YAPRAK MİSALİ
Bir türkü dalgalandı yüreğinde ve o
türküyle coştu yaprak. Yaprağın türküyle neşesi güneşi bile hayran bıraktı.
Ezgi kokan ellerden, meyve kokulu bahçelerden uzanıp da koşup geldi yaprak. O
bir ağaca aitti ve ondan ayrılması da güçtü. Kolay değildi poyrazla mücadele
etmek. En ufak bir yele karşı yüreğini siper etti yaprak. ‘Yüreğim seni sevdi’
dercesine dallarına uzandı. Dalları ne güzel ve ne kuvvetliydi. Mis gibi toprak
kokusu buram buram burnunda büyüdü yağmur sonrası.
Yaprak misalidir insan da. Tam bir hedefi
olmayınca rüzgâr nereye eserse oraya salınır gider. İçimizdeki derya, bir çiçek
bahçesine dönüşür yeşili ve doğayı yürekten sevince. Alevlenen kâğıttaki son
harfler sonbahar yalnızlığını ilkbahar ılıklığına katıp sararan yapraklarda
hüzünlenir.
Sonbaharda dalgalanan bir tüy kadar
hafifti yaprak. Dertsiz tasasız, kendi hâlinde insanlar olur ya hani. O da kimi
zaman tüy gibi hafif hissederdi yel onu salındırdıkça. Mukaddes yüke hamal
değildir bilgi, o da bilmek istercesine ilim hamallığına bürünmek istedi. Erdem
ve bilgeliğin gücünü kasırgada sımsıkı mücadele verirken hissetti. Cam kırığı
bir düş gölü gibiydi yağmurda ıslanan nefesi. Bir yaprak da olsa yaşama dair
tüm güzellikler içinde gizliydi.