Tüm Duygularını Duyularını Çürümeye Mahkûm Etmek
Bir insanın geçmişinden bugüne taşıdıkları, gizli nefret dolu hislerini böyle özel demeyelim de açığa çıktığı dönemlerde onları güzel bir güzellikle donatılarak, yeniden ele alınması ne yapabileceğine dair toplumca bakmak için yeniden büyük bir çabayla uğraşırken onların, görme, dokunma, işitme, tatma ve koklama duyularının kör olduğunu görerek, elde yapılacak bir şeyin olmamasında şaşılacak bir taraf yoktur. Bunlar gayet doğadır, ne kadar çabalarsan çabala, onların duygu ve hislerini bakış açılarını değiştiremeyiz, bu insanların hayatı yaşama süreçleri böyledir ve böyle olmaları, onlar için kazanç iken, hak ve hakikat adına bir kayıptır.
Kuşkusuz bu nefret dolu hisleri hayati bir nokta isabet ettiği için, toplumu derinden yaraladığı için bizler dikkate alarak, onları yeniden temiz duygularla yaşamalarını istiyoruz. Zira onlar hala bu nefret kin dolu söylemle, kendi nefretlerini meşru göstererek, meşru olmayan kin dolu söylemlerine güya hünerlerine övgüler düzmekle yetinmeyen bu insanları, ancak ve ancak adaleti tesis eden bir kimsenin yargılamasıyla, üzülerek söylüyorum ki hapis cezasıyla cezalandırsa bile bu huylarından asla vazgeçmeyeceklerdir.
Bundan dolayı adaleti sağlayan kişinin işi gerçekten çok zordur. Şimdi kendi eliyle böylesi insanlar, tüm duygularını duyularını çürümeye mahkûm ederek, bedenin yitişinin ardından yeniden bedenini yenileneceğini sanacak kadarda, aptaldırlar, vesselam.
Mehmet Aluç