Adında konuşlu
enginlik,
Yüzsüz gecenin de feri
tüm marifet bildiğim
Hezeyanlarından
nasiplendiğim yerküre,
Bir elimde çiçekten
kılıç
Şerefe dediğim hüzne
sirayet eden aksim,
Bulvarı gözyaşlarının
Sorar sorarım da
eremediğim hidayette mi saklısın
Ve huzurun sesi kani
olduğuma dair gün ve gece…
Durduk yerde vermiyorum
elimi
Durmadan tehir ettiğim
gülümse(v)meyi
Artık nereye kondursa
da melek yanım
Bir de anılmadığım
gönüllerde sükûtu dillendirirken
Taammüden ölümünden
sorumluyum hâlbuki
Önce def ettiğim
hayallerim akabinde
Ser verip sırları
ertelediğim yalanlarına rast gelmişken
Reşit ve sürüncemedeki
hayallerim.
Şehrin bağrındayım bu
gün,
İstanbul gibi yorgun
bahtın kayıp rotası;
Yalnızlığın dik alası
Bir de eremediğim
sefanın cüssesine kondurduğum
O busede saklı yüreğin efkârı.
Mimlenen y/anım,
Tedavülden kalktı madem
ölümsüz b/ağrım;
Bizler türeten imleri
tetikliyor kaygılarım;
Kanıksadıklarıma riayet
ettiğim o rahlede konuşluyum ezelden,
Epriyen isyanların
ruhuna savurduğum ne çok günah;
Ne çok da beyan yine
edindiğim mertebede
Çocuk yaslarımın
gıyabında;
Sağ elimde sıcak bir
iklim,
Solumda sevdam,
titreşen namelerin izdüşümü
Belki de göreceli aşkların
ifşası günbegün.
Ben ki seyreldiğim ben
ki çemkiren laneti şeytanın
Ben ki bana uzak sana
tutsak bir önyargıda cebelleştiğim
Sanrıların sunumunda
içselleşen şarkıların
Kıvrak hezeyanı,
Adsız iklimlerde
tozutan aklım,
Yarınsız dünlerimi deli
gibi sorguladığım batılım
Nazarında çoğunun bir
deli imge,
Serzenişi aşarken
okyanusları,
Dirayetin de konuşlu
sığınağı o yürek teli.
Devinen ruhlara düştü
yolum madem,
Matem bürüyen
yaralarımı hangi ara sağaltacağım da
Nazenin varlığın erip
ereceği o seyri bir bir didikleyecek
İç sesim hele ki;
Uzamında kâfir
yalanların,
Görmez ise gönül gözüm
affetsin beni Yaradan.
Şakıyan dualarımda
çözüldüğüm dün gibi aşikâr,
Gün gibi de aydınlık
çocuk neşem,
Çalınan bir ruh da mı
içimdeki beyan
Serpildiğim yamaçların hangi
ara durağında
Yorgun düşeceğim kaçamazken
ayan beyan.
Bir deli tutsak aşka,
Bir de nidaların
gölgesi yine şu savruk benlikte,
Edemediğim ihanetlerin
gölgesinde büyüyen
Çocuk kadınlar,
Hanidir sivrildiğim
lanetini evrenin,
Görmezden gelmeyi
dilediğim hangi günahın da
Sövdüğüm yalan oysa
Görüp de içime akan
hezeyanlardan mütevellit
Bir kıyımda yine yürek
rotam.
Mustaribim en çok da
sonlardan,
Hanidir uzağında olsam
da başı kayıp hikâyemin;
Cezası belli ki
edindiğim hüzne toz konduramazken kader,
Sevi dili olmalıydı
oysa evrenle aramızdaki kayıp dirayet.
Birazdan evet, az
sonra;
Demenin gayesi mi yoksa
yine
Tehir ettiğim mutluluğa
ramak kala
Düşmüşlüğüm bu kayıp
şiire,
Gel de sor beni bir
önceki benliğime,
Kayıp gidiverdi oysa
ellerimden,
Sarmalında dünün,
Kimdim ki ben?