Sonsuzluğu da uğurladık madem,

Varsın matem dolsun gökyüzü

Ve umuda dökülen ellerinde

Namahrem şarkıların

Büyüsün doya doya deli sevdam.

 

Uzakta kalmışlığın biçare tınısı

Elzem zerreleri belki de yarına dair

Bir de un ufak olmuşken

Kaderin ikramı.

Hadi sen de dol içime

Boşlukların dokunaklı tebessümü

Yüreğin ılık meltemi,

Demelerimin özrüdür her şiir,

Gece kavuşmadan ışığa

Bir damla yaş da eksik süzülsün yürekten

Kerelerce aldatılmışlığın nazarında

Gökyüzü bile ağlamaklı.

 

Elemi baş tacı yapan günün yongasında

Islak her şiir

Tecelli eden rahmetin gizeminde;

Bir kıyam öncesi

Üzerine serildiğim rahlede

Dokunmadan yaralarıma,

Ezeli ikametin de sırlarına

Boca ettiğim akşamın en namert tınısı

Yine özlemden ırak olmasını dilediğim sevdam.

 

Islak dokunuşlar nüksediyor şafağa asır kala,

Gözlerinde kaldığım hangi boyutsa

Sür git özlemin en devrik acısı

Bir kehanetten çıkıp da yola

Sükûtu uğurladığım hangi mihraksa,

Başımdan esen yellere biat

Aşındırdığım kaldırımlarda bir başına.

 

Aşkı alkışlar da ellerim, duymazsın

Gözlerime mil çekerim de görmezsin:

Sen, en iyisi aldırma

Hem tüm sessizliktir beni evrenden çalan

Kursağımda sırdaş imgelere doyamadığım

Ölüm öncesi kanarım da için için,

Derlediğim anılarda

Bir de yakarışına doymadığım

Bunca nifak sokulu iken hayatla arama

Hele ki duyumsamayı becerse, dediğim

Hangi yürekse bir de beyitlerde gizlendiğim.

 

Ya da aşka binaen tetikleyici minneti de

Özümsemeyi paye bildiğim.

Ah, şiir!

Ah, sevdalı bahçem!

Yine kelebek kanatlarında umudun

Ser verip sırları da yâd ettiğim

Geçmiş özrümü yarına mal ettiğim;

An’ımı kollayıp da biteviye esir düştüğüm.

 

Ne çok hezeyan yanar da bilinmeze

Demir atarım usul usul

Gönlün de eremediği hidayete konuşlu

Bir sevda yine makberi özlem;

Özrü belki de edemediğim üç beş sitem.

 

Asla çatma kaşlarını yürek yaram;

Soy kabuklarını üzünç denen coğrafyanın

Kayıp yakasında

Kaybolmayı değil bulmayı vaat ettiğin

Ömürlük sükût,

Tınısında şehrin;

Zikrinde belki de demediklerimin,

Haydan gelen huya gidiyor madem, deyip de

Sevmeleri erteleyemediğim

Şunca kelamda neler saklı.

 

Bir bilsen de dokunsan sen de

Kırağı çalan gök kubbede

Nahoş gölgeleri buyur ettiğim

Onca ıssızlığı

Isıtan yine derman bildiğim

Bin bir neşe.

 

Adsız saltanatında yüreğin

Adıma dahi sahip çıkamadığım bir günce;

Derlediğim değil asla

Dertlendiğim belki de

Ya da unutmayı dilediğim bunca hüznü

Def ederken

Bir şiirin azabına bir de

Eşrafın hükmüne binaen

Susmayı asalet bildiğim,

Hangi acıysa yine Tanrı ile aramda;

Hangi rüyamsa gizim;

Suretimde olmadık bir gölge

Belki de peşin peşin pekişen

Süt liman denizlerde girdaba yakalanmayı

Nasıl beceriyorsam.

 

Yine bilinmez bir nazarda;

Bildiklerimi dahi unuttuğum varlığına

Hürmeten, sonlansa keşke ezelden bunca

Çektiğim çile.

 

 

 

( Ah, Şiir! başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 8.10.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu