Aşkın uzamı; üstelik tedirgin üstelik
sokulgan
Belli ki mağlup gelen akıl
oyunlarında
Sırıtan sair imge hem de sebepli
sebepsiz kucakladığın,
Asıp asıp yıldızları ruhunun tavanına
Sonra de bekleyip korunaklı kozanda
Yarına çıkar mıyım, diyen bir kâhinden
uzanan
Kaba bir üslupla örselerken seni evren,
Sanığı kim ise artık bu ölü sevda hikâyelerinin;
Kırık bir yanın aymazlığında gök
kubbenin;
Soluk hem de nasıl ruhun dayattığı.
Sarıp sarıp başa aldığım sayısız
cümle
Yine emir kipinde buyur ederken onca
naza yüklenip,
Kayıp satırları nizam bilip de
hükmedildiğim
Düşmez iken dillerden ya da…
kayıtsızlığın mücbir sebebi
Sen sefil şair!
Şiarı mı yoksa şiir bildiğin her gün
bindiğin
O boyutsuz dinginliğin özlemi?
Yine saklısın ama haklı olmayı mal
ettiğim
Ölü şiir satıcısı bir kabirde
Martavalları peşi sıra dizen iblisin
muafiyetinde
Görünmez bir sure/t/den ibaret,
Alı al moru mor güfteleri dizip peşi
sıra
Şu vebali artık kimin boynunuysa
demenin de
İllet bir temenni vasfında
Ölmelere razıyım ölümsüzlüğümü tehir
ettiğim
Bu tek kişilik sevda masalında.
Israrcı zamandan arakladığım
iniltileri de hayli yüksek perdede
Bir şiir içmeliyim yazmaya aday yine
Yüreğinin dolaylarında gezindiğim.
Hiçliğimi asıyorum bil,
İçimin kırıklarında salınan şehirler
örüyorum
Saçımın her buklesine bulaşan isini
yorgun ruhumun
Sonra da donatıyorum sair yenilgi ile
Kopup da geldiğim anne kucağından
hallice
Ve bir tebessüm gönderiyorum üstelik
aklımın koridorlarında
Can çekişen bir şiir olmak adına
gecenin şu k/ayıp saati.
Tetiklendiğimdense cezalandırıldığım
Yine kebirin ellerinden, sen ki
haznende
Sırdaş bir kelam yine sevmeye meyyal
Bir de yüksek ökçeli sessizliğine
hürmeten
Donattığım boşluğun dalgın perisiyim
şiirin bu saatinde
Akıl dışı bir yürekte,
Nizamsız bir surette de kaybolduğum.
Sevmenin ötesi var mı söyle?
Hele ki titrerken heceler soluğum
tükendikçe
Kanadığıma biat işte her soyut imge
Ve yanıldığıma kani iken şiir şiir
terlediğim,
Kayıp da göklerin nurunda
Yaratanın koruyup kolladığı o İlahi
Aşka
Özlem dolu yüklemlerle yaklaştığım
Sonra da savrulduğum pervazında bir
nida kadar da
Savruk olduğumun bilincinde.
İşte benden ibaret bir evren,
Evrelerim kadar akıl katsayımda hicap
Yürekte açmadan solan ne çok gonca
Ve ne ayıp ne ayıp sevmeler, diyen
kara gözlüklü adamlar;
Karadan beyaza akmayı dilediğim
Gecenin bilmem kaçıncı koğuşu,
Gözlerim örtülü hele ki olmaz mı
Yüreğin buğusu?
Gitme sen sakın gitme,
Sussan da ömür boyu razıyım
Bir şiir kadar duru ve pervasız
yüreğimin de belası adeta
Bu tek kişilik sevda masalı
Hele ki boynumun borcu
Sevmenin özrü olur mu, desen de
Özür borçluyum ve minnet dolu
O gergefinde hacimsiz yüreğin
Miras bu sevda bana ta atalarımdan.