Celebral  Palcy -hey  Gidi  Cerrahpaşa-2. Bölüm-

Artık bizim için çile dolu günler başlamıştı. Bu çile dolu günlerde ise en büyük şansımız benim bir yatılı okulda görev yapıyor olmamdı zira sık sık İstanbul'a gidip gelecektik ama biri sekiz, diğeri yedi yaşında iki çocuğumuz daha vardı. Onları nereye, kime bırakacaktık?
Okul lojmanlı olduğu için tüm öğretmenler lojmanlarda kalıyordu. Dolayısıyla da biz İstanbul'a gittiğimizde oğullarım Cihangir ve Tuğrul'a meslektaşlarımın eşleri olan lojman komşularımız bakıyordu ki bu çok büyük bir şanstı onca şanssızlığın içinde.
Evet, Cerrahpaşalı günlerimiz başlamıştı.
Yunus'u Cerrahpaşa'ya ilk götürdüğümde bir kaç asistan doktor şöyle bir baktılar ve '' Bu Down Sendromuna benzemiyor. Çocuk normal gibi'' dediler.
Eşime döndüm:
-Gördün mü bak, buralara kadar boşuna geldik. Yunus'ta hiç bir şey yokmuş. Çocuğumuzu alıp köyümüze dönelim.
Asistanlar itiraz etti.
-Olmaz. Bekleyin, Hülya Hanım gelsin bir de o baksın.
-Hülya Hanım da kim?
-Bizim hocamız. Asıl uzman olan o.
Derken efendim Hülya Hanım da geldi. Yunus'a baktı ve
-Kesinlikle Down Sendromu değil.
-O zaman biz gidelim doktor hanım.
-Hayır gitmeyin. Az bekleyin hele.
Bir şeyler vardı ama bakalım altından ne çıkacaktı?
On beş dakika kadar sonra saç baş bembeyaz üç yaşlı vatandaş daha geldi odaya ve Yunus'a baktılar. Hülya Hanım'ın '' Hocam '' Dediği bu vatandaşlar belli ki profesörlerdi.
Yunus'a baktılar ve Hülya Hanıma ''Haklısın Down Sendromu değil. '' Dediler.
Sevinçten göbek atacaktım neredeyse ama Kocaeli'deki doktorların dedikleri de aklımdan çıkmıyordu: '' Down Sendromu çıkarsa Allah'a şükret.''
Evet, Yunus Down Sendromlu değildi. Peki derdi neydi?
İşte bunu öğrenebilmek için aylarca Kocaeli - Cerrahpaşa gittik geldik.
Malum eskiden her şey çok daha iyiydi. O sebeple tahlillerin neredeyse yarıdan çoğunu özel tahlil laboratuvarlarında yaptırıyorduk ve sırf Yunus'un derdinin ne olduğunu öğrenebilmek için eşimin kolundaki iki burma bileziği satmak zorunda kalmıştım özel tahlil laboratuvarları bize '' Çocuğunuzun derdi şudur. '' Desin diye. Bu arada eskiden doktorlar da çok iyilikseverdi. Tahlilleri hangi laboratuvarda yaptırabileceğimizi adres vererek söyledikleri gibi laboratuvara telefon edip '' Geliyor bir kaz yol...'' Pardon, ''Sana bir hasta gönderiyorum ilgilen.'' diyorlardı.
Kaç ay oldu bilmiyorum. Gidiyorduk, geliyorduk. Hatta sırf Yunus'a bir takım hareketler yaptıracaklar diye Kocaeli'den İstanbul'a gidiyorduk.
Derken efendim Hülya Hanım ve ekibi gözlerini eşime dikti. Evet, evet, Yunus'un derdinin ne olduğunu bıraktılar eşimin derdine yoğunlaştılar.
Eşimin derdi neydi peki?
Eşim hamileydi.
Eee bunun neresi dert?
Benim için dert değil ama...
Hülya Hanım ağzındaki baklayı çıkardı.
-Sami Bey. Eşinizin mutlaka kürtaj olması gerekiyor.
-Sebep?
-Çünkü karnındaki bebek de bedensel ve zihinsel engelli olarak dünyaya gelebilir.
-Karnındaki bebek de dediğinize göre Yunus Zihinsel engelli öyle mi?
-Evet ama zihinsel engelliliğin o kadar çok türü var ki.
-Peki eşimin karnındaki bebeğin zihinsel engelli olarak dünyaya gelme ihtimali yüzde kaçtır?
-Binde on yedi.
-Binde on yedi ihtimal için kürtaj olur mu doktor hanım?
-Binde on yedi bizim için çok yüksek bir olasılıktır.
Al başına belayı. Biz Yunus'un derdi nedir diye uğraşırken şimdi karşımızda çok çok önemli bir sorun daha vardı.
Hülya Hanım ve ekibi adeta Yunus'u bir kenara koyup eşimi ele aldılar. Her İstanbul'a gidişimizde karnından su alıyorlar, bir takım tahliller yapıyorlardı. En sonunda beni de ikna ettiler. İkinci bir zihinsel engelli çocuğa tahammül edemezdim. Eşim mutlaka kürtaj olmalıydı.
Olmasına olmalıydı ama iki prosedürü yerine getirmemiz gerekiyordu o günün şartlarında 1- Zorunlu olarak yapılacak bu kürtaj için benim ve eşimin yazılı onay vermesi gerekiyordu 2- İkamet ettiğimiz köyün Sağlık Ocağı doktorunun bizi Cerrahpaşa kadın hastalıkları ve doğum kliniğine sevk etmesi gerekiyordu.
İzin kolaydı. Ben gibi eşimin de ikinci bir zihinsel engelli çocuğa tahammülü yoktu zira Yunus bizi hayli yormuştu. Özellikle de annesini... Ben görevde bir insan olduğum için zırt pırt izin alamıyordum. Haliyle çoğu kez eşim tek başına gidiyordu Cerrahpaşa'ya, onca sıkıntıya tek başına katlanıyordu.
İzin kolaydı ama sevk kısmında takıldık.
Akmeşe Köyünün o zamanki Sağlık Ocağı Doktoru sordu:
-İstanbul Cerrahpaşa Kadın Doğuma sevk mi istiyorsunuz hocam?
-Evet doktor bey.
-Siz Yunus'u götürmemiş miydiniz Cerrahpaşa'ya
-Evet.
-Şimdi kadın doğum ne alaka?
Her şeyi anlattım köyümüzün doktoruna.
-Münire Hanım (eşim ) kaç aylık hamile?
- Dört aya yaklaştı doktor bey.
Yüzüme öfkeyle baktı ve adeta tokat gibi bir cevap verdi:
-Yani bir cinayet işleyeceksiniz ve o cinayete benim de ortak olmamı istiyorsunuz?
- Ama doktor Bey?
-Aması maması yok Sami Hocam. Sevk mevk vermiyorum.
Beş vakit namazının beşini de köyün camiinde kılan. Bizim camiye girişimizle çıkışımız beş dakika olduğu halde her namazdan sonra camide en az yarım saat Kur'an okuyan ya da zikir çeken dindar doktorumuz kestirip atmıştı: ''Sevk mevk yok.''
Doktorumuzun attığı tokat aklımı başıma getirdi.
Hülya Hanımın karşısına geçtim; hem eşimin hem de benim kesin kararımızı bildirdim: ''Kürtaj mürtaj yok Hülya Hocam.''
Hülya hoca da benim yüzüme baktı dik dik.
- Benim de size bir haberim var: Yunus'un rahatsızlığının ne olduğunu bulduk.
-Neymiş?
-Celebral Palcy.
-O da ne demek?
-Onu size ancak tıbbi terimlerle anlatabilirim ama anlayamazsınız. Kısaca bir çeşit kas hastalığı diyeyim.
-Hımmmm. Çok büyük bir sorun değil yani? Egzersizle, fizik tedaviyle iyileşir?
-Yok, o kadar basit değil...
****
Zaman geçtikçe o kadar basit olmadığını anladık. Evet hiç de basit değildi. Üzerine iki kronik rahatsızlık daha eklenince gerçekten de hiç mi hiç basit olmadı bizim için Celebral Palcy
****
Fotoğraf: 17 Senelik bir ayrılıktan sonra tekrar bir araya geldiğim eşim, Yunus'a yemek yediriyor. En sade, en yalın ev halimiz...
( Celebral Palcy -hey Gidi Cerrahpaşa-2. Bölüm- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 4.08.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu