Zamansız bir çöküş yaşıyorum. Evet, zamansız ve merhametsiz. Aklımın ıslah evlerinde yabancılar dolaşıyor: Hayli pervasız ve yüreği ıssız yabancılar…

 

Muhalif önyargılar besliyorum; çıtası hayli yüksek ve sıra dışı.

 

Sıra dışı bir aşk, sıradan bir kabulleniş ve mevkisi belirsiz ıssızlığın da çatı katı.

 

Şüphecilik sendromu ekmekse yine ayan beyan kaos yaşadığım/yaşattığım bir döngü.

 

Merhametsiz bildiğim bildik cümleler kadar özürlü bir âşık’ım. Kambersiz düğün olmaz misali; çeperinde imkânsız sözcüğü cirit atıyor. Atıp tuttuğum yine meczup bir eksenin hüzün dolu sağanağında eriyen pamuk şekeri misali ölümlü hayallerim. Karanlığı sevdiğim kadar nefret de ediyorum siyahtan ve matemin boyutsuzluğunda çocuk düşkünü özürlü bir anne kıvamındayım. Kayıp aryalarımı kundaklayan aklı evvel yalnızlığım.

 

Sandığım ve sandıkça yanıldığıma kani olduğum yetmedi mesken ve zaman denen olgulardan elimi eteğimi çekmişken… Şimdi desem ki, gibilerinden cümleler ürese de paslı kepenklerin direncine karşı kıyama duran ben hala tetanos aşısını kundaklayan bir bakteri kadar cahil ve mesnetsiz ithamlara karşı geliştirdiğim o zırh ile yaşayıp gidiyorum.

 

Destursuz hiçbir cümlem de yok aslında cümle âlem ahkâm keserken ben duymazlığın paralelliğinde görmez bir kıyım kadar da gayri meşru bir cehaletle pervazındayım hayatın.

 

Adam boyu yalnızlık ve sırra kadem basan dostlarım. Gönül tezgâhımda tenhalaşan isyanlarım var ve arkası gelmeyen masalların da tozutan kahramanları yine iklimlerin sırdaşlığında sersem sepelek isyanların koynunda büyüttüğüm günahlarım.

 

Dilediğim ama dillendiremezken, bildikçe Tanrı’nın bana sahip çıktığını asla yüksünmüyorum beşeri aczi yetim bir duvar örse de mutluluk ile arama.

 

Aram açık mademki insanlıkla… e, ne olmuş yani gibilerinden kurduğum o soru cümlesinde en bonkör özneyim belki de. Yine de ihlal edildikçe sınırlarım ihya olmadığım da sıra dışı bir kabulleniş.

 

Dervişin fikri ne ise zikri de mademki aynı kulvarda paylaşıyor kozlarını göreceli bir muvaffakiyet mi de cebelleşiyorum kaderle? Hele ki bonkör sözcüklerimi yaftalayan cinnet geçirmiş onca hezeyan ben daha da sahip çıkıyorum aklımın kozasında üreyen kıvılcımlardan doğan yangınlara boca ettiğim imge dolu sağanakta boğulmaktan pek bir haz ettiğim.

 

Dokunaklı mıdır nedir bunca sitemde biriken isyanlarına sahip çıkamazken bezirgân başı gönül yolcuları?

 

Bin dereden su taşımak bir yana bir de taşıma suyuyla değirmen dönmez diyenlere isyanım. Ceberut adamlar ve suratsız kadınlar dökümlü pervasızlıkları ile ahkâm kesiyorlar her hüzün ile kesiştiğim o ara duraklarda sanki bayıla bayıla mutluluğu itekliyor muşumca.

 

Andığım mı sandığımda saklı tuttuğum mu?

 

Ütüsüz cümlelerimi teyelliyorum sözlükten kaçan imleri de ihbar ediyorum. Kırık hecelerden üreyen kelime bombardımanına maruz kaldığım boş bir sayfa daha hele ki aklın ikliminde tohuma kaçmış göreceli sakıncalarını da bir bir gözüne soktuklarım. İşin tuhafı acıdan besleniyor her şiir ve ben aradıkça daha da kaybolmanın verdiği haz ile düştüğüm aşklara da rahmet okuyorum.

 

Sevgi arsızı bir milat yine edindiğim mertebede üstü örtülü bir gerçek belki de sevgiden muzdarip sevgiden müteşekkil ve sevginin pervazında tünemeyi maharet bellemiş.

 

Sevmeyenlerden sorumlu olduğumu kim dediyse halt etti: varsın nefretlerinde boğulsunlar nefret taciri kinaye yüklü tezahürleri her ışık yandığında göz kırpan ampul kadar tetikleyici bir imge olsam da çoğunun nazarında ve azınlık bellediğim sevgi mağdurlarına tüm gönüllü yarenliğim.

 

Zaman ufalırken cebimde anlık dalya balyaları zaman aşımına uğramış.

 

Amansız ve arsız tezahüratı insan ırkının. Defolu aşklarına sahip çıkmak adına eşini öldürmeyi marifet bilen tek canlı türü.

 

Yanılsamalar yüklediğimiz, ayrı mizaçların sancılı birlikteliği ve tükenen sevginin türettiği yeni bir soy ağacı.

 

Dibinde yosun biten göreceli bir kaynak belki de nefretten üreyen yine tüketmeye dair sevda masalları ve andıkça adını benliğin yine toz konduramadığımız ego aşımı.

 

Kayıp bir manevra, sıra dışı bir aktarım ve en gönülsüz hüküm yine ölüme dair.

 

 

 

( Pamuk Şekeri... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 6.04.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu