Günleri yaşarken, şöyle geriye dönerek, içinin anlamsızlıkla dolu olduğunu görünce hemen suçu kadere atarız! Sanki içini bizler, gülümsemelerle çiçeklerle kucaklamalarla varmalarla süslemek istedikte, kader izin vermedi, yok böyle bir şey! Biz yan geldik yattık uyuduk, birisi elbet doldurur o ben niye olayım dedik, nossura nossura yattık es geçtik, sonrada hayat anlamsızlıklarla dolu dedik suçu kadere attık, yok böyle bir dünya!
Anlamsız olana biz bir anlam katabildik mi, açıklaya bildik mi? Yok hayır, boş ver yerinde anlamsız olarak kalsın, birileri öğrenmesin bana koz olarak kullanmasın, rahatım bozulmasın dedik ve sırt üstü uzandık zıbarana kadar, yani ölene kadar yan yattık. Oysa yan yatmak mezara aitti, neden mezara yan sağ üzere yatırılıyoruz, dikte gömülebilirdik, neden dik değil de yan gömülüyoruz?
Maaşımıza üç kuruş zam aldık, elin market zengini vay üç kuruş zam aldın, bende on kuruş malıma zam yaparım, nasılsa hesap soran olsa da sizden kazandığımla cezayı öderim diyerek, ahretteki çetin cezayı azabı unutmuş olacak ki bu kadar pişkin, değerlerden yoksun sıfır bir adam hatta adam sınıfından bile değil!
Şimdi eğri oturup doğru düşünün, kaderin ne suçu var biz ağlayanı güldürmeye mazluma yardıma koştukta kader mi izin vermedi? Yardım için elimiz boşta yanına vararak, gözyaşını sildikte kader mi izin vermedi? Yanına varamadık olabilir, dilimizle buğz ettikte zalime, dilimizle kader mi izin vermedi? Geceleri sessizce gözyaşı dökerek ağlayarak, Âlemlerin Rabbine dua ettikte insanlık için içindeki sıkıntıları gidermesi adına, kader mi izin vermedi? Demek ki suç bizde, hayatın içini boşaltmanın suçu bizde, anlamlı hayatın dünyanın içini boşaltarak anlamsızlıklarla doldurmakta bizden, öyle ise kendimizden neden hesap sormadan, kaderden hesap soruyoruz? El insaf yani, vesselam, selamlarımla.
Mehmet Aluç