Serbest Kürsü / Atölyeden Çıkanlar

Eklenme Tarihi : 8.12.2018
Okunma Sayısı : 1475
Yorum Sayısı : 0


Karşımızdakine Anlatamadık Dokuyamadık İlmik İlmik, Söküldü Dikiş Tutmaz Oldu Gönlümüz…1.


                     anlatamamak ile ilgili görsel sonucu 


İnsan duygularını açamazsa şişer mi? Patlar mı? Hem şişer hem de patlarmış insan. İşte ben sen o biz ne fark eder değil miyiz böyle… Yıllardır duygularım birikmiş volkan yanardağ misali patlayarak yakıyor eritiyor beni, biliyorum sizi de eritiyor yakıyor. İşte şimdi anlamaz ya ben yanlış anladım diyerek kaç gece, Orhan Müslüm Ferdi baba ile sabahladık. Şimdi yanlış anlar yıkılırım o yüzünü öyle yıkılmış göremem dayanamam korkusu endişesi bizi sararken, kendimizi karşısında bir kâğıt gibi buruşturarak atmayı az mı istedik? Acaba kendisini bir kâğıt parçası gibi buruşturduğumu anlar kırılır diyerek kaç defa kendimizi ayaklarımız altında ezdik bilinmez! Her defasında pes etmek kolay geliyor söylemek açılmak anlatmak yerine… Ah Orhan Müslüm Ferdi baba kaç yıl derdimize derman oldunuz bizim yerimize sizler söylediniz lakin ağzımızdan çıkmayınca anlaşılmadı, sizlerin gönlümüze tercüman olduğunu da anlatamadık, oturduk bir hüzün masasına hüznü su diye içtik içtikçe şiştik patlama noktasına geldik… Ah Orhan Baba kaç gece seninle oturduk beraber söyledik.


Bir zamanlar benim sevgilimdin 
Yanımdayken bile hasretimdin 
Şimdi başka bir aşk buldun 
Mutluluk senin olsun 
dertler benim, çile benim 
hayat benim senin olsun 



Ben daha ne çile, dertlere yolcuyum 
Ben alnına dert yazılan kader mahkûmuyum 
Fark etmez yaşamam, sen mesut ol yeter 
Dertler bana gönül vermiş 
Ben aşk sarhoşuyum 



Dilerim her arzun gerçek olsun 
Hayat bu, şansın hep açık olsun 
Hatıralar, hasret benim 
Ömrüm senin senin olsun 
Dertler benim, çile benim 
Hayat senin senin olsun 



Bir gün daha geçti yine sensiz 
Aşkım ağlıyor bak, sessiz sessiz 
Çare bensiz, ben çaresiz 
Ümidim senin olsun 
Sana gelen dertler benim 
Mutluluk senin olsun 



İsterdim ömrümüz 
Geçseydi beraber 
İster miydim ayrılığı gülseydi şu kader 
Ben çile dert dolu 
Sen Ümitler yolu 


Şimdi sensiz bak seninle 
Geçiyor mevsimler 
Bir zamanlar benim sevgilimdin 
Yanımdayken bile hasretimdin 


Şimdi başka bir aşk buldum 
Mutluluk senin olsun 
Dertler benim hasret benim 
Ömrüm senin senin olsun

 

Ah hep dertler bizim bilemiyorum mutluluk hep karşımızda seni seviyorum diyemediğimiz elimizden akıp giden o sevgili olamayanlarla oldu, hasret bize keder bize, mutluluk bizden daha cesaretli çıkan denyo ya mı nasip oldu, ah öyle ise bu parçalar yüreğimi ölümden beterdir bu ah ah ah!


Ah Ferdi baba kaç defa yanında seni dinlemiştim dinletmiştim gönlüm yerine tercüman olmuştun.

 

Bakışların bana biraz cesaret versin 
Korkuyorum sana aşktan söz etmeye ben 
Bir sevdiğin varsa ne olur söyle 
Gideyim bu diyardan merak etme sen 



Toprak olur taş olurum 
Yolunda yoldaş olurum 
İstersen gardaş olurum 
Merak etme sen 


Her baharım hazan olsa 
Kara bağrım alev alsa 
Gurbet bana mezar olsa 
Merak etme sen 


Aşkın yürek dağlar imiş 
Gariplerde sever imiş 
Kara gözlerine yaşlar dolmuş 
Hadi sil sen üzülme merak etme sen 

 


Ben bizler korktuk aşktan söz etmeye, bakışları da bir cevap olmadı senin sözlerini de anlamadı duymadı, belki aklı başka yerdeydi aklı başka yerde ise yanımızda ne işi vardı? Ah yine bir denyo ya mı vardı onu sardı, vah ki vah bana bize vah!!! Alıp satmaya kalksak bu yıpranmış gönlü bir alıcısı çıkar mı diye, hiç sanmıyorum!


Dönüp geriye bunları hatırlamak ıstırap veriyor, avucumuzun içinde kaçan mutluluk, şimdi mutsuzlukla hüzünle demlenmeler kaldı geriye elden ne gelir, kabullenmek başarısızlığımıza kılıf mıydı? Bilemiyorum! Artık ne akşam güneşleri, sabaha gülen gözleriyle bir gün gülecek işte dediğimizi getirecek, belki de bu kadar aşkı sorgulamak yerine kendimizi başarısızlığımızı sorgulamanın vakti mi geldi.


 Savrulması ele alınması gereken taşlarla dikeni eline alırsan ağırlık yapar dikenlerse batar acıtarak kanatır, belki o zaman farkına bunun varamadık bilemiyorum! Ama heyecanla atan uçan bir kalbimiz gönlümüz vardı, şimdi o da yok, biz mi kaybettik bile bile anlayamıyorum, karma karışık düşüncelerim duygularım işte. Müslüm baba Rahmetlik anlatmaktan yoruldu terk etti gitti bizi, Orhan ve Ferdi baba yeni besteler yaparak o eski günlerdeki gibi dokunamıyor, onlarda artık anlatmaktan yoruldu, baktılar ki biz ya da karşımızdaki anlamıyor, üzüldüler artık dokunaklı söylemiyorlar haklılar…


Hayat canımıza okumazken biz mi yanlış okuduk, okuduk neyi dokuduk anlattık nakış nakış lakin olmadı karşımızdakine dokuyamadık ilmik ilmik söküldü, dikiş tutmaz oldu gönlümüz, bu günlük yeter sizi de hüzünlendirdim kendi dertlerimle, kusuruma bakmayın, vesselam.

Mehmet Aluç

 


( Karşımızdakine Anlatamadık Dokuyamadık İlmik İlmik...1. başlıklı yazı kul mehmet tarafından 8.12.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu