KAHVE KOKULU HAYAT
‘Kahve Kokulu Hikâyeler’ kitabını
okudunuz mu? Yazarı yok ve yaşanmış hayat hikâyelerinin toplandığı, 52 adet
hikâyeden derlenen bir kitap. Yakamoz Kitap basımıyla, gerçekten kokulu kitap
ve kişisel gelişim kategorisinde. ‘Tavuk Suyuna Çorba’ adlı kişisel gelişim
serisinden seçme alıntılar var sanki içinde, Tavuk Suyuna Çorba serisindeki
yaşanmış hikâyeleri lise yıllarımda okuduğumdan oradan hatırladım bazılarını.
Türk Dili ve Edebiyatı derslerindeki bir saatlik okuma saatini kapsayan kitap
günümüzdeki sohbette bu serinin nar, manolya, menekşe, kahve, çikolata ve başka
isimlerde hem de kokulu olan kitaplarını Anadolu İmam Hatip Lisesindeki 9-E
kızlar sınıfım ve 10-D karma sınıfımda görmüştüm. Okudukça müthiş zevk aldım,
motivasyonum arttı. Bir gecede severek bitirsem de onlara da bu kokulu
kitapların kişisel gelişim ve öğrencilik dönemleri adına faydalarını uzunca aktarınca
kitaplara öğrencilerim merak sardı. Ve bu bir saatlik verimli dersimi; yağmurlu
günlerde bile bez çantamdaki elektronik su ısıtıcım / çay setim ile onlara
kahve ve çikolata saati yapıp okuma aşkını aşlamaya çalıştım ki sonuçları da müthiş
güzel oldu.
Kahve kokuludur hayat da. Mis gibi bahar
kokusuyla sıcacık yapar içinizi ve güzel işlerle güzel sonuçları önünüze yansıtır.
Eserin ön kapağındaki yazı gibi : ‘Hayata Bir Bardak Kahve Molası’ ile nokta
koymalı en baştan. En arkadaki kalın kitap kapağındaki çerçeveli yazı (Jose
Martı’dan alıntı) ilgimi çekmişti:
‘Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi
bileceksin.
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin.
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin.’
Ne anlamlı bir cümle… Sıcak su ile elimizi
yakmadan ve kahvemizi kitabımıza dökmeden bir okuma yolculuğumuz varsa
becerikli bir okuyucuyuz aslında. Kokulu kitabın giriş kısmındaki editöre ait
yazı da hoşuma gitmişti:
Editörün Notu:
Sevgili okurlarımız,
Okuma keyfinize tat katmak adına çifte
kavrulmuş kahve çekirdekleri ayraç
kesemizin içinde sizlere hediyemizdir. Her yudum kahvenizde bu kitabı hatırlamanızı
umuyor, keyifli okumalar diliyoruz.
Sevgilerimizle
Öğrencim gösterince inceledim. Gerçekten
de el emeği minik keten kesede bir fincan içimlik kahve çekirdekleri vardı ve avucumuzda
koklayıp kesenin ağzını yine bağladık, bunu ayraç yapmışlar. Kız öğrencim kullanmaya
kıyamamış, kâğıt ayraçtan ipini çözüp kahveyi kesesiyle çantasında hatıra gibi
saklamış.
KAHVE KOKULUDUR HAYAT. Buram buram tadını
sizlere aşılar ve tecrübeden dokunuşlarla yaşama dokundurur. Bir çiçeğin
tebessümünde ballanır hayaller, masalsı tatlara bulanır kalpler. “Bir sabah uyanıp herkesin aynı ırktan, aynı renkten
ve aynı dinden olduğunu görsek, öğle vakti gelmeden ön yargılı olmak için bir
başka neden bulurduk.” ( Senatör George Aiken). Ön yargılar
denizinde boğuluruz gün içinde, bu güzel sözdeki gibi oluruz ansızın. Bir hiç
uğruna yorum yaptığımız, tanımadan peşin hükümler verdiğimiz yargı dünyamıza
ait insanlar grubu şekillenir hayatta.
Bir ısırımlık, çıtır bir hayattır
yaşadığımız dünya. Ne ekersek onu biçeriz iyilik kervanımızda. Papatya
yapraklarında kıvrımlanan sümbül kokulu diyara ulaşır her bir göz, hayat denen
oyun sahnesi ise bir yığın özlü söz. Anı yaşamalı ve bulunduğu hâle şükredip o
saatin hazzını yudumlamalı insan. Pierre Rey:
“Bir daha gelmeyen kesin anlar vardır insan hayatında ve öyle anlarda hemen
evet ya da hayır demek gerekir.” şeklinde özlü söz söylemiş. Bazen
insanın eline fırsatlar bir kez geçer hani, o anı değerlendirdinse süpersin. O
anı yakalayamayınca da hüsrana uğrarız. ‘Evet’ ve ‘Hayır’ isimli sihirli
kelimelerde noktalanır kararlar da. Doğru zamanda, doğru yerde, doğru kişilerle
doğru işler yapabilmenin muştusu yansıyınca mutluluk denizinde yüzer kalpler.
Türk kahvesi kokusunda saklıdır hayat.
Kahvenin ferahlatıcı kokusu yaşamdaki bahar çiçeklerinin kokusuna yüzük takar.
Sütlü kahvenin aroması süt beyaz düşlere kilit olur. Kahve şekeri de şeker gibi
bir güne gülümsemeyi muştular. Sütlü, portakallı, çikolatalı, damla sakızlı,
fındıklı, vanilyalı, naneli, karamelli çeşitleriyle dener kahvesini kimilerimiz.
Hayat da böyledir ve çeşitliliklere konuk olur. Mutlu, hüzünlü, zarif, hoş,
acımsı tatlarla yüzünü çevirir bizlere.
Kahve kokuludur şu hayat. Ocakta pişen
sıcacık bir kahve bakır cezvede gülümser. Odun ateşinin alevleri tahta
karıştırıcısıyla birleşir ve mini porselen fincanımız lâleli desenleriyle
nazlanır. Güzel bir okuma kitabımız da ev terliklerimizle buluşup bizi
yumuşacık yastıkla bekleyen okuma koltuğumuza götürür. Üstümüze çektiğimiz
sımsıcak, tüylü yorganımız ve yanındaki su mataramız yönümüzü pencereye
odaklar. Pıt pıt yere düşen yağmur damlaları insanı hülyalara daldırır. Böyle
bir mekânda buluşur okuyucu, kitap ve kahve üçlüsü. Okuyucu, kitap, kahve…
Süper üçlünün gücünde, kahve kokulu saatlerde gizlidir hayat.
25.10.2017 – Çarşamba Saat: 00.30