Ön ittifaklar içindeki bir ittifak kendisini Apsu ve Tiamat birleşmesi olukla söylüyorsa; bir başka ön ittifak ta kendisini aynı mantıkla "lahmu ve laham" birleşmesi olmakla tanımlıyordu. Akabinde ve aynı düzlem içinde Anşar ve Kişar birleşmeli birçok değişik ilahi ittifak isimleri ortaya çıkacaktı.


Tarih te ve mitoloji de; totem, ilah, El gibi mana anlamaları arasında pek çok zaman farkı vardır.  Bu zaman farkı içinde farklı gelişme düzeyini içeren sağlama-sağlatma ve üretim ilişkileri farkı vardır. Kimi tarih tanımında ve mitoloji anlatımı içinde bu ilişkiler ayrımına vurgu yapılmamaktadır.


Bu tür özensiz söylemler içindeki groteski olan, totem olan, İlah ve El olan mana anlayışlarının hepsi aynı bir anlam gibi söylenir.  Böylece totem, ilah, El mana anlayışı birbirine karışır. Bu tür belgisiz söylemler içinde kim nedir? Hangi mana ile nasıl oluşuyor? Gibi söylemlerde bunları anlamak kolay kolay olası olmaz.


Kendi bölgesi kendisine anlam olan totem grupların, kendi bölgesi dışındaki doğal çevre ile pek bir ilişkisi yoktu. Evliya Çelebi gibi Macellan gibi Marko Polo gibi seyahatleri ve seyahat edenleri de yoktu. Yani sağlama yaptığı doğa da zaten bölge anlaması içindeydi.  Bu nedenle bir totem grubun dıştan dış dünya ile teması olmaması nedenle bölge dışındaki olası anlamları henüz, parçalı isim sel anlamlarıyla kategorize etmemişlerdi.


İlk isim ver me süreci ittifaklarla ortaya kondu. Yukarı yer toprağı GÖK denen yerle, aşağı yer toprağı olan YER birbirinden ayrıldı. Yani yerle gök birbirinden ayrıldı. Veya Akad ile Sümer birbirinden ayrıldı. Her biri birbirine göre bir ad bir isim bir tanımlama olmakla ilk kategorize ediş ortaya çıktı. Artık hiçbir anlama yeriyle yönüyle belli bir coğrafya oluşla kategorik tanımlama edilmeden anlaşılır olmayacaktı.


İsimsiz lige isim veren; adsız oluşa ad veren her bir ittifakı süreçler, yine başka bir ittifakı süreçlerin kendisine isim vermesi olan süreçlerle birbirini takip etti. En temel isim ve anlam kişinin kendisi ve kendi benliğiydi. Yani tüzelin olan grup beni ve grup benliğiydi. Grup benliği anlama ve anlatmanın sabit noktasıydı. Diğer tanım ve anlamalar bu sabit noktaya göre tanım anlama ve anlatımlardı.


Grup merkezinin yukarısında aşağısında sağında ve solunda olanlara isimler verilecekti. Grubun (Sümer’in) yukarısı olan Gök topraklarda An (gök) olan grup vardı. An; hem yer adı, hem yön adı, hem grup adıydı. Bu üç eşleştirme ve bağıntı henüz birbirinden ayrılmamıştı. An ismi, sadece bir grubun diğer grubu; yer, yön, grup adı olmak üzere grubu bileşik durumlu söylemle anlam, anlatım yapmaktı.


Kategorize ediş henüz ayrıntı olarak kategorize ediş te değildi.  An yani Gök olan grubun aşağısı olan topraklar dediği coğrafyada da Kİ ya da YER vardı. Yan Sümerler vardı. Nasıl gök yukarı topraklardaki Akadlarsa Yer de aşağı topraklardaki Sümerlerdi. İttifak ilahı An Ve Ki ittifaklı olmakla tevhit AN-Kİ’ydi.


Yine kendi ittifaklısına isim veren ittifaklardan biri Anu (gökler) ve Ea (yeryüzü) ittifaklı süreçti. Ve ilahi süreçler biraz uzun süren totemi süreçten sonra ortaya çıkmıştı. Fakat ön ittifaklar oldukça hızlı bir gelişmedirler. Sonunda groteski anlama üzerindeki totemi süreçler de; totemi süreçler üzerine olan totemi mana anlatımlı bağıntı üzerindeki ön ittifaklı süreç te tamam oldu.


Böylece, ilahi anlayış birbirinden farklı ve birbirinden ayrı yukarı olan; gökyüzü toprağı olan; tatlı su çevresi ve aşağı yer olan Kİ, bataklık çevresindeki yeryüzünden oluşmaktaydı. Ancak bu ön ittifakı kolektifi oluşlardan sonradır ki El anlayışı kişi bencil oluşlar içinde yaratılış daha yeni başlamış olacaktı. Groteski mana anlayışından, nelerle; nerelere gelinmişti.


Daha önceki anlatımlar hem korundu, hem güncele uyduruldu. Ön ittifaklı ve El ittifaklı süreç kırınımları içinde anlama ve anlatımlar nedenle oluşan yeni anlama ve anlatımlar içinde akıl almaz mitoslar ortaya çıkacaktı. Bunların bir kısmının şöyle bir kaba sunumlarını verelim.


"Daha genç olan ilahlar anne-babalarına karşı ayaklandılar". Burada önce olan bir durum sonra olan bir duruma göre yeniden ele alınmıştır. Önce olan ön ittifaklardı. Ön ittifaka katılan gruplar bir zaman sonra ittifaka olan uyumsuzlukları nedenle ya gruptan ayrıldılar. Ya Nuh gibi gruptan sürüldüler. Gruptan ayrılanlar kendi ilah gruplarıyla. Ayrıldılar.


İlah grubun ve grup aitliğinin adıydı. Grup aitliği ön ittifakı nedenle melez doğumlardan oluşan insanlardı. Sürgün yiyen ya da ittifaktan ayrılan grup bu ilah adı ile ve etrafındaki ilah adını temsil eden ve ilahlar melezi olan insanlarla ayrılıyordular.


Bir kere ilk ön ittifakların dilinde ana baba kavramı hiç yoktu. Ancak özel yararı gözeten El ittifakının içinde ana baba kavramı oluşturuldu. Yani köleci sistemle birlikte ana baba kavramı vardı. Aile köleci sistemle ortaya kondu. Bu nedenle ön ittifaklı ayrılık ve sürgünler “daha önce genç olan ilahlar ana babalarına karşı çıktı” diye söylenemezdi. İlahlar irade kullanan gruplardı. Olsa olsa katılımcı bir ilah grubu, diğer ittifak ilahlarının müşterek (ortak) kararlarına karşı yine bir irade ile karşı çıkıyorlardı.


Köleci sistem hem kendi sürecini yaşıyordu. Hem de yeni yaşamlarını hikâye ediyorlardı. Hem de kendilerine gelen kendilerinden önceki dönemi anlatan aktarım ve anlatım biçimleri olan söylemler vardı. Aktarımlar köleci dönem öncesindendi. Köle olmayan ilahtı toplumların ittifakı tarihleriydi.


Aktarımlar kendilerinin yaşamlarına benzemez denliydi. Aradaki farklar düşünsel kırılmalar yarattığı gibi anlaşılmazlıklar ortaya koymakla kara delikler oluşmaktaydı. Anlatılanları köleci dönemin diline göre anlamak ve köleci mana ile ifade etmek zorundaydılar.


Oysa erken döneme ilişkin anlatılanlarla hayal edebildikleri veya gözlerinde canlandırabildikleri kendi yaşamlarıydı. Anlatanlar ve dinleyenler de şimdiki köleci sistemdi. Köleci sistem ile giderek aile sahibi olundu. Hele de oligarşi yapılar içinde aile denen ana, baba ebeveyn, amca, dayı, hala gibi geniş ferdi oluşumları içindeki çocuklardan oluşuyordular.


Bir de soylu olup, efendi sınıf denen; sahipliği olan aileler vardı. Yani yeni hikâye anlatıcıları, hikâye içinde geçen olay durumlu olumlulukları ve olumsuzlukları eski dönem içindeki kolektif statüye göre değil de köleci statüye göre anlayıp anlatacaklardı. Aktarımların her birini irade sahibi olan grup süreçlerine göre anlatamayıp, El’e karşı taat ve itaatte kusur olabilecek durumları isyanlar biçiminde anlatacaktı.


Ön ittifakın totem kültürden sapan her bir travmalarını ve ittifakı günlerde yaşanan kurban şölenli travmalarını ilk kez kullandıkları sözcükle tufan diye söylemeleri vardı. Bu tür tufan aktarımları köleci sistemde köleci dil ile doğal afetlerden oluşan tufan söylemleriyle yeniden aktarılacaktı.


İlahi grup ihtilafları (anlaşmazlıkları) kendi oligarşin zamanları içindeki El kavgaları gibi, aile kavgaları gibi Ele karşı taat ve itaatsizliğin isyanları biçiminde anlatılacaktı.  Köleci sürecin kendi sosyal anlamalarına göre kendi öncesini kendisine anlatan kulağa küpe bir hikâyelerdi


Köleci süreç içindeki aile anlayışı giderek sosyal ve toplumsal kurumlar olarak, oluştu. Ön ittifaklar içinde olmayan aile kurumu nedenle; gelenekti anlatanlardaki ön ittifaklı özneler köleci inşadaki tekil ve çoğul özneler üzerinde anlaşılacaktı.  Bu aktarımlar köleci mantıklı dille yazılmakla çok amorfturlar.


Çünkü ön ittifaklarda olmayan ana baba tanımına karşın; An ve Ki birleşimli kuşak An ve Ki’nin melezi olmakla, An ve Ki grupları arasındaki melezlerin velayet paylaşımlı An melezleri Anunnakiler ya da Ki melezleri olan melez Kingular vardır. Başkaldırma ilk etapta an ile Anunnakiler arasında olur. Ki bunlar An ve Ki bileşimli kuşağın paylaşılan velayetle An grupla olan isimleri Anunnaki tanımları asla biyolojik olarak tanımlanmazlar ve biyolojik olarak hiç bilinmezler.


Anunnakiler denen kuşak; gökten yere ineneler ile [yukarı topraklar olan Akad yurdundan yere (Sümer’e) gelip buluşma yapanların ] Ki gruplu Eva çiftleşmeden doğanlardı. Ya da göğe çıkan (yukarı yurt Akad topraklarına giden) Ki gruplu Adamlarla An gruplu Eva çiftleşmesinden doğanlar vardı.


Bu melezler velayet paylaşması yoluyla Ki grubuna düşen melezlerdi.  Yani göklerin de kararıyla gökten yere düşen (Akad yurdu tapınak doğumlu) melez çocukların Ki grubuna verilmesiyle isim alan Kingulardı. Tarihin ilk melezleri. Ama biyolojik tanımlama olmayan, ahit çocuklarıydı.


( Eksen Çağı 6 başlıklı yazı Bayram KAYA tarafından 18.05.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu