Monolog Röportaj- Şiirde Bilmediğimiz Fark Edemediğimiz Bir Özellik! Şok! Şok! Şok!
-Sayın okuyucularımız, bize o hoş ahenkli ritmi ile belleğimizde uzun süre yer eden şiirimizle kaldığımız yerden devam ediyoruz. Sayın Gülveren bize şirin bilemediğimiz ya da fark edemediğimiz bir özelliğini söyler misiniz? Öyle şaşırtıcı bir özellik olsun ki biz şiir okuyanlar, okurken bunun farkına varamadığımız suratımıza şiir bir tokat ile vurarak uyandırsın!
-Yok, kardeşim şiir tokat gibi vurmaz, yumuşak dokunuşlarıyla hissetmemiz için bizi uyarır. İnanın bende sizin gibi bilmediğim bir özelliğini keşif ettim farkındaysanız *”Ahmet Talat Onay, Haşim Nezihi Okay'a yazdığı bir mektupta saz şairi Seyranî'ye ilişkin olarak görüşlerini bildirirken, Seyranî'yi Nailî-i Kadim'le karşılaştırarak, divan şiirinin genel bir özelliğini şöyle bir cümleyle belirtir: "Bütün şairlerimizde ikinci mısralar birincinin ispatına medar olacak delilleri havidir(kapsayan, içinde bulunduran).”*
Şiirleri inceledim bunun üzerine hakikaten de her şair birinci mısrasını ikinci mısrasında birinci mısrasını ispat eden, buna açıklık getiren anlam yükleyen dizelerle devam etmiştir. Biraz önce yazdığım şiire baktım hakikaten bende bu yol düşünce üzerine yazmışım! Zaten sözler şiirler bir hakikati ispat etmek söylemek için söyleneler değil midir? İşte bu birinci mısradaki sözü doğrulayan açıklayan ikinci mısradır. Kısacası ilk dizenin, ilk beytin yazılan şiirin görsel olsun betimleme manası bütününün anlamı en doğru, en açık ve en görkemli bir biçimde ancak bu yolla anlaşılabilmekte olduğunu şimdi fark ettim bende sizler gibi…
Zahmet yok farz et
Gelir mi zahmetsiz Rahmet
Adı Ahmet Nur Muhammed
O bilene çekmedi mi onca
zahmet
Mehmet Aluç
-Mesela üstat Atilla
İlhan
Gözlerin gözlerime değince
felâketim olurdu ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
-Üstat Can Yücel
“Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?
Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.
Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?
”Seni seviyorum” sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.
-Seyrani Üstat nasıl yazmış birde ona bakalım
Eski libas gibi âşık’ın gönlü
Söküldükten sonra dikilmez imiş
Güzel sever isen gerdanı benli
Her güzelin kahrı çekilmez imiş
***
Gönül serden geçer yardan geçemez
Bağlanmış ikrara kavi özlüyüm
Her sözüm dinleyen özüm seçemez
Sırat köprüsünden ince sözlüyüm
***
Her ırmağa bir yol vermiş akıyor
Cümlesini bir deryaya döküyor
Her kumaşı bir tarakta dokuyor
Şeridini pazarlara çözüyor
***
Ervah-ı ezelde levh-i kalemde,
Bu benim bahtımı kara yazdılar,
Gönül perişandır devri âlemde,
Bir günümü yüz bin zara yazdılar
-Umarım kısada olsa bu
konuda sizleri aydınlata bildim ve bende aydınlandım… Anlamlar art arda
birbiriyle pekişince ortaya hoş ahenkli gönlü okşayıcı şiirler meydana gelmektedir,
zaten şiirde bir bakımda budur, vesselam.
Mehmet Aluç
* DİVAN ŞİİRİNDEKİ PARALEL VE ORTAK SÖZ YAPILARINDAN METİN ELEŞTİRİSİNDE YARARLANMA DOÇ. DR. CEM DİLÇİN