RABITA
Her ne
kadar başlığımız ‘’Rabıta’’ ise de
bir başka kelime
ile başlayayım.
Türkçe’de ‘’ Kaldırmak’’
Diye bir kelime
var malum.
Kaldırmak kelimesinin yaklaşık
300 değişik fiil
için kullanıldığını biliyor
muydunuz?
Mesela: ‘’Baş kaldırmak’’ ile ‘’Kadeh
kaldırmak’’ deyimlerindeki ‘’ Kaldırmak ‘’ ayrı
manaları içerir. Ya da ‘’ Kaşlarını
kaldırmak, kazan kaldırmak,
dağa kaldırmak, halter
kaldırmak, cenaze kaldırmak…’’
Bu arada müstehcen ve
argoya da girmiştir ‘’Kaldırmak’’
ancak burada onlardan
basetmeyelim.
Bu üç
yüze yakın / ya
da daha fazla
yerde kullanılan
‘’Kaldırmak’’ ‘’ Ortadan kaldırmak’’
olarak kullanıldığı zaman
‘’ Yok etmek,
varlığına son vermek,
ya da göz önünden
uzaklaştırmak ’’ anlamına gelir.
Bu açıklamaları şunun
için yaptım: Bir
kaç gün önce
ülkemizin cennet köşelerinden
biri olan Rize
ilimizde bir olay
oldu. Bu olay
sosyal medyada acayip
yankı buldu.Öyle ki
Rus Büyükelçisine sıkılan
kurşun da, El
Bab’ta verdiğimiz on
altı şehit de
bir anda unutuldu
gitti.
Neydi bu olay peki?
Rize’de Atatürk heykeli
kaldırıldı(!)
Tamamen ortadan mı kaldırıldı?
Yani imha mı
edildi? Hayır.
Bulunduğu Cumhuriyet Meydanından
kaldırıldı.
Kaldırılıp çöpe mi
atıldı? Hayır.
Rize ilinin tamamen
dışına çıkarılıp kuş
uçmaz, kervan geçmez,
gözden ırak bir
yere, hiç kimsenin göremeyeceği
bir alana mı
atıldı?
İşin doğrusu Rize
İlini hiç bilmem.
O bakımdan da
kesin bir şey
söyleyemiyorum ama eğer
Rize Valilik binasının
önündeki meydan / ya
da alan, kuş
uçmaz kervan geçmez
bir yer ise
evet…Atatürk’ün heykeli tamamen
gözlerden uzak bir
yere kaldırıldı sırf bu
millet Ata’sını unutsun
diye(!)
Evet evet…Türkiye’de yaklaşık 25.000- 30.000
Civarında Atatürk heykeli -
büstü var. Dünyada
bu konuda birinciliği
elimizde tutuyoruz ama
sadece bir ilimizde
bir tek Atatürk
Heykelinin yeri değiştiriliyor diye diğer 24.999
veya 29.999 tanesinin hiç
bir fonksiyonu kalmıyor(!)
O bir tane
yüzünden Atatürk’ü unutuyoruz
millet olarak (!)
‘’Ata’sını unutsun diye mi?’’
Evet aynen öyle…Rizeliler ( Dikkatinizi çekerim..Rize Belediyesi değil-Rizeliler… ) Türk
Milletine Atatürk’ü unutturmak
için(!) onun heykelini
yerinden söktüler ve
getirip Valilik binasının
önüne diktiler.
Rizeliler(!) hiç kimsenin ayak basmadığı, tamamen
metruk bir alan
olan(!) Valilik binası önüne diktiler
Atatürk heykelini. Amaç? Türk
milleti bir daha
Atatürk heykeli görmesin,
görmediği için de
Atatürk’ü unutsun.
İyi de
Rizeliler bu hainliği(!)
niçin yaptılar?
İşte onu
da vatansever ve
yüreği Atatürk sevgisi ile
dolu olan bir vatandaşımız izah
etmiş:
‘’ İçlerindeki Yunandan kurtulamayan
Karadeniz çomarlarının son
icraatıdır.’’
Yani bu
vahim olayın tek
suçlusu sadece Rizeliler
değil, bütün Karadeniz Bölgesi. Çünkü
Kardenizliler içlerinde halen
Yunan taşımaktalar(!)
Ama aynı
vatandaşın söyledikleri bununla
sınırlı değil. Devam ediyor:
‘’Adamların fıtratında Türklük
yok. Atatürk’e alerjik
reaksiyon göstermeleri normaldir.’’
Rizeliler ve Karadenizliler Türk
değil yani(!)
Peki gerçek Türkler
kimler?
Onu da
açıklamış aynı vatandaş:
‘’ Bu ülkenin çağdaş
Rum vatandaşlarına selam
olsun. Onlar bu çomarlar
gibi hain değildir.
Yunan derken lafım
onlara değil zaten. Osmanlı zamanında
vergi ödememek için Müslüman olup
da şimdi dindarlık ve
Türklük taslayan Karadeniz insanına...’’
Evet…Böylece Karadeniz insanının
aslında Müslüman ve
Türk olmadığını, Osmanlılar
zamanında vergi ödememek
için Türk ve Müslüman
gibi göründüklerini, şimdiki
Türklük ve Müslümanlıklarının da sahte
olduğunu (!) öğrenmiş oluyoruz.
Yani görüldüğü üzere
bir yerde bu
heykelin yerinin değiştirilmesi sayesinde
Karadenizlilerin iç yüzünü
de öğrenmiş oluyoruz(!)
ki ‘’ Vay
canına yahu…Benim anne tarafından
Dedem olan Sürmeneli
Hacı Hafız Cafer Sürmen
de demek ki aslında Müslüman
filan değilmiş(!) O
değil de adam
30 sene imamlık
yaptı bir de.’’
Evet…Çok önemli bir
mevzu da şu:
Yerinden kaldırılıp bir
başka yere taşınan
nesne Atatürk heykeli değil
bizzat Atatürk’ün kendisiymiş (!)
‘’ Bunu da nereden
çıkartıyorsun?’’ Diyecek olanlara
hemen cevap veyim. Bunu ben
demiyorum. Rize Atatürkçü Düşünce
Derneği Şube Başkanı Ömer
Toprak diyor. Bir ADD Şube
başkanı diyorsa da
öyledir mutlaka (!)
Bakın ne
demiş sayın Toprak:
"Atatürk'ü, Cumhuriyet'i hedef alan bir
çalışma eyleme dönüştürüldü. Rize'nin hafızasından Atatürk'ü silmeye
çalışıyorlar. Biz Rizeliler olarak bu çalışmadan rahatsızız. Atatürk'ü
kaldırarak yerine çay bardağı koymak istediler. Tepkiler üzerine bundan
vazgeçtiler. Şimdi 15 Temmuz anıtı yapacaklar. Atatürk'ü silmek istiyorlar. Bu
çalışma trafiği rahatlatma değil Cumhuriyet'e meydan okuma çalışmasıdır. Bu
projeden derhal vazgeçilmelidir. Vazgeçilmezse Atatürk anıtını en kısa sürede
tekrar yerine taşıyacağız. Bu projeyi hayata geçirenler gidecek Atatürk bu
meydanda kalacak."
Altı çizili cümlelere
dikkatinizi çekerim. Atatürk
heykeli değil, direkt Atatürk
deniyor.
Ancak çok daha
dikkat çekici olan
cümle bence ‘’ Rize'nin
hafızasından Atatürk'ü silmeye çalışıyorlar.’’ Cümlesi. Zaten
yazıma ‘’Rabıta’’ diye
bir başlık koymamın
sebebi de işte
bu cümledir.
Rabıta kelimesi aslında bağlanmak,
bağlılık anlamına gelen
bir kelime olmakla
birlikte daha ziyade tarikat
meseleleri konuşulduğunda gündeme
gelen bir kavramdır.
Peki nedir Rabıta:
Rabıta tasavuuf
ile ilgili bir
kavramdır
Tasavvufta,
kişi doğrudan doğruya Allah'ı düşünür, bir nevi Allah ile manevi bir bağ kurar
ve hep O'nunla beraber olduğunu tasavvur eder. Bu şekilde manevi bir bağ
kuramazsa, bağlı bulunduğu mürşidini düşünür.( İşte kısaca
Rabıta budur.) Onun bağlı bulunduğu şeyhlerin silsilesi
ile Hz. Muhammed'e ulaşır. O'nun vasıtası ile de Allah'a ulaşır ve O'nunla
manevi bağ kurar. Tasavvuftaki rabıta, bu şekilde dolaylı yoldan Allah'a gitmek
ve aracılar vasıtasıyla O'nunla manevi bağ kurmaktır. Doğrudan Allah ile manevi
irtibat kuramayanlara bu şekildeki rabıta tavsiye edilmiştir. Aksi hallerde
buna lüzum görülmemiştir (M. Halid, Rabıta hakkında risâle, İstanbul 1924, s.
238; Selçuk Eraydın, tasavvuf ve Tarikatlar, İstanbul 1990, s. 447).