Sürgünden yeni dönmüş bir atlının,
Gelip konduğu hansın sen Mina.
Şeklin şemailin yok ama herkes biliyor gibi sanki
Kime görünsen benden biliyorlar seni.
Kanatır yüreğimi kılıçtan keskin sözlerin.
Bir cehennem sıcağında gezinmek gibi,
Çöllerinde yaşamak gibi...
Adını gizli tuttuğuma bakma.
Kim görse adını söyler.
Kim görse ayrılmaz dizinin dibinden.
Bir haberi yayıyorsun bizlere.
Ötelerin ötesinden.
Sırı ifşa etme Mina.
Hallac-ı Mansur’u getir hatırına.
Değerken yere alnın o anda kalmaz aklında dünya.
Unutursun yemeyi içmeyi.
Kendinden geçersin.
Aklında hakkın rızası.
Başka şeyler anlat Mina.
Bana aşktan bahset.
Öyle şehvet kokanlardan değil.
Uğruna taht bırakılıp çöllere düşülen aşktan bahset.
Bahset ki, aydınlansın karanlığın girdabında gezinen ruhum.
Yeniden yerini bulsun kaçan huzurum.
Acele etme Mina.
Ecele kendi elinle gider gibi değil.
Sırasını bekleyen bir kurban misali,
Gelen buyruğa boynun kıldan ince olsun.
Sev evliyaların yalan dediği dünyayı bile.
Zehir bil dosttan değilse bal.
Şifa bil dosttan gelen şerri bile.
Ey heybesinde tonca günahlar taşıyan hamal.
Yetmez mi çektiğin bunca çile.
Ah Mina!
Kanadı kırık kuşum.
Ezgisi yarım kalmış türküm.
Bana aşktan bahset yine.
İnsanlara masal gibi geleninden…