KAYIP KENT
Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman
içinde. Zamanın birinde kayıp bir kent varmış. Kayıp Kenti Zeytin isminde küçük bir mucit bulmuş.
Zeytin, zaman makinası ile geçmişe yolculuk yaptığı bir sırada, makinanın
arızalanmasıyla hiç bilmediği bir kente iniş yapmak zorunda kalmış. Orada daha
önce hiç karşılaşmadığı şeylerle karşılaşmış. Orada daha önce hiç duymadığı
sözlerin efsunlu haline hayran kalmış. Ve iyi ki de zaman makinası arızalandı
da buraya düştüm diye düşünmüş.
Zeytin, zaman makinasının üzerini orada gördüğü bir örtüyle
örtüp kenti gezmeye başlamış. Yolda kimi görse garipsiyormuş. Hiç bildiğimiz insanlara
benzemiyor diye düşünüyormuş. Bir amca yerde duran serçenin kırık kanadına
pansuman yapıyormuş. Yanına oturup onunla muhabbet etmek istiyormuş. Amca da
Zeytin’i tanımak istiyormuş. Nereden geldiğini, neden buraya geldiğini sormuş.
Zeytin de gelecekten geldiğini söylemiş. Bir zaman makinam vardı onunla geçmişe
yolculuk yapıyordum birden kendimi burada buldum demiş. Adam da şaşkınlığını
gizleyememiş. Gelecekte yaşayan biri neden geçmişe dönmek ister ki diye düşünmüş.
Ve düşündüğünü de Zeytin ile paylaşmış. O da büyüklerinden duyduklarını
anlatmaya başlamış. Ne varsa eskide var demiş hep büyükler. Arkadaşlıkların en
güzeli hep eskideymiş. Zeytin de kendi kendine söz vermiş. Bir gün zaman
makinasını icat edip, geçmişe yolculuk yapacağım demiş. Ve verdiği sözü
tutmanın gururunu yaşıyormuş. Geçmişe yaptığı yolculuktaki ilk durağı bu kayıp
kent olmuş. İhtiyar bunu duyunca çok mutlu olmuş. Ve Zeytin’e içi çok ışınmış.
Küçük mucit, ihtiyar adamla sohbetinden çok şey öğrenmiş. Yaralı canlılara yardım etmek insanın en önemli vazifelerindenmiş. Kayıp kenti gezmeye devam etmiş. Nereye gitse kendi gibi çocukların olduğunu görmüş. Ve buna çok sevinmiş. Demek ki, nereye gidersem gideyim. Arkadaşlarım hep olacak diye düşünmüş. Gördüğü çocuklar dışarıda oynayan çocuklarmış. Dışarıya çıkmaktan hiç korkmuyorlarmış. Onları çok cesur bulmuş. Geçmişe yolculuk yapmadan önceki yaşamına bakıp, çocukların neden evde oturduklarını düşünmüş. Oysa dışarıda gezmek, oyunlar oynamak çok daha güzelmiş.
Küçük Mucit Zeytin, kayıp kent de tanıdığı dostlarını çok
sevmiş. Onlarla oyunlar oynamak çok güzel geliyormuş. Daha önce hiç bilmediği
oyunları öğrenmiş. Öğrendiği oyunları, geleceğe döndüğünde kardeşine ve
arkadaşlarını anlatacakmış.
Zeytin’in amacı geçmişe dönüp eskiden yaşayan insanlarla
tanışıp geri dönmekmiş. Ama zaman makinası arızalandığında burada tanıdığı
insanları çok sevmiş. Ve hemen eve dönmek istememiş. Zaman makinasının
arızasını giderdikten sonra tekrar yola çıkmış. Bu kez bambaşka bir yere gidecekmiş.
Son