Ne var ki bu ahdi sözleşiş, diğer bir yanıyla da sürekli vaaz ve sürekli ayin, olmakla kişilere düşünme fırsatı vermiyordu. İman (akit) düşünmenin yerine geçiyordu.


 


İman ahdi kişiye süreci kavrama, aklını işletme fırsatını vermiyordu. Köleci sistem bu yansımayı iyice sezip tepe tepe kullanacaktı. Tıpkı günümüzdeki kimi politikacıların günlük oluşla ve saatlerce ekranda konuşmaları gibiydi.


 


Kült merkezleri gevşek bağları soyut manalı tutumlar içinde ahdi kılmalarıyla asli durum olan tevhitçe oluş pekitiliyordu. Bu nedenle kült merkezleri; merkezin kendi ana inşacılarına yapılan atıflarla (zikretmelerle), inşacılarına gösterilen sadakati, ahde vefayı, iman tazeleyici ligi bu amaçla kutsal yer olmanın iman ahdi ziyaretlerine de dönüştürüyorlardı.


 


Yapı; kült merkezi ile kült merkezinden, zaman ve mekân alanı olmakla uzaklaşılan merkezin, çevresel sarımlardan inşa oluyordu. Merkezin kendisiyle osile (uyum salınımlı) olan yakın ve uzak çevresinin kült merkezlerine zorunlu atıfları vardı. Bu atıflar zaman, mekân, yönetim ve iletişimle birlikte yaşam düşüncesinin biçimi olmakla; çevre ve merkezin uyumlaşan bir alan etkisi olmalarıydı.


 


Kült merkezleri iradesiyle denge noktasıydı. Kült merkezli denge nokta ve çevresi, çok fazlı (çok fazlı totemi salınımlı ve üretim hareketi) olmasından ötürü, dengeye bağlı ölçülü hareketlerin zaman içinde tekrarlanan kimi değişmelerine osilasyon hareketi denir. Ya da osilasyon sapması denir.


 


Merkeze senkronlu olan yakın ve uzak çevre; bu senkronla kült merkezlerine doğru olan bir atıfları vardır. Çevre kült merkezinden olan atımlarla senkronlu olup osile oluyorlardı.


 


Zaman, mekân olarak kült merkezine bitişik olan ve kült merkezine bitişik uzay sarımı içinde olan merkezin çevresi; merkezdeki yönetim ile bire bir iletişime içinde olup az çok iç içe somutluk ve değinimle oluşun zamanını yaşıyordular.


 


Irama alanları ise, ırayan çevrenin denge osile merkezine uzaktılar.  Bundan ötürü ortaya konan temsili, ritüelini, iman seremonili iletilmelerinin somutluğu merkezdekiler gibi canlı kanlı olmamakla kaybolmuştu.


 


Somut oluşundan kopan ritüel hareketleri merkezin denetim ve düzenletimlerine dek merkezin kendi baskı ve basıncını duyurtma işini, aracıların ilgeç ligi ile yaptırıyorlardı.


 


Bu türden ilgeçleler üzerinde imanı bağıntı sağlayan merkez öznel temsilcilerin kendi öznel davranışları da, yeni oluşan bu süreç te, iman akdi gibi benimsetilmekle etkin oluyordu.


 


Bu davranışlar merkezden daha kopucu olduğu gibi merkeze olan özlemi daha da artırıcı olabilmektedir.


 


Yine de kişilerin sızlayan bir vicdanıyla, kişilerin arkaikti özlemleri zail olmuyordu. Bu özlemler üzerine yeni modüle salınımlar bindirilişle kişiler ya provoke oluyorlardı; ya da köleci dönemle birlikte merkeze daha sadık bağlılık içinde kul oluyorlardı.


 


Böylece his sel kablel vuku yöntemiyle yine kült merkeziyle, iç içe ve gönül gönüle gibiydiler. Önceden olana göre olacak olanla davranmaydı. Ya da arkaikti davranışıyla (deney-bilgi ile) olacak olanı önceden bilme ile merkeze bağlılıktı.


 


İman seremonili iletişimlerden kaynaklı somutluk kısmen kopmakla yeniden hissi kablel vuku olmuştu. Böylece somut süreçler de kısmen soyutlaşmaya başladılar.


 


Yani bu soyutlama içinde kült merkezinin çevresi üzerindeki alan etkisi gücü ve anlamı; aracı temsilcilerle oldu. Temsilci olanlar hissi kablel vuku olanı söylüyordular.


 


Kişiler de kült merkezine manevilikle özlemli kişilerdi. Bu özlem içinde olan kül ti kişilerin periyodik olarak kült merkezine doğru yaptıkları olası ziyaretler akitleri de hacdı.


 


Merkezden ıramanın atmosferi içindeki kişilerin merkeze olan özlemi maliyet tutumları kişiye hac ahdi olmakla dönmüştü.  Bu tutumlar merkezden ıramanın soyutluğunu kısmen somutu olup ahde vefanın mukavelesi oluyordular.


 


Açıkçası merkez, çevresine; hem hissi kablel vuku nedenle aracısız temsilcisiz ve aracılı, temsilcili manevi yorumları olmadan, pek anlaşılır olmayacaktı. Kült merkezleri sisler gerisinde kalıp, kabul ve beklentiden ötürü farklı bir manaca anlatışın büyü etkili merkezine dönmüştü. Böylece kişiler derinleşen konu ile asıl olup bitene yabancı kalacaktılar.


 


İttifakla sentez olan bileşiminin (tevhidin), sosyal özneli anlama içindeki adı, imandı. İman, totem döneme (özleme) göre totemdik gruplar arası ittifakla oluşan sentezlerden kaynaklı travmaların ürünü olmakla; sosyal alanlı zihnin tedavi (ikna) olucu anlamasıydı.


 


Köleci dönem içinde kült merkezleri El çevreli olacaktı. Birçok El’den ötürü yeni kült merkezleri parçalı özel mülkiyet alanıydılar. Henüz şartları içinde oluşamadıklarından birliğin merkezi değildiler.


 


Her El alanı kendi özel mülk çevresinin kült merkezi olması ile bu alanla, o yer El beyt ti (El’in sahipliği olan evdi). El beyt, ilahların ortaklaşa kullandıkları kasra karşın El’in özel, olmakla, ortak tanımaksızın kullandığı dokunulmazlığı olan özel mülktü.


 


Bu konu üzerine gelişen özel mülkçü köleci mana çevredeki diğer El merkezli bay erkleri üzerine doğru egemeni oluşun ihraç mücadelelerini başlamışlardı. Mülk tasarruflu ve mülk olan varlığın kutsallığını egemence etme şekli ortaya çıktı.


 


Yeni ortaya çıkmakla egemence gelişme gösteren mülk edinim şekli; mülksüz üzerine devletli (mülklü) olmakla ortaya kondu. Bu mülki oluş (devletli oluş) köle kıldığı insanı da içeriyordu. Kısaca gelişen bir EL beyt alanı, çevresindeki ortamı devletli (mülk) kılmanın sentezcilerini ortaya çıkardı.


 


Devlet (mülk ve mülk sahipliği), gelişen tarih içinde El beyte bağlı imanın yaptığı sentezi, şimdi emperyalist çıkarlar eli ile birlikte; emperyal kült merkezleri içinde kotarılan türlü hile ve desise olan şekilleriyle kişiler devletli yapılıyordu.


 


Bu nedenle köleci dönem içindeki iman, totem dönemi aşıp totem dönemi ıslah eden ittifakın imanı olmaktan çoktan çıkmıştı.


 


Yeni iman ortaklaşan kült merkezlerine bağlılık olmaktan çıkmıştı. Yeni iman daha çok efendi köle gibi sınıfsal çıkarla oluşan yansıma ve yansıtmaları bağrında taşımaya başladı.


 


İttifaklardan beri kabul ve beklentiyi oluşan; merkezi irade ile kişi arasındaki imanı bağ olan boşluk devinmesi üzerine kölece imanı oluşlar bindirildi (modüle edildi). İlerleyen süreç efendi ve köle sınıfın arasına astroloji, haydutluk, din adamlığı gibi birçok lümpen asalaklığı bu devim içine aldı.


 


Ön ittifaklı kült merkezleri içindeki kabul ve beklenti; şimdi köleci ruhla efendiyi kabul ve efendice lütuf olan beklentiye dönüşmüştü.


 


Köleci kült merkezlerindeki sınıfsal zümreler; kabul ve beklenti (imanı ahit kılınan) bu imanı çıkarları bir anlamda sosyo toplumda beklediler. Oysa sosyo toplum köle ruhlu işleyiş olduğundan kabul ve beklenti efendiden umuldu.


 


Kabul ve beklenti totem dönemden beri sosyal sözleşmenin ana temasıydı. Bu nedenle kişiler totemine; kişiler ilahi kült merkezlerine olan sadakatlerine özlem duyuyorlardı. Bu özlem, kolektif şuurun; arkaikti olan bilinciydi.


 


Bu arkaikti bilinç şimdi El beyt merkezlerinde efendi olan El den ya da Baal’den beklenen özleme ve vaade dönüşmüştü. 


 


Üstelik te vaatler tam bir köleci yaşam diliyle ifade edilir şekliyle[BK1]  cennet karşılığında “satın” alınan bir vaade dönüşmüştü.



 [BK1]



( Somut Şeyler Soyut Oluyordu 4 başlıklı yazı Bayram KAYA tarafından 24.12.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu