Karşımızdakine Anlatamadık Dokuyamadık İlmik İlmik, Söküldü Dikiş Tutmaz Oldu Gönlümüz…1.
İnsan duygularını açamazsa şişer mi? Patlar mı? Hem şişer hem de patlarmış insan. İşte ben sen o biz ne fark eder değil miyiz böyle… Yıllardır duygularım birikmiş volkan yanardağ misali patlayarak yakıyor eritiyor beni, biliyorum sizi de eritiyor yakıyor. İşte şimdi anlamaz ya ben yanlış anladım diyerek kaç gece, Orhan Müslüm Ferdi baba ile sabahladık. Şimdi yanlış anlar yıkılırım o yüzünü öyle yıkılmış göremem dayanamam korkusu endişesi bizi sararken, kendimizi karşısında bir kâğıt gibi buruşturarak atmayı az mı istedik? Acaba kendisini bir kâğıt parçası gibi buruşturduğumu anlar kırılır diyerek kaç defa kendimizi ayaklarımız altında ezdik bilinmez! Her defasında pes etmek kolay geliyor söylemek açılmak anlatmak yerine… Ah Orhan Müslüm Ferdi baba kaç yıl derdimize derman oldunuz bizim yerimize sizler söylediniz lakin ağzımızdan çıkmayınca anlaşılmadı, sizlerin gönlümüze tercüman olduğunu da anlatamadık, oturduk bir hüzün masasına hüznü su diye içtik içtikçe şiştik patlama noktasına geldik… Ah Orhan Baba kaç gece seninle oturduk beraber söyledik.
Bir zamanlar benim
sevgilimdin
Yanımdayken bile hasretimdin
Şimdi başka bir aşk buldun
Mutluluk senin olsun
dertler benim, çile benim
hayat benim senin olsun
Ben daha ne çile, dertlere yolcuyum
Ben alnına dert yazılan kader mahkûmuyum
Fark etmez yaşamam, sen mesut ol yeter
Dertler bana gönül vermiş
Ben aşk sarhoşuyum
Dilerim her arzun gerçek olsun
Hayat bu, şansın hep açık olsun
Hatıralar, hasret benim
Ömrüm senin senin olsun
Dertler benim, çile benim
Hayat senin senin olsun
Bir gün daha geçti yine sensiz
Aşkım ağlıyor bak, sessiz sessiz
Çare bensiz, ben çaresiz
Ümidim senin olsun
Sana gelen dertler benim
Mutluluk senin olsun
İsterdim ömrümüz
Geçseydi beraber
İster miydim ayrılığı gülseydi şu kader
Ben çile dert dolu
Sen Ümitler yolu
Şimdi sensiz bak seninle
Geçiyor mevsimler
Bir zamanlar benim sevgilimdin
Yanımdayken bile hasretimdin
Şimdi başka bir aşk buldum
Mutluluk senin olsun
Dertler benim hasret benim
Ömrüm senin senin olsun
Ah hep dertler bizim bilemiyorum mutluluk hep karşımızda seni seviyorum diyemediğimiz elimizden akıp giden o sevgili olamayanlarla oldu, hasret bize keder bize, mutluluk bizden daha cesaretli çıkan denyo ya mı nasip oldu, ah öyle ise bu parçalar yüreğimi ölümden beterdir bu ah ah ah!
Ah Ferdi baba kaç defa yanında seni dinlemiştim dinletmiştim gönlüm yerine tercüman olmuştun.
Bakışların bana biraz cesaret
versin
Korkuyorum sana aşktan söz etmeye ben
Bir sevdiğin varsa ne olur söyle
Gideyim bu diyardan merak etme sen
Toprak olur taş olurum
Yolunda yoldaş olurum
İstersen gardaş olurum
Merak etme sen
Her baharım hazan olsa
Kara bağrım alev alsa
Gurbet bana mezar olsa
Merak etme sen
Aşkın yürek dağlar imiş
Gariplerde sever imiş
Kara gözlerine yaşlar dolmuş
Hadi sil sen üzülme merak etme sen
Ben bizler korktuk aşktan söz etmeye, bakışları da bir cevap olmadı senin sözlerini de anlamadı duymadı, belki aklı başka yerdeydi aklı başka yerde ise yanımızda ne işi vardı? Ah yine bir denyo ya mı vardı onu sardı, vah ki vah bana bize vah!!! Alıp satmaya kalksak bu yıpranmış gönlü bir alıcısı çıkar mı diye, hiç sanmıyorum!
Dönüp geriye bunları hatırlamak ıstırap veriyor, avucumuzun içinde kaçan mutluluk, şimdi mutsuzlukla hüzünle demlenmeler kaldı geriye elden ne gelir, kabullenmek başarısızlığımıza kılıf mıydı? Bilemiyorum! Artık ne akşam güneşleri, sabaha gülen gözleriyle bir gün gülecek işte dediğimizi getirecek, belki de bu kadar aşkı sorgulamak yerine kendimizi başarısızlığımızı sorgulamanın vakti mi geldi.
Savrulması ele alınması gereken taşlarla dikeni eline alırsan ağırlık yapar dikenlerse batar acıtarak kanatır, belki o zaman farkına bunun varamadık bilemiyorum! Ama heyecanla atan uçan bir kalbimiz gönlümüz vardı, şimdi o da yok, biz mi kaybettik bile bile anlayamıyorum, karma karışık düşüncelerim duygularım işte. Müslüm baba Rahmetlik anlatmaktan yoruldu terk etti gitti bizi, Orhan ve Ferdi baba yeni besteler yaparak o eski günlerdeki gibi dokunamıyor, onlarda artık anlatmaktan yoruldu, baktılar ki biz ya da karşımızdaki anlamıyor, üzüldüler artık dokunaklı söylemiyorlar haklılar…
Hayat canımıza okumazken biz mi yanlış okuduk, okuduk neyi dokuduk anlattık nakış nakış lakin olmadı karşımızdakine dokuyamadık ilmik ilmik söküldü, dikiş tutmaz oldu gönlümüz, bu günlük yeter sizi de hüzünlendirdim kendi dertlerimle, kusuruma bakmayın, vesselam.
Mehmet Aluç