El'in, âlemler El'i olmak süreci; bu yeni durumlu süreçte, kafalarda karışan bir yapı ortaya koyuyordu. Çekirdek El, kafa karışıklığına son nokta olmakla; El’in, El’inin, El’i olmak gibi sonu gelmeyen bir çığlıma yapmaktan kurtulur. El, monarktı. Yani bay erki dediğimiz ilk mutlak olandı. El’in Eli Lugal’di. Yani takım erki dediğimiz oligarşiydi. El’in; El’nin El’i de Lugaller Lugaliydi. Sentez olanlar içinde mutlak ve meşruti olandı.

Böylece işlev durum olan monark ve mutlak El mana anlayışı, oligarşi olan yapı içinde hem sentez bir çekirdeği oluştular; hem de her biri bir çekirdek unsuru olan organ el ile çekirdek içi işlev yapıya dönüştüler. Azam olan, büyük El aşamasında her bir oligarşi yapılı çekirdek olan lugal süreç; azam olan El bağlacı ile azam El çekirdeği içine, birçok inşacı çekirdekçik olmakla alındı.

Çekirdek süreci, önce çift; sonra çok çekirdekli oldu. Çok çekirdekli süreç yeryüzüne doğru olan çok çekirdekli sentezi ele aldı. Böylesi devasa çekirdekler sentez bağı içine katılan El hâkim; çekirdekler sentezi olan ana çekirdekle bütünleşti. Bütünleşenler ana yapılı çekirdek içinde görünür çekirdeklere göre, görünmez etkiyle; yeni bir bağ doku içine, taşıyıcı destek doku bilince; El olmakla son buluyordu.

Hayat kimi kez ve çok az kısıtlı durum içinde tekil kararları öngörürdü. Çok kez, ortak ve muhkem olan kararları alırdı. Hayat ortak iradelerle çok sağlam adım attığı gibi doğru ve pekin kararlar alıyordu. Gelişmenin milyonlarca kişi üzerinde; aynı anda; birden bire ve birbirinden habersiz; birden çok kişiler süreçli çoklu deneyler senteziydi.

Yani ilişkilerinden koparılmanın tek yanlılığı içinde tekil iradenin;  öyle matah olur bir yanı da yoktu. Hayatın tek takdirli karar karşısında, çoklu iradesi daha güvenceliydi. Kavşak içinde sentez olanın kararı tekli iradi karar gibi ortaya çıkıyordu. Çıkmalıydı da. Tekil iradeler, çoklu iradeden; çoklu irade de, tekil iradelerden oluşuyordu.

Bir kişinin ömür boyu deneyi olamayacak kadar çok deneyler; saniyeler içinde her bir kişiler nezdinde; benzer ve çok farklı deneyler süreci olmakla olup bitiyordu. Farklı bu bilgi bulgu ve deneyimlerin bir arada söylenir olması gibi ortak irade; ortak akıl olmasıyla birden çok ve kararlı bir iradenin aklını ortaya koyuyordu.

Bu tür inşalar, Sümer’i tufanlardan sonra kurulan ilk beş şehrin; bir Lugaller lugali; bir El-Lugal, şehri olmasıyla kuruldu. Köleci devletin ilk Lugaller lugali olan; lugal El Lugal; bu fiili durumun legal inşacısıydı. Bu tufan köleci devletin doğumu olan tufanıyla bir milattı. Daha önce Mutlak oluş alt üst olmuştu. Şimdi de oligarşiler bir tür alt üst oluşun tufanını yaşıyordu.

Tufan oluştuğu merkezden siklon alanları olan yeryüzüne doğru egemenlime oldu. Yeryüzüne doğru; yeryüzündekilerinin de (âlemlerin de) El'ler üstü, El'i olmaktaydı. Cihan imparatoru olmaktaydı. Bu hal üçüncü kuşak süreçti. Ulus devletlere ulaşana dek. Ulus devletler de kendi içlerindeki çekirdek yapıyı farklı meslek ve iş kolları olmakla gördü. Olduğu kadarla iş kollarının görüşünü de bu sentez bilinç içinde yansıttılar. Parlamento tekilliği; Parlamento tekilliğinin içi de çoğulluğu temsil ediyordu.

Cihan imparatoru, çekirdek El'den (yayılan istila eden güç kazanımından) meşruiyetti. Bu ana legalite ile imparator olan lugal El lugal de bir legallik oluyordu. Bu bağlamıyla Sargon’un kendisi, ana çekirdek (nüve) içinde; lugal El lugal olmakla kendisini görünmez kılmıştı.

Durumun seyrine göre Sargon hem kişi olmakla; hem san, olmakla; “Sargon” sürece egemen olmuşsa; azam olan görünmez sentez El'in, yeryüzündeki gölgesi ve halife temsilcisi olan zıllullahtı. Bildirileri zıllullah oluşla mühürlüyordu. Bu mührü taşımayan hiç bir şey; ne legal ne de lugal El lugal oluyordu.

Ön ittifakın sentezi; üreten totem meslekli uğraşların birbirine göre ve birbiri için farklı kullanım değeri üreten emeklerinin değişimi üzerinde sentez (tevhit) olmakla; köleci tevhitten (sentezden) ayrılırlar.

Köleci sentez; azam El' den icazetle, Sargonların, Hamurabbaların, Firavunların, İbrahimlerin; Lugallerin mal-mülk köle edinmeli bir senteziydi. Gücü olanın mal-mülk gücünü; Lugal adına diğerleri üzerine ihale ettiği bir tevhidin senteziydi. Biz tarihin bu evrimsel sürecini görmez isek, süreci baki görmekle; kutsarız.

Tagutlar önce eski bay erki El egemenliğinin değişip dönüşmesine dirençtiler. Yeni ilk tip El olma iddialı mal mülk sahipliğiydiler. Ve bir El ile diğer Ellerin zorla ya da gelişmeci süreç akışı içindeki sentezi olan egemenliğine karşıydı. Bu sentez; tıpkı ön ittifaklı ilahi dönem süreci gibi ortak kararlarla, malı mülkü kadarla yönetimi paylaşan yeni tip özel mülkiyetçi oligarşi ortaklarıydılar.

İlahi süreç ortaklığı farklı grup üretenleriyle farklı emekler ortaklaşmasıydı. Ama iktidar değildi. Oligarşi ortaklığı; talan karşısında güç birliği ve güç ihracı (egemenlik) ortaklaşmasıydı. Bu tarz sentezle oligarşi yeni ve ikinci kuşak el oluşumlarıydı. İmparatorlar da bu çekirdek El’lerin gölge temsilcili El’i olmakla sürecin yeni bir iktidar türüne evirilmesiydi.

İmparatorluklar tam bir karmaşık sömürü çarkıdırlar. Bunun yanı sıra imparatorlukların insanlık tarihine önemli ve olumlu bir katkıları da vardır. Bu katkı da uygarlıktır. Uygarlık ta, emperyalist imparatorluklar gibi ilahi dönemden beri bir sentezdiler.  Uygarlık sentezli bileşenlerden birisi bir kültürse; bir diğeri de, teknik teknolojik senteziydi. Bu sentez unsurları uygarlık içinde en başta gelen sentez unsurlarındandır.

Tagut söylemi El söylemidir. El’in kendisi gibi takdir ede olmamasının kavgasıdır. El’in tek takdir içinde olma kavgasının varyant görünümleridir. El’in, Ellerle olan kavga söylemidir. Tagut sözünde El’in, El ile olan kavga söylemi olması kadardan daha fazlası da vardı. Bu fazlalık içinde kulların da kendilerini El gibi görmelerini söylemeleri vardı. Hem cins olmakla kendisine benzeyen El’ler; mal-mülk sahipli irade ve davranış olmakla El, kul olanların kendisine benzemiyordu.

 Kullar da El gibi mal mülk sahibi olukla; El gibi oligarşi yönetimi içinde iktidar ortaklarında bir olmak istemelerini yermekti. Tagutluk sözü; kölelere azar vuran, kölelere küfreden bir söylemdir. El; “iradi ortaklık benzerim yok” diyordu. Böylece El’in kendi değil de; El gibi mal mülk sahibi olup; El gibi mal mülk sahipliği iradesi kullanma benzeşmesi içinde olma isteği olan tagut oluşun, önüne geçemiyordu.

 Tagut söylemi aşama aşama kendi süreç ilişkili bağıntılarını bize söylüyordu. El kendi köleci sahiplik alanı içinde bir hükümdü. Bir El, kendisi gibi olanları biliyordu. Bir El, kendi sahiplik alan içinde; kendisi gibi olan El’lerin de kendisi gibi söz sahibi olmasını kabul etmiyordu. Bir El kendi egemen alanı içinde; kendisi gibi söz sahibi olmak isteyen El’e, tagut diyordu.  

 Diğer yandan da kendisi başka El’i hükmü içinde içkin kılmak istiyordu. Kendi heveslenmesine karşı da diğer El buna tagutluk diyordu. Yani tagutluk bir taraf için heveslenme olurken buna rıza göstermeyen karşı taraf içinde yergi olan küfür bir söylemdi.

( El Kavgaları 9 başlıklı yazı Bayram KAYA tarafından 11.06.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu