Bir şiir daha adamalı;
Telli duvaklı dizelerde
Şahit tutulası rahmetin enginliğini
Boca ederken…
Vebalinde ömrün,
Kıyımında ruhun,
Ötelerken aşkı
Yansız bir dizede mahkûm
Elyaf düşlerden de alacaklı
İnsan ırkı.
Gömüp de derine,
Varlığın da hicvine ithaf en:
Namert isyanlarında münafığın
En diri hece
Kaynadıkça dünya denen kazan
Alıntı aşklara binaen
Sevgiyi asla kusur bilmeyen bir
Tanrı;
Yükümlülüğü ne ise fıtratın,
Gönül gözünden ayrı kalmaz bil ki
Dermansız dertlerin.
Yoksa an da mı yalan?
Andan ana sarkan bir hicap
Belli ki sarkacı dinginliğin
Hepten kayıp.
Nükseden hangi duygu ola ki,
Sabrın yüzü suyu hürmetine
Hükmeden bir dervişinin zikrinden
ayrık,
Sonra da solmaya muktedir
Bir çiçek kadar kısa ömürlü
Yine şairin aşkını yaftalarken evren.
Çok da mümkün:
Erkenden kapını çalan ölümden
Dem vurmak
Bir de yüreğin zürriyeti
Aşka nedamet yükleyip
Derin bir kıyamda
Anlık nükseden
O deli dolu şarkı.
Kayıplarda bir yürek,
Aşkın şatafatına aykırı bir dilek;
İpsiz sapsız hangi duyguysa
Kelamın da direk olduğuna delalet
Şunca dizede
Baş koyduk madem bir kez aşka:
Hele ki o kırık niyazın bilfiil
tetiğini çekerken
Şairce
Ve yine şiir yüklü bir hendek
Kaydıkça eksenden;
Kaykıldıkça düzenden…
Şerrinden yana dert yandığımız zalim
Yine de teslim olmak olup bitene
Belli ki tefekkür gerek
Her güne ve ömre;
Sancılansak da zaman zaman
Ne aykırı ne yanlı o hürriyet;
İrkilen benlikten yana
Mütemadiyen yanan ışık
Sarmaladıkça hayatı
Harmanlanan mutluluk:
Ehli keyif bir şiirden de nemalanmadık
mı?
Gönül gözünde nice sure,
Sevi dilinde ölümüne hidayet
Kaynakçamız da hep aşka delalet.
Günyüzü görmesek de olur,
Mekânı cennet olsun ruhun
Hele ki uzak kibirden ve isyandan,
Neye gerek huzur ve neşe?
Söz konusu bunca yaşanmışlık
Yüzümüz gözümüze bulanmış hüsran
Yarına çıkmasak bile
Şükrün ve umudun adabı değil mi
Hayatın asası?