İnsanlık
köleci sistemle haksız olma, adaletsiz olma, köle ve efendi olma virüsünü kapmıştı.
İnsanlık hastalıklıydı. Bu bir hastalıktı. Kişi kazanmadan kâr yapmadan edemiyordu. Zorunlu üretim hareketi kazanma, kâr hareketine dönmüştü. İnsanlığını kimi özel olan, parça bağıntılar üzerinde,
sızıntı akışı olukla akıtıyordu. Sitem bir türlü tümleşik süreçlere
dönüşemiyordu. Dönüşmemesi için kasıtlı olarak her tür engeller vardı. Sömürü
ahlakını dile getiren her tür fikre “fikir özgürlüğü adı altında” saygı duyuluyordu!
Yeter ki sömürüye çıksındı.
Kimse size insan
olduğunuz için hak vermiyordu. İnsan doğmakla da, hak sahibi olunamazdı. Etrafınızı,
size hak olukla ya da hak olmazla söylemek te, söylememek te; olası olmazıyla
bir yansızlıktır. Yani nötr oluştur. Ama yüz binlerce yıllık olan etrafınızın
artık bir sahibi olacaktı.
İçinde çevre
olmanın ötesinde içinde üretim de olan “bir çevre alan içinde” yapılan ve yapılanıyla
içine katıldığınız bir üretimden ötürü hakkınız ve iradeniz vardır. Bunu
gözlerden saklayan sömürü sistemi, bu durumu hiç alaka olmayan rızk gibi El
mülkü gibi süreçler üzerinde size yansıtmayı istemekle; sizi asıl konudan uzak
tutmaktaydılar.
İnsan bir
üretim hareketi içinde her zaman tükettiğinden biraz daha fazlasını üretir. Bu “sizin
dışınızdaki nedenlerden ötürü böyledir”. Sizin dışınızda olanlar içinde; sosyal
olan, özveri olan, bağ enerjisi olan üç taneyi belirteyim.
Bir üretim
hareketi sizden ötürü, sizin kendi üzerinize kendi etkimeli (enerji
sağlamalı-beslenmeli, korunmalı gibi) olmanızdan ötürü siz dışa yönelen bir
eğimle olursunuz. Dışa yönelen bu eğilim; sağlama süreçlerinden sonra gelişen; kendi
iç süreçli dinamiği ile bir üretim hareketidir. Bu üretim hareketi siz ile
birlikte; sizin dışınızda olan bir çevre alan üzerinde size; sizi de eğimleten
bir ortamın alan etkisi olur.
Bir inşa
içinde zemin sıvılaşması, taşıyıcı kolonlar vs. vardır. Yani süreç sizin
bildiğiniz veya bilmediğiniz zorunlulukların girişmesiyle başlar. Ama inşa olan
bir süreç te içinde kolon var diye; illa demir kolonlarla inşaya başlamaz.
Fakat ileri olan süreç te illa yer mekaniğini ve demirli taşıyıcı kolonlarını
içine almanın inşasıyla yapı; bu noktaya da gelir.
İşte üretim
hareketli bir sürecin içinde, çevrenin eğim alanlı süreçleri ile sizin kendi
beslenme eğiliminizi karşılama olacakların girişmeleri sizin kendi üzerinize
kendi etkimeniz olur. Çevre sizin eğiliminizin karşılanmasına ya da
karşılanmasına karşı nötrdür. Bu nötrlük bir bilinç ortaya koymaz. Ama bu
nötrlük önünüzde dağ, tepe, dere, göl, deniz, uçurum gibi alan etkisidirler.
Nötrlüğün etrafına alan etkisi koyma eğiliminden ötürü; nötrlüğün alan etkisi
sizin eğiliminize karşı engeller koyar.
Bu engeller eğiliminizden ötürü; dağdaki meyveye tırmanma gibi sizin
üzerinize bir etkidirler. Çevre içine doğru yönelim ile olan istek eğiliminiz; alan
etkisi ile de engelli ve parçalı olur.
Örneğin
meyve toplamaya gideceksiniz. Meyve toplamak için korunma noktasında çıkacaksınız.
İçinde meyve olan ağaçlık alana yöneleceksiniz. Ve sonra da meyveye
ulaşacaksınız demektir. Meyve olan yer üzerinde geçilecek bir ırmak, ya da
çevresinde dolaşılacak bir göl, tepe, dağ olmakla birlikte yine üzerine tırmanılan
bir dağ, tepe de olabilir.
İşte bunlar
ortamdaki çevre alanın, üzerinize olan bir alan etkisidir. Çevre kendisine göre
kendi konumuyla size engeller koymuş olur. Yani çevre hep düz, hep dik
olmamakla çevrenin yapısı arızalıdır. Çevredeki arızalar (kesikli sürekli
oluşlar) sizin yöneliminize karşı gösterdiği toplam zorluk; çevrenin size olan
alan etkisidir. Alan etkisi alan yönünde olursanız size kolaylık oluşla en az
enerji harcanması olur. Eğer siz alan yönüne karşı tırmanma içindeyseniz alan
etkisinin gösterdiği zorluk artar. Daha çok enerji harcasınız. Bunlar
zorunludur. Sizin yönelimli olan eğiliminize kast eden durumlar değildirler.
Yine bunlar
sizin dışınızda olan nedenler olmakla sürecin birçok parçalı kesikli sürekli
durumu olurlar. İşte siz de sizin dışınızdaki bu nedenlerle ve nedenlerin
parçalı durumlu belirmeleriyle çevreniz sizin de parçalı durumlarla olmanızı
çevrime, eder. Çevrenizdeki diğer bir çok parçalı durumlar gibi siz de dağı
dolaşmak gibi ya da dağı tırmanıp dağı inmek gibi bir çok durumla olmadan;
eğiliminizi yöneliminizi parçalı durumlar kılmadan gerçekleştiremezsiniz.
Sosyal oluş
tutumu üretim hareketinden önce ilk sağlama hareketidir. Sağlayan hareketin;
siz gibi kişiler üzerinde parçalanmasıdır. Sağlayan hareketin sizin gibi
kişiler üzerinde dağılımlar olmasıdır.
Sağlama
hareketi; çevredeki alan etkisinden ötürü alan etkisi sizin gibi başka kişiler
üzerinde; yardımlaşma, savunma, konaklama; barınma bölgesindeki yavru bakımı ve
meyve toplamaya gitmeler gibi birçok parçalı durumlarıyla; sizin üzerinizde ikinci
bir parçalı oluşlar etkisi olmanın entegresidir.
Yani sizdeki
oluşan meyve toplama ve meyveye yönelme eğilimi; aynı anda birbirinden farklı
tüm bu parça süreçlerin bir arada; başka başka çalışıcılarla ve başka başka
durumlarla ortaya konmasıdır. Böyle olunca da süreç sizin dışınızda; sizden ve
sizin bilincinizden bağımsız olan zorunlu nedenlerle gerçekleşmedir.
Durumlar
sizin gibi kişiler üzerinde de; aynı anda, birlikte olanla; birlikte giden
süreçler olmakla: “parçalı; alan etkili; sosyal durumlu; durumlar tümleşiği”
dediğimiz durumların entegresi olurlar.
Sosyal yapınızın;
kişiler üzerinde parçalı durumlarla kendi sağlamasın yapması nedeniyle; sosyal
yapı kişileri sosyal yapısına karşı bir özveri ortaya koyarlar. Bu özveri kişilerin
kendi dışındaki nedenlerden ötürü “kendi dışındaki kişilerine karşı kişide bağlılık
oluşturma” duygusudur. Yani özveri gruba bağlılıktır. Özveri de kişi dışındaki
nedenlerledir.
Bu nedenle
“kişinin yönelimle olduğu alanın içi; önce kişiye sağlama eylemi oldu. Sonra da
üretim eylemi oldu. Üretim hareketi içinde kişi özveriden ötürü kendi tüketeceğinden
biraz daha çok olan üretimiyle; olmak zorundadır”. Böylece kişisi eğilim ilk
etapta kişiler arası eşzaman olan (senkron olan) eşikle başlar. Eşik eylemi de
sağlama yapan grup eylemi olukla işe başlar. Burada parçalı süreçlere dönüşür.
Parçalı süreçler entegresi grup doygunluğu olukla biter.
Kişi neden
tüketeceğinden biraz fazlasını sağlamanın ve tüketecek olduğundan biraz
fazlasının üretim, hareketi içinde olur? Kişi bunu bilinçli yapmıyordu. Zorunlulukla
yapıyordu. Bir kez de zorunluluğun bilincine vardığı zaman kişi ya da grubu; bilincine vardığı zorunluluk deneyimini amaç
olurla göz önüne alarak eyleminin başına amaçlı bir davranış yapabiliyordu.
Deneyimle olmak amaçtan önceydi. Bir kez deneyimli olduğunuz zaman da o
deneyiminizin başına deneyiminizi amaç olukla alıp süreci yeniden
başlatabiliyordunuz.
(
Sistem Size İşsizliği Gösterip Sömürüye Razı Ediyordu 2 başlıklı yazı
Bayram KAYA tarafından
16.10.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.