BU  TABLO  EĞER  GERÇEKLERİ  YANSITIYORSA  BENDEN  YANA  DA  HARAM  ZEHİR  ZIKKIM  OLSUN


Yukarıdaki  tabloyu  bilmem  okuyabiliyor  musunuz?  Okuyabilseniz  de  okuyamasanız  da  aşağıda  yazacağım  ne  ne  olduğunu.

Şimdi  o  tabloda  anlatılanın  ne  olduğuna  geçmeden  önce  bir  kaç   gün  önce  face  bookta yayınladığım  bir  paylaşımdan  haber  vereyim  size.

Asgari  ücretin  1603  Lira  olarak  belirlenmesi  üzerine  şöyle  bir  şey  yazmıştım:

''  Açlık  sınırının 1857  Tl ,  Asgari  Ücretin  1603 Tl  olduğu  bir  ülkede  konuştuğumuz  mevzu  Milli  Piyangonun  haramlığı''

Bu  paylaşımıma pek  çok  arkadaşım  tarafından  lehte  ya  da  aleyhte  yorumlar  yapıldı.

Lehte  yazanlar  genelde özet  olarak  eski  hükumetlerin  bunu  bile  vermediğini,  nankör  olmamamız  gerektiğini,  ülkenin  şu  anda  bir  savaş  durumunda  olduğunu,  bu  şartlar  dahilinde  daha  fazla  vermenin  mümkün  olmadığını  belirttiler  ve  ''Yoksa  devlet  nereden  bulup  da  versin?''  Dediler.  Hatta  ''Hiç  bir  hizmet üretmediğim  halde  devletin  verdiği  1500  Tl  emekli  maaşıyla  gül  gibi  geçiniyorum çok  şükür.  Ama  herhangi  bir  hizmet  sunmadan  maaş  aldığım  için  de  vicdanen rahatsız  oluyorum.''  Diyen  arkadaşım  bile  oldu.

Bir  arkadaşım  '' Yılda dokuz ay asgari ücretle çalışan biriyim ve iki oğlum üniversitede okuyor ve başka bir gelirim yok gerisini ne siz sorun ne ben söylerim''  Dedi. İşin  doğrusu  ''Asgari  ücretle  hem  de  sadece  dokuz  ay  çalıştığım  halde  iki  tane  evladımı  üniversitede  okukatabiliyorm.  Daha  ne  olsun''  mu  demek  istedi  yoksa  ''  Bir  de  benim  gibi  asgari  ücretle  çalışan  biri  olarak  iki  çocuğunu  üniversitede  okutanları  düşünün.  Ya  ben  ne  yapayım?'' mı  demek  istedi  anlayamadım.   Sormadım  da...

Aleyhte  yazanlara  gelince:

Onlar  tam  olarak   şimdi  yazacağım  cümleyi  sarfetmediler  ama  özetle  hani  şu  Hz.  Ömer'e  ''  Madem  halimizi  bilmeyecektin  neden  emir  oldun  ya  Ömer''  Diyen  yaşlı  kadının  dediklerini  biraz  daha  sert  bir  üslupla  söyleyerek  bu  ülkenin  sorunlarını  çözmek,  fakirin  karnının  doyması  için  iş,  aş  temin  etmek ve  alnının  teri  kurumadan  hakkını  vermek  amacıyla  meclise  gönderdiğimiz  başta  iktidar  olmak  üzere  tüm  milletvekillerine  bizim  vergilerimizle  aldıkları  maaşları  haram  ettiler.  ''Zehir  zıkkım  olsun ''  diye  beddua  ettiler. 

Evet...Bizim  vergilerimiz...

Mesela  Asgari  ücret  brüt  1777  Tl,  net  1404  Tl  iken  bunun  93  Tl si  gelir  vergisi,  13,5 Tl si  Damga  vergisi  olarak  kesiliyor ( Bunlar  sadece  vergi  olarak  kesilenler )  

Yani asgari  ücretli  bir  vatandaş  bile  devlete  -  cebine  hiç  girmeksizin-  106,5 Tl  vergi  ödüyor. (  Tabii  ki  şimdiki  1603 Tl  lik net  asgari  ücrete  göre  değil  bu  hesap.  Şimdiki  rakamları  henüz  bilmiyorum ) 

Anlayacağınız  beş  milyon  asgari  ücretle  çalışanın  her  biri  106,5  Tl    vergi  ödediler  devlete  2017  Yılı  boyunca.  Yani  asgari  ücretliden  her  ay  toplamda 5.000.000 x 106,5 = 532.500.000  Tl  toplandı  vergi  olarak.  Daha  da  anlayacağınız  Milletin  vekillerinin  aylık  maaşlarını  asgari  ücretliler  vergileriyle  ödediler. 

Şimdi  gelelim  başlığımıza ve  yukarıdaki  resme.

Asgari  ücretli,  aldığı  o  minicik  ücretten  her  ay  devlete  106,5  Tl  vergi  öderken, devletimiz  bazı  firma  ve  kuruluşların  borçlarını  bir  kalemde  sildi. Bazılarının  borçlarında  ise  en  düşük  %93 oranında  indirim  yaptı..Evet  en  düşüğü (!)  %93  oranında  indirim.

Ancak.  Yukarıdaki  tablo  ne  kadar  gerçekleri  yansıtıyor  onu  da  bilemiyorum.  O  bakımdan  herşeye  rağmen  ''Eğer '' şerhi  koydum  yazıma. Bilindiği gibi  böyle  bir  tabloyu  bilgisayarda  hazırlayıp  sonra  da  çeşitli  platformlarda  yayınlamak  artık  ben  gibi  bir  bilgisayar  özürlü  için  bile  çocuk  oyuncağı...

Evet,  ''Eğer yukarıdaki  tablo  doğruysa ''  Diyerek  devam  edelim.

Mesela 

Gün-Er  İnşaat  Ltd. Şti'nin  devlete  olan  vergi  borcu  18.000.000  Tl  ama  devlet  borcu  sıfırlamış.
Ünilever  Tic.  A.Ş....Yani  Knorr,  Omo, Lipton,  Axe,Dove  vesair  bir  çok  ürünü  üreten  ve  pazarlayan  kuruluş... Devlete  vergi  borcu  60.000.000 Tl  iken  bizim  asgari  ücretliye  acımadan  çatır  çatır  vergi alan  devletimiz bu  fukara (!)  şirkete  acıyıp  vergi  borcunu  3.800.000  Tl  ye  indiriyor.
TUVTÜRK  A.Ş  nin  hem  390.000.000 Tl  lik  hem  de  370.000.000  Tl  lik  borcunu  sıfırlamış
Fakirler  fakiri(!)  Akbank'ın 93.000.000 Tl  olan borcunu  3.800.000 Tl  ye  indirmiş.
Açlıktan  Yeni  Cami  önünde  mendil  açan(!)  Ak  Sigorta'nın  250.000.000 Tl  olan  borcunu  8.500.000 Tl ye  indirmiş.
Exa  Eksport  MAM  A.Ş  nin 305.000.000  Tl  olan  borcunu  14.500.000 Tl  ye  indirmiş.
Tedavi  edecek  hasta  bulamadıkları  için  doktorlarının  sıkıntıdan  avladıkları  sinekleri  ameliyat  ettikleri (!)  Şişli  Folarance  Nightingale  Hospital'în  22.000.000 Tl  olan  vergi  borcu  2.000.000  Tl  ye  indirilmiş.
Türkiye'nin  en  aç  insanları  olan (!) Suzan  Sabancı  Dinçer'in  10.000.000 Tl  olan  vergi  borcu  750.000  Tl  ye  ya  indirilirken  Güler  Sabancı'nın 9.000.000 Tl  olan  borcu  600.000 Tl  ye  indirilmiş
Fatura  tutarını  bir  iki  gün  ödemediğinizde  telefonunuzu  konuşmaya  kapatan,  daha  da  ödemezseniz  haciz  yoluyla  donunuzu  bile  alan  Turkcell'in  450.000.000 Tl  olan  borcu 24.000.000 Tl  ye  indirilmiş.

Veeeee  en  baba  indirim:

Cengiz  İnşaat San.  Tic. A.Ş....

Bu  garibanların(!)  devlete  422.000.000  Tl  vergi  borcu  varmış.  Ama  yüce  gönüllü  devletimiz  ''  Ulan  o kadar  inşaat  yaptınız  ama  bir  stüdyo  daire  bile  satamadınız.  Yazık  yaaa.  Bütün  vergi  borçlarınızı  sildim''  Diyerek  bu  firmanın  tüm  borçlarını  sıfırlamış.

Liste  böylece  uzayıp  gidiyor.

Ödenmesi  gerektiği  halde  affedilen  vergi  borcu  toplamı : 3.106.000.000  Tl 

Yani  eski  ifadeyle  ve  dahi  yazıyla  Üç  Katrilyon  yüz  altı  trilyon  Türk  Lirası.

Bu  bağışlanan  vergi  miktarı  eğer  bağışlanmasaydı  da  toplansaydı  ne  olurdu  peki?

Mesela  3.  Köprü  olarak  bildiğimiz  Yavuz  Sultan  Selim  Köprüsünden  tüm  araçlar  bedava  geçebilirdi.  Çünkü  bu  köprü  devlete  3.000.000.000  Tl ye  mal  olmuştu. Devlet  vergi  sıfırlamak  ya  da  en  azı  %93  olan  indirimler  yapmak  yerine  vergisini  adam  gibi  toplasaydı  şimdi  yapımcı  firmalara  olan  borcunu  ödemek  için  '' Allah'ım  ne  olur  daha  fazla  araç  geçsin  şu  köprüden''  Diye dua  etmez,kamyoncuları  o  köprüyü  kullanmaya zorlamaz,  kamyoncular   ve  hatta  o  köprüden  hayatları  boyunca  hiç  geçmeyecek  olan  vatandaş  da  ''  Ulan  bu  ne  ?  Deli  Dumrul  Köprüsü  gibi.  Geçenden  de  para  alınıyor,  geçmeyenden  de  ''  Diye  sızlanmazlardı. 

Gelin  şimdi  de  başka  bir  hesap  yapalım.

Bağışlanan  vergi  miktarı:  3.106.000.0000
Asgari  ücretli  sayısı:  5.000.000

3.106.000.000 :5.000.000 = 621.2  

Yani  her  asgari  ücretliye  621,2  Tl  gibi  bir  ikramiye  verilebilirdi  yeni  yıla  girerken.

Ya  da  bu  621,2  Tl  12  aya  bölünerek  maaşlara  yansıtlırdı  ki.

621,2 : 12 = 51.7  Tl  daha   artmış  olabilirdi  Asgari  ücretlinin  maaşı

51,7  Tl    çok  büyük  bir  para  mı  yani?

Değil  ama  şu  yukarıdaki  listede  yer  alanların  kursağına  havyar,şampanya,portakallı ördek olarak gireceğine  asgari  ücretlinin  midesine susamlı  simit  ve  çay  olarak  girseydi daha  iyi  olmaz  mıydı? 

Neyse...Bir  fıkra  ile  noktalayalım.

Bir  fakir,  bir  zengin  kilisede  mihrabın  önünde diz  çökmüşler.  Fakir  başlamış  duaya  ''Allahım  ne  olur  bana  bir  ekmek  parası''  Zengin  hemen  cebinden  bir  dolar  çıkarıp  fakire  uzatmış.  ''  Al  şunu  ve  böyle ufak  tefek  şeyler  için  Allah'ı  meşgul  etme.''  Sonra  başlamış  kendisi  dua  etmeye  ''  Allahım  ne  olur  bana  bir  Ferrari,  bir  de  jet  alacak  parayı  kazanmayı  ihsan  eyle.  '' 

Velhasılıkelam,  eğer  yukarıdaki  tablo  doğruysa  ben  de  hakkımı  haram  ediyorum. Kul  hakkıdır  bu.  Babamın  oğlu  da  olsa  kul  hakkı  yiyene  ve  yedirene hakkım  helal  değildir.  

( Bu Tablo Eğer Gerçekleri Yansıtıyorsa Benden Yana Da Haram Zehir Zıkkı başlıklı yazı Sami Biber tarafından 4.01.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu