El mana anlayışı geçiş dönemi başında ve içinde, bir yerde İnanna ise; mülk
iktisabı olan kişi İnanna adamıydı. Köleler de, İnanna’ya bağlı kölelerdi. Ya
da mal mülk sahipleri Dumuzi veya Gılgamış olan El’in adamı, ya da kuluydu. Bir
zamanlar anonim oluşun ön ittifak temsilcisi olan İnanna ve Dumuzi’ler şimdi de
bay erki durumundaki Nemrut’ların İnanna ve dumuzi’leriydiler.
Roller değişmiş eski bağ dokulu devinme içindeki mana anlayışı (yazılım)
değişmişti. Kolektif olanı ortaya çıkaran mana gücü şimdi özel mülkiyetli
zihniyeti üretip meşru ediyordu. Yeni
mana anlayışlı inana ve Dumuzi tipi El anlayışları özel mal mülk sahipliğinin
ittifak sentezi içindeydiler. Bu yepyeni ufuk inşasıyla oligarşinin
temsilcileri de olacaktılar. Bu oligarşi içinde silinip gidecek olan İnanna ve
Dumuzi’ler Lu gal El Lu gal olacaktılar.
Anonim olana göre, limitet olan ikinci İnanna ve Dumuzi tipi; önce mutlak
bay erki olacaktı. Sonra da meşruti bir oligarşi oluşmasının temsilcisi
olacaklardı. Süt emziren, kolektif ligi ortaya koyan malı ve mülkü olamamakla;
mal, mülk sahibi rızk veren El karşısında silinecektiler. Süreç mutlak (bay erki) ve meşruti (oligarşi-takım
erki) olanlar arasında keçeci mengenesi gibi bir süreliğine gidip gelecekti.
İnanna’lar, Gılgamış’lar bir zamanlar anonim oluşla sentez olan ön ittifakların,
anonimin temsilcisiydiler. Müşterekliğin kurumları olan somut İnanna, Dumuzi türü
çoban ya da tarımcı temsilcilikler; şimdi de bıraktıkları boşluk alan
devinmesiyle kişisel iyelik temsilciliğin öznel meşruiyet kaynağını
oluşuyorlardı.
El anonim olmayandı. Anonim olanın, karşıtıydı. Ama El fikrini oluşurken
henüz belli bir kişi de değildi.
İnanna karşıtı düşüncelerin nemalandığı bu süreç anonimlerin, özel mülkiyet
olmaya geçiş şekliydi. Özel mülk fantezisi; İnanna ağzıyla konuşuyordu. Ama
zihnini, El üzerinde El fikri ile yatkın kılacak düşüncelere; zihnen alışmaydı
da. Bu alışma aşaması içinde kişi anonim olana göz dikseler de kişiler kamusal
olan ortak mala ve mülke sahip çıkacak gibi bir yaklaşımları, henüz
gösteremiyorlardı.
Bu tür El zikri içinde yapılıp, söylenen alışma ve temrinler içindeki kişiler
anonim olanları El'in olmakla söylüyorlardı. Özel sahipli söyleyişin zikri var
eylemi somutu yoktu. Bu nedenle olası karşı tepkisi de Söylemi de, eylemi de,
olduk ta; eylemsizde gösterilen tepkisizlik buraya transfer edilmekle; olup
biten bir bakıma seyrediliyordu. Böyle-böyle anonime sahip çıkmayıp, anonim
olandan uzaklaşıyordu.
Böylece anonim olan üzerindeki izin ve meşruiyetle; yeni olan El icazetli duruma
meşruiyete geçişin hamur mayası yoğruluyordu. El mana anlayışının fikri
oluşması, fiili oluşmasına göre biraz uzunsa da; izole olukla fiili eylemi
kısaydı. Fikri oluşma adata katalizör görevi görmüştü. Fikir oluşma fiili
oluşmayı başlattı. Olup bitenler sonunda fikri oluşmaya katılanların hepsi
etkilenmişti. Mal mülk sahipliği olan bu kısa dönem; “Tek sahip olan, rızkı
veren El” diye zikredilen bu süreç;
daima El toprağını anan söz ve eylemlerin figürlerini ritüel etmenin,
şartlanma dönemiydi.
Bu sadece El toprağı, El mülkü diye anılan kısa fiili bay erk olan süreçti.
İlahi süreç üzerine inşaydı. İlahi süreç üzerine inşa olsa da daima El ismiyle
birlikte anıldı. İşte günümüz süreci bu köleci başlangıcı kendisine referans
alır. Bu sorgulaması yapılmayan köleci
süreç; şimdimize de ilk geri bağlanım yasası olmanın sanal bir ahit yasası olacaktı.
El yeni durumla, unutmamasını tekrarlar gibi El toprağı; El toprağı; diye
anma ve zikir etmekteydi. Bu süreç anonimi (ilahi olanı) dışlama ve giderek
anonim olandan uzaklaşılmaya yatkınlıktı. Bu yatkınlıkta anonim olana
(ortaklığa) küfretme; anonim olana tükürme tarzı söz ve eylem ritleriyle
oluşmaktaydı. Anonim olanı nefretle anma süreciydi.
Anonim olanı, El zihniyetli olan sosyo toplumsal yapının dışına atma süreci
olacaktı. El toprağı oluşla söylenen kısa süreç köleci yapı için bir milattı.
Yeni referansıyla eski olanı dışlama, yeniyi kabullenme süreciydi.
Köleci sürecin kendisi de, yeniyi sahiplenmekle yeni olmuştu. Sürü dönemden
bu yana yeniyi sahiplenen yenileşme ve ilerleme köleci dönemle tersine dönüp
yeni olana bidattir deyip hep karşı olacakla gerici eşecekti. Gelişme sadece
mal mülk sahipleri üzerinde olacaktı.
Bay erki süreci diğer bay erkleriyle sentez süreçlerine girmeye başladı. Bu
köleci ittifak isteyerek ya da istemeyerek zorla oluyordu. Zorla olan süreç
Elin zalim olanların zalim olanı olmasıydı. El’in öç alan El olma süreçlerine
girmesiydi.
Oligarşi olan sentez birçok El olan mana gücünün bir araya gelmesiydi.
Sentezin bir kuralı vardı. Kararlar bu birçok olanlar arasında görüşülür,
tartışılır, danışılır (meşveret edilir) bir karara bağlanır. Varılan ortak
karar da bir tek irade gibi söylenir. Bu ön ittifaklarda da böyleydi. Bundan sonra
da böyle olacaktı.
Oligarşi söylemce ya da irade beyanınca tek olmak zorundaydı. Bu nedenle Lu
gal El Lu gal ortaya konmuştu. Bu yüzden bu çoklu olmakla tekil olan irade
karşısında Oligarşinin baş El’i (Lugal el lugali); “benim yanımda benim irademe
karşı El’ini” anma diyordu. Benim yanımda başka Ellerin adını zikretme”
diyordu.
Böylece köleci yapının içten dışa doğru yayılmacı olmasıyla sentez yaptı. Ve sentez içindeki El’ler tekleşti (Lu gal El
Lu gal oldu). Tevhide karşı olan El grubuna ya da diğer sentezi köleci yapılara
kan dökülmesine neden olacakları için kendisine göre onlara zalim dedi.
Kendisi de zalime karşı zalim oldu! Bazen kendinin zülüm görmesi nedenle;
bazen de kendi zalimliği ile kendine merhameti ve kendisinin merhametini bildi.
Bu hal merhametlilerin de en merhametlisi olmasıydı. Süreç köleci arızalara
göre yaşantıları yeni anlamalar ortaya koydu. Bu anlamları El üzerinde kendisine
yansıtıp anladı.
Madem rızkı o veriyordu. Her şeyi o diliyordu. Öyleyse ayağına
değen taşı da El’dendi Bunu da Elden biliyordu. Maden göçüğünü de; şehit
olmasını dahi El’den biliyordu. Süreç bir inşa süreciydi. Karşı zalimin en
zalimi, karşısındaki merhametlinin en merhametlisi olmaya başladı.
El anonim oluştan koptu. Kendisini El anlayışlı monarşi içinde yalıttı. El
açmazlarıyla birlikte monarşi, mutlaklık, meşruiyet ve giderek demokrasi ve
laiklik gelecekti. Kendisini bu süreçler içinde konum eden El, bu süreçlere
göre de kendisine anlamlar, sıfatlar veriyordu. Yeni sürecin nasıl
gelişeceğini, El de tam bilmiyordu. Bu geçiş dönemi bilinmezi; bilinmenin söz
ve davranışlarına dönüşmenin deneyim kazanma süreci de olmuştu.
El anlayışlı sürecin doğumu birden pat diye olmuyordu. Uzun zamandır
kuvvede (düşünce de-tasarı da- niyet te) oluşan söylemler, eyleme dönüşüyordu.
Bir öğrenme ve alışma süreci olan bu gebelik deneyimi, gerçekten de bir gebelik
kadar kısa çekene göre de uzun sürecek bir deneyimdi.
Gebelik anonim olanı (ilahi ortaklık olanı), anonim olmayana (ortaklık
olmayan-tekil takdir ve tekil sahipliğe) dönüşme olandı. Limited olacak olanı dölleme, gübreleme ve
sulama yapmanın gebeliği olan süreçti. Doğum, anonim olmayanla eylem, söylem ve
anonim olmayan anlamıyla biçimlendi. El
bu öznel anlayışının güdümle; üzerine transfer edilen El toprağını kişi toprağı
yapmasının doğumuydu.
Doğum öncesi koşullarda sadece El mana anlayışının adamı olmakla, konuşanlar;
ortamı tartıştıranlar, yeni sistemin vaatlerini söyleyenler; henüz ne olduğu
belirsiz bir El'in, adamı olan kişilerdi.
Bu kişileri dinleyenler bu eğilime yatkın olanlardı. Bu vaatleri hep kendi üzerlerine
döndürme niyetindeydiler. Bunlar sürecin hararetli bir savunucusu oluyorlardı.
Henüz El söylediği vaadi eylemli değil düşünce olmakla kuvve olan bir durumdu.
Kişiler böyle muğlak ya da belirsiz olan bir El düşünce adına konuşacaktı.
Ortamı oluşacaktı. El adına bu süreci yönetip, umudu söyleyen vaat olacaktı. Bu
dönem vaat ve vaatleri oluşan dönemdi. Vaatler kendi üzerine gerçekleşecek
olmanın iştahıyla vaatleri bekleme yapmanın dönemiydi.
Bu beklenti daha çekiciydi. Kandırılmayı bilmediği için bilinmez olan
cazipti. Böyle olması nedenle yeni sürecin belirsizlikleri olabilecekler
üzerine; kimse fazla bir akıl yormuyordu. Yorulanı da "hele o gün bir
gelsin de" deyip durumu şöyle bir geçiştiriyorlardı.