İlahlar da sentezi olan melez grupların işlerini düzenlemekle biçimlendiler ve primer (birinci) sekansın bu tür mana şeklini inşa ettiler.

 

Primer sekanslı alan, dıştan (sosyo toplumsa yapıdan) kişiye doğru baskı ve basınç olmakla alan etkisi ortaya koydu. Primer sekanslı alan etkisi toplam da üst bilinç olmanın yaptıran lığıydı. Üst bilinç yaptıran lığı da manayı etkilerdi. Emek yerine geçen mana yaptıran lığı, primer bağıntı olmaktan çıkarılıp takdirle sağlayış (paylaşım) yapmanın anlayış ve yaptıran lığı şekline dönüştü.

 

Böylece birinci sekanstan hareketle sekonder olması (birine karşılık bağıntı olması) gereken mana hareketi kendisini takdirce kayra olmakla ortam içine konumladı. Primer olan sekansı düzenlemeye etkilemeye; mana içinde mana üretmeye başladı.

 

Birbirine göre bağıl hareketle çalışan sekansların erken dönem sosyo toplumları içindeki hak eder ligi; dayanışmalı ve grup meslekli üretim hareketi, olmasıyladır. Totemi alan içi ve ön ittifakı alan içi somut hak edişlere göre ortak sağlama yapmaktadır. Ortak sağlatma, köleci Mamon ile takdirce olan mana anlayışına dönüştü. Bu anlayış ta, insanın insana; insanın sosyo toplumsa yapısına ve insanın kendisine yabancılaşması olmuştu.

 

Karnımızın açlığı, güvende olmamız gibi savunma türü kaygıların giderilmesine uygun eylem içinde olmanız; türün devamını sağlayıcı cinsellikle olucu eylem ve tutumlar primer olan sekans hareketleridir. Karnın doymasıyla, güvende olma türünden kaygılarınızın azalmasını sağlayan süreç hareketlerinin herkese göre olur sağlatım tekrarlı yinelemeleri; ikincil dediğimiz sekonder hareketini oluşmuştu.

 

Üretim hareketi primer sekanslı hareketse; buna uygun paylaşım hareketleri de sekonder sekanslı harekettirler. Birincil (primer) hareketle; onun ikincil hareketi olan sekonder hareketi, birbirine bağlayan bağ enerjisi, her ikisini de kuşatan mana anlaması olmakla; üst akıl, ortak alan bilinci ve ortak alan benliği manadır.

 

Her eylemin, her sözün o eylem ve söz sahibi kişi üzerine sağlatan bir karşılığı vardır.  Sağlama yapan hareketin duyumu, sekans hareketi olmakla kendi üzerine kendi etkisi vardır. Bağ hareketi bu bağlamda iki tür etkileşme içinde oluşur. Biri üretim ve sağlatma hareketinin zorunlu sonucu olmakla paylaşım. Diğeri de üretimi ve sağlamayı paylaşma yapan öznel mana anlayışından oluşur.

 

Manayı oluşturan öznellik, kendisinin düşünülmesi olan düşünceyi, düşünme yapma etkinliği içinde olmakla bundan kendisi de etkilenmiştir. Alan etkili seçme ayıklama olan yansımaların, kendi üzerinize olacak yansıma etkilerinden kurtulamazsınız. Ve olan bitenlerin girişmesiyle düşünmenin gölgelerini uzatan bir etki olmasından da, kurtulamazdınız.

( Alan Etkisi Ve İnsan 9 başlıklı yazı Bayram KAYA tarafından 4.11.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.