- Sen benim kıymetimi hiç bilmedin Mukaddes. Oysa ben senin için neler neler yaptım şu fani hayatta.
- .......
- Neler mi yaptım? Tabii, şimdi hatırlamak işine gelmiyor değil mi? Dur sana hatırlatayım. Mesela okulda...Lisede okuduğumuz yıllarda yanımda otururdun da tüm sınavlarda sana kopya verirdim. Unuttun mu?
-.......
-Ben orta okuldan terk miyim? Bak bunu bile yüzüme vuruyorsun. Kıymetimi bilen bir kadın olsan asla yüzüme vurmazdın.
Peki seni istemeye geldiğimiz günü hatırla. O gün sırf sen seviyorsun diye bir kutu Madlen Çikolata getirmemiş miydim? Haydi bunu da unuttum de.
-.......
-O Madlen çikolata değil de bir kutu püsküvüt ve ucuz lokum muydu? Tabi tabi. Mideye indiriken hiç de öyle demiyordum ama.
Ulan sen zahmet etme diye o gün mutfağa girip kahveyi bile ben yapmadım mı?
-..........
Allah Allah. Ne olmuş köpüklü olsun diye içine biraz deterjan kattıysam? Herkes '' Ellerine sağlık '' Demedi mi?
- ..........
- ''Ellerine sağlık'' değil de '' Acil sağlık ocağına '' Diye mi bağırdılar? Ben niçin hatırlamıyorum bu kısmı?
Neyse....Peki senin için yaptığım kadayıf dolmalarına ne diyeceksin bakalım?
-.......
- Oha yani ve dahi teessüf ederim. Sen o dolmaları zeytinyağlı biber dolması diye mi yedin? Kızım üzerindeki kızarmış yumurtayı, o muhteşem koyu şurubu farketmedin diyelim ki peki biberlerin içindeki kadayıfları da mı farketmedin? Pes doğrusu.
-.....
-Allah belamı versin öyle mi? Ahhh ahhh ben sana ne diyim ki Mukaddes. Sen hiç benim kıymetimi bilmedin. O çocukların altını hep benim aldığımı da unut. Haydi bunu da inkar et bakalım.
-........
- Bizim hiç çocuğumuz olmadı mı? Vur anasını satayım. Kısır olduğumu da yüzüme vur. Felek vurmuş zaten bir de sen vur.
Sen bir parça benim kıymetimi bilseydin memleketin en önemli iş adamını böyle acımasızca terketmezdin.
-.......
- Kızım niye söylenip duruyorsun ki? Hangi kapıya gittiysem ''Abi ne iş olsa yaparım'' demedim mi? İş bulduğum zaman çalışmadım mı?
-.......
- Ona iş adamı değil de amele mi denir ? Olsun..Eve ekmek getirmedim mi?
-.....
-Ekmekten başka da bir şey getirmedim öyle mi? Hakkımı yiyorsun valla. Fırında çalıştığım yıllarda az mı simit getirdim? Nankör.
-......
-Sen benim kıymetimi bilseydin o simitleri martılara atmazdın.
-.........
-Onca yıl fırında çalıştım da bir doğu günü pastası bile getirmedim ha? Ulan doğum günlerinde ekmeğin üzerine mum dikip '' Hepi bört dey Mukaddes '' Diye şarkı söylemedim mi sana?
-........
-Şimdi '' Canın cehenneme'' oldu öyle mi? Merak etme gidiyorum.
-.......
-Ne intiharı kızım yaaa? Kadrimi kıymetimi bilmeyen bir kadın için intihar mı edeceğim bir de?
-.......
-Nereye mi gidiyorum? Beylikdüzü'nden Zincirlikuyu'ya gidiyorum.
-.......
-Hazır Zincirlikuyu'a gitmişken mezarlığa gidip hep orada mı kalayım? Tamam Mukaddes. Senin için mezarlığa da giderim. Kimin kabrini ziyaret edeyim? Yeter ki sen iste. Sen benim kıymetimi bilmesen de ben gidip geçmişlerinin ruhuna bir fatiha da okurum.
------------------------------------------------------
Efendim bu ne miydi?
Bu İstanbul'da Beylikdüzü - Zincirlikuyu arasında seyir halinde olan bir metrobüste bir vatandaşın yol boyunca Mukaddes adlı bir kadınla yaptığı telefon konuşmasının sadece beş dakikalık bir bölümüydü. Yolun 60 dakika sürdüğünü ve dahi kalan 55 dakikada bu vatandaşın hiç durmadan konuştuğunu hesaba katarsanız ve en kötüsü bu vatandaşın '' Kişinin sevmediği ot burnunun dibinde bitermiş '' misali tam da benim ense kökümde bu konuşmayı yaptığını tahayyül edebilirseniz bugün nasıl bir işkenceye maruz kaldığımı tahmin edebilirsiniz sanırım.
-----------------------------------------------------------
EVET...BAZI ARKADAŞLAR MERAK EDİYORLAR '' BU SAMİ HOCA NEREDE '' DİYE...
SAMİ HOCA, BÜYÜK KANGALI CİHANGİR'İN EVİNDE MİNİK TORUNU İLE MEŞGUL BU ARALAR. ONLARIN EVİNDE İNTERNET OLMADIĞINDAN VE DAHİ EN AZ İKİ AY O EVDE KALMAK MECBURİYETİNDE OLDUĞUNDAN ( YOK, YOK OLUMSUZ BİR DURUM YA DA BİR SAĞLIK SORUNU YOK. ) BUNDAN BÖYLE EN AZ İKİ AY SÜRESİNCE SADECE PAZARTESİ GÜNLERİ SİZLERLE BİRLİKTE OLABİLECEK.
HERKESE SELAM VE SEVGİLERİMLE.
(
Sen Benim Kıymetimi Hiç Bilmedin Mukaddes başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
1.04.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.