Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan, kendisine özgü yasaları olan ve ancak bu yasalar çerçevesinde gelişen, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış seslerden örülmüş bir anlaşma sistemidir. Güzel Türkçemiz bizim dilimiz, dilimiz kişiliğimizdir.
Cep telefonları çıkmadan önce yazılan mektupların yerini telefonlarda kısa mesajların aldığı zamanları çoğunuz hatırlarsınız. Kısa mesajın ücretli olmasından dolayı mesajları yazarken harflerden sessizleri düşürme ve silme ile başlayan bu üzücü durum bugün durumun ortadan kalkmasına rağmen düzeltilememiştir. Sosyal medya Türkçemize en fazla zarar veren bir iletişim aracı olmuş ve bu durum gün geçtikçe daha da kötüye gitmektedir. Selam yerine “slm”, merhaba yerine “mrb”, kendine iyi bak yerine “kib” Selamün Aleyküm yerine “s.a” gibi ifadeler özellikle gençler arasında sık kullanılmakta konuşma dilini yazıya aktaran kesimin dilimize verdiği zarar büyümektedir.
Öyle ki durum bununla sınırlı da kalmamakta, Türkçe alfabemizde bulunmayan Q,W ve X harfleri yazışmalar da akıllara durgunluk veren bir biçimde kelimeye eklenmekte, sözün daha etkili olacağı sanılarak aynı kelimeler defalarca kullanılmaktadır. Günümüzde zaten boş zamanını doğru değerlendirmeyi bilmeyen, bilmesine rağmen vaktinin çoğunu sosyal medyada geçiren yaş sınırlaması da oldukça düşük olduğu gözlerden kaçmayan çocuk ve gençlerimiz bu süreçte bütün olumsuzlukları farkında olmadan beynine işlemekte ve bunu da kullanmaktadır. Birbirlerine kötü örnek olan bu gençlerimiz hem kendilerine hem de dilimize verdikleri zararın farkında olmadıkları gibi her geçen gün çığ gibi büyümektedir. Bazı kelimeleri sırf kısaltmak için sayılarla yazan ve/veya ilgi çekmek, entel görünmek, arkadaşlarına kendilerini beğendirmek amacıyla dilimizde olmayan çoğu İngilizce kökenli kelimeleri kullanma modası da ha keza aynı şekilde büyümektedir.
Bunların dışında en çok yapılan yanlışlardan biri de S harfi yerine SH, C harfi yerine CH Kullanmak da da 12-25 yaş arası özellikle Türkçenin önemini henüz kavramamış ya da verdiği/vereceği zarardan habersiz olan binlerce dil katilimiz vardır. Bu dil katillerinin en büyük ve temel sorunu okumaya vakit ayırmamaları hatta bunu gereksiz görmeleridir.
Saussure’ın açıkladığı gibi insanların çoğunda görsel izlenimler, işitim izlenimlerinden daha güçlü ve süreklidir. Yazının görüntüsü sese göre kendini daha çok benimsetir. Öyle ki sosyal medyada vaktin nasıl boş geçtiğini dahi anlamadan, ilerde pişman olacağı kadar büyük zaman kayıplarında dilimizi yanlış öğrenip yanlış aksettirirken doğacak sonuçları hesap edememektedirler. Bunun da sebebi yeterince bilgi birikimine sahip olmamaları yani temelde yine okumamalarına dayanmaktadır.
Türkçeyi sadece okulda yazılılarda kullanmak yeterli değildir. Günlük hayatımızda konuşma dilinde, sosyal çevredeki iletişimde, kitle iletişim araçlarında da doğru kullanılması kesinlikle bir çözüm olacaktır. Milletimizin birlik ve bütünlüğünü sağlayan dilimizin küçük yaşlardan itibaren doğru kullanılması hayati önem taşımamaktadır.
Örneğin bir yaşındaki bir bebeğe yumurta kelimesini “Bıta” diye öğretmenin yanlışlığı tartışılmaz. Çocuk önce yanlış kelimeyi ardından da doğrusunu öğrenmek zorunda kalacağı için dil karmaşasına sebep olmamak adına anne babaların, hatta dede ve ninelerin kısacası çocuğun etrafındaki her bireyin bu konuda eğitimli olması gerekmektedir.
Dil ile ilgili karikatürler her ne kadar Türkçemize dikkat çekmeye çalışılsa da bilinçli kesimin dışında pek bir işe yaradığı da söylenemez.
Peki ne yapacağız? Tabelaların dahi iyice Türkçeden uzaklaştığı, dilimizin nereye gittiği belirsiz hale düştüğü bu durumda üzerimize düşen nedir?
Bir anne, bir veli, bir öğretmen, bir yazar olarak ben hem yazılarımla hem söyleşilerimde bu konuya dikkat çekiyorum. Siz de mesleğiniz ne olursa olsun, Türkçemizin sizi ihtiyacı olmadan elinizden geleni yapın ve dilimizi koruyun.
Dil katillerine fırsat vermeyelim, okuyalım, okuduklarımızla dilimizi zenginleştirelim. Katil değil yaşatan olalım. Hep birlikte, haydi...
Şair her ne kadar bunu başka anlamda yazmış olsa da benbu konuyla da bağdaştırmak istiyorum:
Dilim seni dilim dilim dileyim,
Başıma geleni senden bileyim...