Başlık size biraz komik gelmiş hatta bu güzel Tokat türküsünü bilmeyenler '' Ne yani naylon çorap giymek için öğretmene varmak mı gerekiyor'' Diye düşünmüş olabilirsiniz. Ama 1964 yılında gerçekten de bir kızın naylon çorap giyebilmesi, yaylı somyada yatabilmesi için bir memura varması şartmış. Yani efendim daha özetleyecek olursak köylü vatandaşlarımızın henüz şehirlere akın etmediği, nüfusumuzun dörtte üçünün köylerde ve kasabalarda yaşadığı dönemlerde daha medeni bir hayat yaşamayı hayal eden köy kızlarımızın hayallerini memurlar, memur deyince de özellikle öğretmenler süslermiş.
Şimdi mişli geçmiş zamandan daha yakın bir zamana gelelim. 1964 yılında durum böyleymiş de benim nişanlandığım, sonra da evlendiğim 1981-1982 yıllarında durum farklı mıymış? Hayır.
1981 yılında, tam olarak ihtilalin sene-i devriyesinde üstelik Antalya gibi gelişmiş bir ilimizin Finike gibi turistik bir ilçesinde ama Koruca gibi o zamanın şartlarına göre kıyıda köşede kalmış bir köyünde yaşayan bir kızı ( ki sonra 25 sene aynı yastığa baş koyduğum eşim oldu ) istemeye gittiğimizde suratımı bile doğru düzgün görmeden '' Evet'' demesinin sebebi , daha önce istemeye gelen bir pamuk ağasının oğlunu reddetmesi maalesef bana olan büyük aşkı değil o lanet olasıca naylon çorap olayıydı.
Tabii ki naylon çorap aslında olayın sembolü. Asıl kurtulmak istedikleri sabahın köründen gecenin körüne kadar toprakla, hayvanlarla haşır neşir olmak, bazen sıcaklığı gündüz vakitlerinde 75-80 dereceyi bulan seralarda pişmekten kurtulmaktı. O bakımdan da köylerde bir kız, olur da bir memura varırsa ona şanslı gözüyle bakılırdı.
Efendim evlendikten sonra bir kısmı evet naylon çorap giyerdi ama bir memura, hele de sık sık oradan oraya tayini çıkan bir öğretmene varmanın aslında hiç de cazip bir şey olmadığını özellikle de bir kaç çocuk doğurduktan sonra anlarlardı ama b'ade harabü'l Basra..
Neyse...Madem bu gün Öğretmenler Günü o halde şu ''Abum, Abum '' diye bilinen ve '' Öğretmene varamadım '' sözleriyle başlayan türkünün hikayesine geçerek farklı bir Öğretmenler Günü kulaması yapalım.
Tokat ilimizin Niksar İlçesinin Hatipli diye bilinen bir köyünde oldukça güzel bir kız yaşarmış. Bu kızı daha küçüklüğünden itibaren annesi '' Ben kızımı öğretmene vereceğim, benim kızım naylon çorap giyecek'' Diye yetiştirmiş. Zavallı kız da öğretmene varınca başının göğe ereceğini düşünüyor olsa gerek ki anasının dolduruşlarıyla tutturmuş '' Öğretmene varacağım '' diye.
Gel zaman git zaman köye tıpkı ben gibi oldukça yakışıklı ve karizmatik bir öğretmen gelmiş ve o öğretmen de tıpkı ben gibi köylü kıza vurulmuş.
Yani köylü kız öğretmeni seviyor, öğretmen de köylü kızı seviyor...
Ama bundan sonra engeller başlıyor.
Her ne kadar kızlar '' Öğretmene varacağım, naylon çorap giyeceğim '' Diye hayaller kursalar da kız babaları '' Höööyt. Ne naylon çorabı lan? Yün çorap nenize yetmiyor zililler'' Deyu kızlarına göz açtırmıyor, dahası damat adaylarına gözdağı veriyorlarmış : '' Lan bana bak. Kızı alıp da öyle naylon çorap giydireceksen, yaylı somyalarda, karyolalarda yatıracaksan zinhar vermem '' diye . Herifler resmen medeniyet düşmanı anlayacağınız.
Bu arada köylüler de anlıyorlar öğretmenle kızın birbirlerine yangın olduklarını. ''Eyvah eyvah. Bizim köyün kızı naylon çorap giyecek ha? Zinhar razı olamayız'' Diyorlar ve devreye giriyorlar.
İlk iş olarak kıza köyün zenginlerinden birinin oğlu talip oluyor. Ama burada bir saçmalık ya da anlayamadığım bir husus var. Bu talip ettirilen genç zengin çocuğu olmasına rağmen dağlarda çobanlık yapan biri. Yani tamam naylon çorabı hayatında gördüğü yok, kıza naylon çorap filan giydirmeyecek ama neden çobanlık yapıyor orasını anlamadım. Herhalde babası olacak herif oldukça pinti biri. ''Çobana para vereceğime sürüyü sen otlat'' Diye oğlunun önüne koymuş 1500 davarı, zavallı çocuk o dağ senin, bu dağ benim davar otlatıyor.
İllevelakin mesele sadece kıza bir koca adayı bulmakla bitmiyor. Çünkü öğretmen kafayı bozmuş. Sağda solda '' kızı kaçıracağım '' deyip duruyor. ( Tıpkı ben gibi ) Bu durumda ne yapmak lazım? Öğretmene temiz bir dayak atıp onu bu sevdadan vazgeçirmek.
İşte bu noktada olay benim hikayemden farklı bir mecraya taşınıyor. Çünkü ben kızı kaçırırken Tokat- Niksar'da yaşayan meslektaşım maalesef kızın abisinden ve abisinin arkadaşlarından feci bir dayak yiyor yiyor ve akabinde köyü terk ediyor.
Oysa bana aynı hareketi çekmiş olsalardı bizim Celali aşireti o köyü yakardı alimallah. Zavallı meslektaşım belli ki aşiret çocuğu filan değil...
Neyse efendim. Kızın abisi, öğretmeni köyden kovdurduktan sonra zengin adamdan 10 Bin TL para alıyor ve kız kardeşini o çobanla evlendiriyor.
O çevrelerde bir gelenek varmış: Gelin kız, ata bindirilip damat evine gitmeden önce saçları yıkanır, daha sonra atın üzerine bindirilir ve at üstündeyken bir mani söylermiş.
Bizim kız mani yerine yanık bir türküye başlıyor. Kıza göre oldukça yanık ve acıklı bir türkü ama millet göbek atıyor.
Kızın yaktığı türkü şöyle:
Öğretmene varamadım
Naylon çorap giyemedim
Karyolada yatamadım
Abum abum gız abum...
Sebebim sensin abum...
Yani şekilde de görüldüğü gibi zavallı öğretmeni sallayan yok, mesele naylon çorap giyememek, karyolada yatamamak. Daha da açıkçası burada aşk filan yok. Eğer kızla öğretmen evlenmiş olsaydı öğretmen için bir aşk söz konusu olsa da kız aslında kendince mantık evliliği yapmış olacaktı.
Neyse efendim daha sonra bu hüzünlü ağlayıştan çok etkilenen Reşadiye'nin Büşürüm Beldesi'nden zurnacı Çakır Usta, aşağıdaki türküyü yakar. Türkü, Çakır Usta aracılığıyla çevre köylerde de söylenmeye başlar. ( Ancak, türkünün Ordu- Aybastı'ya ait olduğu iddiaları da vardır. )
Öğretmene varamadım
Naylon çorap giyemedim
Muradıma eremedim
Abum abum gız abum
Sebebim sensin abum
Gözün kör olsun abum
Yorgan yastık çul hasır
Yatılmaz huşur huşur
Karyolada yatak hazır
Abum abum gız abum
Sebebim sensin abum
Gözün kör olsun abum
Çobana verdin gördün mü?
Onbini yedin doydun mu?
Kana kana uyudun mu?
Abum abum gız abum
Sebebim sensin abum
Gözün kör olsun abum
Beni çobana verdiniz
Onbin liramı yediniz
Günahıma da girdiniz
Abum abum gız abum
Sebebim sensin abum
Gözün kör olsun abum
Şu Niksar'a varsalar
Öğretmeni bulsalar
Şu halimi görseler
Abum abum gız abum
Sebebim sensin abum
Gözün kör olsun abum
TÜM MESLEKTAŞLARIMIN ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ CAN-I GÖNÜLDEN KUTLARKEN BAŞTA BAŞÖĞRETMENİMİZ MUSTAFA KEMAL OLMAK ÜZERE EBEDİYETE GÖÇ ETMİŞ OLAN TÜM ÖĞRETMENLERİMİZE ALLAH'TAN RAHMET DİLİYOR MANEVİ HUZURLARINDA ŞÜKRANLA EĞİLİYORUM.
(
Öğretmene Varamadım, Naylon Çorap Giyemedim. başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
11/24/2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.