Beni yâre meftun eden, ne zülfü
ne cemalidir,
Hayran kılıp mest eyleyen, onun
ince ruh halidir.
Edebiyle, erdemiyle, özlemini
duyduğumuz
Bozulmamış, saf ve temiz,
güzelliğin kemalidir.
Yaşam sunar gönüllere, arı,
duru pınar gibi,
Gölgesiyle ferahlatan, büyük,
ulu çınar gibi;
Dik duruşla tevazuu, kuşanmalı
diye bize,
Öğüt veren kitaplara, yazılmış
derkenar gibi.
Şefkat dolu bakışları, merhametin hal dilidir,
Ab-ı hayat muhabbeti, yüreğinin kal dilidir.
Dertlilere derman olan, mücrimlere ferman olan,
Umut ile harman olan, onun şirin bal dilidir.
Nedir bilmez “önce benim”, eritmiştir beni bizde,
Sırtlanır en ağır yükü, kalmasa da derman dizde;
Erise de mum misali, her nefeste yudum yudum,
Asla demez dostlarına, bir ucundan tutun siz de.
Bu karakter, bu hüsn-ü hal, mest edici nihâl olur,
Hem zahiri hem batını, gül yüzünde hemhâl olur.
Böylesine bir güzeli, tanıyıp da görenlerin,
Kara sevda ateşiyle yanmaması muhal olur.