Öykümsel bir düş raporu kıvamında olmalı gece…

Zan altında yalnız kahramanlığı benliğin bir de

Ürkünç fısıltılar eşlik etmeli.

Mahrem sevdaların bam telinde

Biriken gölgeleri de sevmeli yeri geldi mi!

 

Hele ki; ötekileşen kaygıların sunumunu az biraz

Tehir etmeli şafak öncesi.

Kırıntılarını biriktirmeli ölümle eş değer

Mutlak bir sancının çatı katında

Seğirten hayaletleri kucaklamalı

Üstelik ön yargısız esefli tümceleri tehir etmeli

Alabildiğine bir de…

 

Zıvanadan çıkan aklımın hapishane yalnızlığında

Dokunaklı bir de başlık bulmalı,

Az sonra kopacak küçük kıyamet öncesi yoksa…

Tanrı da unuttu beni belli ki;

Yoksa çoktan eşlik ederdim haznesinde bir kıpırtı mahiyetinde

Ve rugan ayakkabılarımı silerdi annem:

Öyle ya, daha kaç yaşındayım?

Siz deyin iki belki de ikinin de çıkmış iken adı,

Yoksunluğun ana kıtasında.

 

Baba evindeyim ezelden;

Kamburu ölümün teğet geçmeliydi oysa

Aydınlık düşlerime…

İlahi, baba: ne olur, şaka olduğunu söyle bana:

Hani ısmarladığım kırmızı paltoyu alacaktın da…

Sonra da bayram öncesi gizemin bam telinde,

Raconu olmayan bir adamdın ne de olsa:

Kelli felli ve yorgun alabildiğine;

Küçük kızının silerken yaşlarını:

Hep de demez miydin?

Erkeğin elinin kiri…

Ne değişti söyle bana:

Ha, ne değişti?

Önce ıslah ettin şu minik kalbi

Ve kalburüstü bir hayat sundun bana:

Hep derlerdi de inanmazdım:

İç güveysinden hallice.

 

Ne saldın sokaklara ne de kanattılar yaramı,

Demeyi ne çok ne çok isterim;

Altı üstü bir melun;

Kanadıkça derinlerde

Sanki kayyum tüm o teğet geçen

Evrenin kini…

 

Ah, baba, zan altında onca düş;

Hele ki düş’üşe geçen nifak yüklü nidaları da

Ekledin mi birbirinin ardına…

Sahi, neydim de ne olacaktım zannınca?

Bir kulvarda belki de kayıp varlığım onca tufanda;

Sonra da sormazlar mı?

Neyin hüznü?

Neyin derdi… hadi…

Senden nemalandığım aşkı da masum sevgilerimi de

Hediye ettim evrene:

Senden başka kim severse beni

Bil ki başımın tacı… demedim farz et;

Konuşlu olduğum hangi yürekse

Atsınlar beni,

Sürgün etsinler

Dile dolasalar ne çıkar;

Can çıkar huy da çıkar mı?

 

Mağfireti yoksun bir mihrak işin aslı;

Yol yordam da bilmez oldum hani,

Pekişen rahmetini Tanrının boca ettim

Ölü sevgilerime:

Sevmeye meyyal ölümü de helal bir yolun yolcusu:

Kanımda senden başka kim dolaşır ki,

Şu namert evrende?

 

Satılmış ruhlara yok nazarımda itibar,

Yok saysalar da beni,

Unutmasınlar ki ne yoksulum ne yoksun

Hele ki İlahi Aşkın yükselen çıtasında

Bir imge iken

Yine yüreği rahmete ve gök kubbeye teyelli…

Sahi, sen de mi unuttun beni gittin gideli?

Şarkılardan fal tutan hangi kâhinse,

Söyleyin de aşkımı yâd etsin kendince

Ve kesif sessizliği bozsun sesindeki çatalla

Hani olur da rast gelirim mutlu bir meleğe.

( Sen De Mi Unuttun Beni Gittin Gideli? başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 4.06.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu