Meftun eyler göreni, bir
güzelin gül yüzü,
Öyle bir güzellik ki, kıskandırır
gündüzü.
Karanlık gecelerde,
parıldayan bir ışık,
Yansıyan suretine,
dalgalar bile âşık.
Yayılan huzmeleri,
aydınlatır dünyayı,
Buldurur gönüllere,
yitirdiği hülyayı.
Yıldızlar imrenerek çevresine
doluşur,
Gerdanında inciden, narin kolye
oluşur.
Eser sevda yelleri, saçlarını
savurur,
İpek teller kor olur, yürekleri
kavurur.
Oynaşırken yapraklar,
işve ile naz ile
Şenlendirir gülşeni,
derinden bir haz ile.
Yükselen nağmelere eşlik
eder saz sesi,
Coşturur gönülleri, neşe
dolu bestesi.
Bulur tatlı huzuru, âlem bahtiyar
olur,
Ne gam kalır ne tasa, asude diyar
olur.
Hülyalı bakışları, o
emsalsiz gözleri,
Bende kılar kendine, şirin tatlı sözleri.
Bazen bir hüzün çöker,
içten içe üzülür,
İnci gibi damlalar,
yanaklardan süzülür.
Bazense güneş gibi,
efsunkâr ışıltıyla,
Titretir gönülleri,
emsalsiz parıltıyla.
Billur pınara döner,
hayat olur, can olur,
Maşukunu arayan, aşığa
canan olur.
Tahta kurulmuş sultan,
başında sihirli taç,
Etrafında mecnunlar,
iltifatına muhtaç!
Eğer nazar eylerse, hayranlar
abat olur,
Mazhar olamayanlar, çöker, harabat
olur.
Çekimine kapılan, yanar
da o nar ile
Teselli arar durur,
gönlü ah-u zar ile.
Bendesini görür de, almaz
asla kaale,
Ne de olsa sultandır, alışkındır
bu hale.
Ak teninde benleri,
itinayla işlenmiş,
Nedense bir tanesi,
şakağında gizlenmiş.
Tebessümle yayılan
dudaklarına inat,
Elmacık kemikleri,
çizmekte keskin bir hat.
Sanki tüm güzellikler, palete
doldurulmuş,
İpeksi bir fırçayla, tuvale
kondurulmuş.
Güldükçe gül saçılır,
emsalsiz gül yüzünden,
Diller bülbül kesilir,
bu güzel gül yüzünden.
Pervası yoktur asla,
minnet etmez kimseye,
Boyun büküp başını,
mümkün mü öne eğe?
Çok da yufka yürekli,
üzülür, harap olur,
Çaresiz bakakalmak, ona
ıstırap olur.
Görünen güzellikten çok
öte bir güzellik,
Böyle erdemli olmak, ne de
güzel özellik.
Hulusi’yim, diledim,
vermek için hediye,
İstedim ki yazayım,
mahirane methiye.
Medhüsena etmeye
uğraştım tüm gücümle,
Kuramadım yine de, ona
layık tek cümle.