Bir titreyişin ayak sesi

Azat edemediğin hüznün dar cephesinde

İri ölçekli yenilgi:

Ellerin matemi;

Ellerin ses olduğu o yüksünüşte

Cehalet kadar ön yargılı

İstiflendiğin can pazarı.

 

Yangından kaçırdım bu ömrü:

Metanetin asaletinde

Öngörülerin bitimsizliğinde

Yetimliğin çürük ve kanamalı ökçesinde

Adım sayar yüreğin kalburüstü yanılgısında

Bir deyiş asılsızlığın izdüşümü.

 

Oysaki öykündüğüm kadarım:

İçimdeki ölü kelebek

Yine ölü çocukların çürümüş bedenlerinde

Bir arıza belli ki kaderin sunumunda

Göğe rest çeken bunca melek.

Kanatlarını ayırmışlar bir kez masumiyetin

Boydan boya yarmışlar içindeki deyimleri:

Her biri masum,

Her biri sabi;

Her biri mazlum.

 

Köhne mazi;

Yanık elem;

Yanlı sitem…

Debdebeli mi olmalıydı masumiyetin ölümü?

Ya da çok sesli bir koro

Bunca vazgeçişin soğuk teninde

Binlerce böcek

Ölüme methiyeler dizen lanet benzeri

Bir kehanet

Öncesizliğin kurban olduğu

Hangi yasa?

Hangi yas’a muadil yaşın aktığı

Deli kolları

Irmak boylarında

Kinayeden bol ne varsa…

 

Dünü üflesek mi?

Günü öğüttük madem

Yarınları da es geçelim.

Varlık kadar kıymetini bilemediğimiz

Basireti bağlanmış ilahi yasanın

Tek tanığına sunalım dilekçemizi.

 

Pazarladık pazarlayalı

Gönlün kıyımında

Nedameti son bildik

Köhne dehlizlerde kaybolduk

Surlarında şehrin hapsolduk da ne oldu?

Ne oldu?

Çığırtkan genzimize takıldı hıçkırık:

Kaybolduk belki kaybolmuşluğun

Sefasını sürdük

 

Üstelik cinnet adam boyu.

Cahil imgelerden kaydık kaydırak misali;

Kaynayan evrende yandık Maşuk misali:

Saf tutmuştuk bir zamanlar iyiliğin gölgesinde

Saf bulduk şimdilerde

Kim iyi ve güzel ise.

 

Çirkin olalım o zaman:

Rezil bir dünyanın çekerken cefasını

Zılgıt yiyen çocuklar gibi

Son sürat kaçalım kötüden;

Kötülüğün mimarı iblise lanet okusak

Boşuna mı?

Boşuna mı tehir ettiğimiz cennet?

Zalimin öfkesine ne yenik düştük

Ne süründük ölesiye,

Demekten gayrisi beyhude.

 

Hadi tefe koyalım mutluluğu

Nidaların sesini kısalım

İçimizde çürüyen onca neşriyatı

Sürelim uzak diyarlara:

Belli mi olur;

Kefil olduğumuz kadar

Kayıtsızlığın mertebesinde

Kardığımız ömrü de

İade ederiz asıl sahibine

Lakin çok geç kaldık:

Asasında aşkın;

Yankısında şerrin

Ve tebaası kayıp izafi duyguların

Yenildiği aşikâr her ne hikmetse.


( Çok Geç Kaldık... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 2.10.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu