Kayıt dışı duyguların öbeğinde
Şiirimsi bir acı
Şimdilik demenin verdiği hicap
Ömürlük olacağına tanık oysaki kâinat.
Densiz bir serzenişin meali
Kanatsız ruhun kazana attığı
Deli fişek cümlelere serilip
Hükümranlığında ölümün
Bir beyit daha sun Tanrım, dercesine
Cahil cesareti yosunluğumun firarı
Hem de tekdüze aslında aykırılığın
frekansı
Bir şiirin daha tolerans gösterdiği o
ayrıcalık:
Kanatan dizelerle tokuşan yüreğin
Çıbanbaşı infilakı:
Hem de ne için?
Sevilmeyi arz eden kimine göre
lüzumsuz
Bir farkındalık:
Ölümüne sevip de serildiği dizelerden
Alırken hıncını
Şairce bir utku
Belli işte:
Sonunda şiirin de tutuldu nutku.
Hezeyanlar üreten evren,
Nahoş iklimleri beyan eden
Mecalsiz bir Nisan sabahı:
Kaynakçasında hep mi özlem saklar
Şiirlerin Tanrısı?
Hadi gel de okşayayım şakaklarını
hüznün
Derleyip de dertlendiği her yeni günü
Ömürden çalan zalimce
Yine utkunda hoyrat rüzgârlar
Ufku kayıp ya da karanlık bir tuluat
Derdini ekip şifalara gebe
Kendince bir beyit
Hakkın sunumu her elzem derdi
Baş tacı bilip kadere yüklenmeden
Aslında insan yine ve yeniden
Kendinden yüksünen zalimce.
Tertip ya da ahkâm:
Zan ya da zamansız bunca yalan:
Kıblesinde hazana dair bir şecere;
Yaprak boyu adımların
Kanarken duyduğu hicranı
Şekilsiz şemailsiz bir şiire
Sığdırma gayreti
Tembel imgelerden de kayarken anlam
Cereyanı hissedilmez
Hele ki yüreğin parkurunda
Volta atan nida benzeri söylence
Belki en kabadayı söylem
Patavatsızlığın adresinden uzak
Naif bir şiire gizlendiğinden belli
Kılıksız bir acıyı pay ederken
Mizacın gam telinde.