Şarkılar böldüm: Un ufak kaknem
şarkılar;
Boyutlarını da ölçüp biçmeden
Saçlar ördüm;
İrili ufaklı kızların hain
tuzaklarında
Yüreğin istikrarsız aşklarında
çoğaldım sakilce,
Eksildim üçer beşer;
Katsayısında rakamların
Sesleri böldüm yerli yersiz;
Kara kuşak sahibi her biri,
Eceliyle ölmek olmasa da son dileği.
Diri aşklar gördüm,
Görmez olaydım.
Yalan sevdaların senkronize
yalnızlığında
Methiyeler dizdim bilip bilmeden;
Baba demeyi özlediğim her dünde asıl
kaldım
Astım sonra kendimi: Çeyizde kara
duvak.
Reçine ve yumuşak kelamları da
öğüttüm;
Sondan başa öğürdü cümle âlem,
Kanıksadı kimi ölümü
Kimi kaçtı hızlı hızlı;
Peşinde Tanrı tüm günahlarının
Lahitte söz dizimleri;
Esaretinde bazen mübalağa edilesi
Asılsız deyimler yine kara yazısı
miladımın,
Diyen çocuk gelinler öldü beşer onar.
Oysaki lehçesi olmayan şiirlerde baş vermişti
aşk,
Mademki onuruyla sevdi kadın,
Sormadı bile adam ona:
Nedir senin adın.
Onuru iki paralık,
Gölgesi hepten kayıp
Ve yalnızlığı seçti kadın
O bile unutmuşken adını.
Selam verdi mahşerin üç atlısına
Ansızın kıyama durdu şehir:
İllet bir cümle doğurdu şiir:
Kendi kanında boğuldu hüzün balyaları
Mutluluğu satılığa çıkaran en hain
tebessüm
Yine şeytanın boyunduruğunda kötü
Ve kindar müdavimleri
Adı olmayan kadının ve şehrin.
Nidalar yükseldi aralıksız,
Sus’u giyindi sırtlan;
Aşka ihanet eden kim ise verdi yakayı
ele
Cümbür cemaat cinnet geçirenler
Çoktan yuttu zokayı dercesine
Kudurdu şehrin ilahı
Kayıp bir cümlede.
Lağvedildi hürriyet,
Ser verdi sır da verdi
Yüzü olmayan yalanların bağı çözüldü
her dizede;
Kovuşturdu şair,
Şiiri ve geceyi boca etti evrene,
Söz birliği eden en nankör beyitte
Andı adını sevdanın,
Zehrini akıttı içindeki isyanın.
Derbeder hükümlerin;
Kirli nifakların soluduğu her günü
boğdu elleriyle;
Nüksetti sağdıcı bazen hüzün bazen
hazan
Genelde yaydı ölümü
Kara meleğin kanatlarına sokulan hangi
fani ise
Hükmen ölü sayıldı
Kaderine yenik bilumum şehirde,
Şair ıskalarken mutlu cümleleri
Ve şiir balyalarında uyuya kaldı şair
ve şehir
Sonsuzu didikleyen hangi lanetse.