Bu yazı bir siyasi yazı değildir. O sebeple yazıda geçen siyasi parti adı, yazıya konu olan kadının adı ve resmi  tarafımdan karartılmıştır.
----------------------------------------------------------------------------------

Bugün de taciz- tecavüz ve çocuklara cinsel istismarın sebepleri ve bu illete karşı alınabilecek önlemler üzerinde durmaya  çalışacaktım. ‘’Ne yapabiliriz de ülkemizdeki  bu iğrenç baş belasının kökünü kazırız?’’ Ama vazgeçtim. Neden mi?

Bunun sebebi sosyal medyada gördüğüm yukarıdaki birinci resimdi.

Resimde  yazılanlar daha bir kaç gün önce İstanbul ilimizin  Küçükçekmece ilçesinde yaşanan ve herkesin malumu olan o iğrenç olayla ilgiliydi ve yaşam koçu, muhtemelen de anne olan bir kadına aitti.

Aynen şöyle demişti bahsi geçen yaşam koçu bayan:

"Her şeyden önce anne baba neyle meşguldü. Dört yaşındaki çocuğun yeri annesinin yanıdır.Annesinin gözünün önünden bir saniye bile ayrılmaması gerekir. Bakamıyorsan doğurmayacaksın.AYRICA  Bize kötü gibi görünen durumlar belki de bizi daha kötüsünden korumak için öyledir.Yani ilahi adalet var.

Yılanın başı küçükken ezilmelidir. O çocuğun ailesi XX Parti'nin yemlediklerinden ise ve bir gün ortalıkta gezinip bilinçsizce XX Parti'yi destekleyenlerden biri olacaksa bunu yaşamış olması daha iyidir. Değmez bu insanların çocukları için bile olsa…’’


Yazıyı okurken 1,5 yaşındaki kız torunum karşımda cıvıldıyordu. Dokuz yaşındaki diğer kız torunum da bir kaç dakika önce telefonla arayıp halimi hatırımı sormuştu.

Öfkemin nasıl kabardığını tahmin edersiniz sanırım.

O öfkeyle  başladım yazmaya. Artık küfürler, hakaretler, lanetlemelerin haddi hesabı yok. Bilgisayarın tuşları sanki kendiliğinden yazıyor, yüreğimden taşan öfke harf harf, cümle cümle ekrana kendiliğinden geliyordu adeta.

Bütün o küfürleri, hakaretleri yayınlayacaktım biraz sonra. Küfürlerim muhatabıma ulaşmasa da en azından içimi boşaltmış olacaktım.

Sonra nasıl olduysa oldu sanki bir ses ‘’ Dur Sami ! Acele etme !  Olayı iyice araştır !’’ Dedi.

Bahsi geçen kadının sayfasını buldum face bookta. Önünde bira bardağı, bir masada oturmuş sırıtan bir kaç fotoğrafı, bir kaç da mensubu olduğu siyasi parti lehine, karşıtı olduğu siyasi parti aleyhine paylaşım dışında bir şey yok. Yani yukarıdaki resim sayfasında yok. Ama yüzlerce kınama var. Yüzlerce küfür...Benim ettiğim küfürlere rahmet okutacak yüzlerce hakaret... İyi de bahsi geçen kadın bunca hakaret edenin hiç birisine tek satır cevap yazmamıştı. İlginç...

Kadın kendisine yapılan bunca hakaretin hiç birisine kendini savunan bir açıklama da yapmamıştı. Ya da ‘’Allah belanı versin’’ Diyen hiç kimseye ‘’Allah asıl senin belanı versin.’’ Dememişti.

İşte o anda aklıma bir kız öğrencimin yaşadığı olay geldi:

Aylar önce bir kız öğrencimin sayfasında bir bayan resmi gördüm. Kız öğrencim, paylaştığı bu resmin altına ‘’ Bu kadın kocasını aldatıyor. ‘’ Diye yazıp, kadının adını, soyadını, nerede yaşadığını, kocasını kimle aldattığını yazmıştı.

Öfkeyle hemen özelden ‘’ Kızım sen çıldırdın mı? Bu kadın öyle bir şey yapmış olsa bile bunu yedi mahalleye duyurmak senin görevin mi? Bir cinayet çıkartmaya mı çalışıyorsun? Amacın nedir? Ben sizi böyle mi yetiştirdim? Yazıklar olsun sana’’ Diye yazdım. Ama herhangi bir cevap gelmediği gibi sayfada kocasını aldattığı iddia edilen kadının daha başka resimleri ve aynı yazı yağmur gibi yağmaya başladı.

Allah'tan o kızın  bir kardeşi vardı. O da öğrencim... Ona mesaj yazıp durumu sordum. Aldığım cevap ‘’ Hocam ! Ablamın hesabını çalmışlar. Olayın bizimle alakası yok. Ablam sizin öğrenciniz. Böyle bir şeyi yapmış olmasına nasıl inanırsınız?’’

Bu sefer ben mahcup oldum öğrencimden şüphe ettiğim için.

Peki yukarıdaki resim de böyle bir olay olamaz mıydı?

Yavaş yavaş sakin kafa düşünmeye başladım. Artık öfkem gitmiş, yerini ‘’Acaba?’’ Sorusu almıştı. Öyle ya hangi kadın, hangi anne böyle sapık  bir yazı yazabilirdi?  Gerçi dört yaşında, hatta otuz sekiz günlük bir bebeğe tecavüz eden de bir insan (!) olduğuna göre bir başka insan(!) rahatlıkla ‘’  Değmez bu insanların çocukları için bile olsa…’’ Diyebilirdi ama yine de gönlüm razı olmuyor, beynim ve kalbim ikna olmuyordu.

Evet, bu kadın kendisine yapılan onca küfre cevap vermediğine göre hesabı birilerinin eline geçmiş ya da birileri onun adına sahte bir hesap açmış olabilirdi. Sonra da tabii ki sahte bir mesaj...Hatta sahte bir tweet...

Bu olabilir miydi? Olabileceğini göstermek için bizzat kendim işe koyuldum.

Sosyal medyadaki resmi ( 1. Resim ) aldım. Paint programında üzerindeki yazıları silmeye başladım ( 2. Resimde gördüğünüz gibi. ) Tamamen sildikten sonra da o kadının ağzından bir başka mesaj yazdım ( 3. Resim  )

O mesajda şöyle dedim:

‘’İstanbul İlimizin Küçükçekmece ilçesinde dört yaşındaki  masum bir evladımıza bir sapığın yaptığı tecavüzü şiddetle ve nefretle kınıyorum.

Bir kadın, bir anne, hepsinden önemlisi bir insan olarak bu ve benzeri iğrenç olaylara partimiz, siyasi görüşümüz, yaşam tarzımız,dinimiz, dilimiz, ırkımız her ne olursa olsun birlik ve beraberlik içerisinde tepki gösterilmesi gerektiğine inanıyorum.

Bu ve benzeri iğrenç olayların bir an önce sonlandırılması için Türkiye Büyük Millet Meclisimizin, Hükumetimizin ve sayın Devlet Başkanımızın bir an önce harekete geçmesi ve toplumun genel isteği olan idam yasasının derhal yürürlüğe konması gerekmektedir.’


Yani bu teknoloji denen canavar sayesinde  ben gibi bir bilgisayar özürlü bile bizleri ayağa kaldıran o mesajı, herkesin alkışlayacağı bir mesaj haline döndürebiliyorsa ilk mesajın da aynen bu veya benzeri şekilde servis edilmiş olma ihtimali yok mudur?

Denilebilir ki: ‘’ Yahu olay yüzlerce internet sitesinde, bir sürü gazetenin internet sayfasında yayınlandı. Bunun sahte hesap olması  mümkün değil. Hem kadın da herhangi bir tekzipte bulunmadı.’’

İşin o kısmını bilemem.

Bildiğim bir şey varsa  o da bu resim ( 1. Resim ) eğer doğruysa daha önce yazıp da sonra yayınlamaktan vazgeçerek sildiğim tüm küfür ve hakaretler geçerlidir o kadın için. Söylenen bu sözler alçaklıktır.

Peki tamamen uydurma ve aynen yukarıda belirttiğim gibi bir sahte hesapsa?

İşte o zaman alçaklıktan da öte...

Çünkü böyle bir alçaklıkla sadece bir kişi için ‘’ Vurun kahpeye’’ demiş olmuyorsunuz. Aynı zamanda dört yaşındaki bir tecavüz mağduru çocuk üzerinden iğrenç siyasetiniz adına muhalifleriniz aleyhine pay çıkartmaya çalışıyorsunuz. Toplumda zaten-maalesef- var olan kutuplaşma yangınının üzerine elinizde benzin bidonu ile gidiyordunuz.

Velhasılıkelam,haber doğru ise o kadına bir kez lanet olsun. Tamamen kasıtlı, özel olarak düzenlenmiş bir haberse bu düzenbazlığı yapanlara binlerce kez lanet olsun.

Ve son söz:

Böylesine çürümüş bir dünyada ne taciz- tecavüz, çocuklara cinsel istismar olaylarının sebeplerini ortaya koymak  ne de çözüm önerileri sunmak mümkün değildir. O bakımdan seri halinde yayınladığım yazıma noktayı koyuyorum.


( Doğruysa Alçaklık, Yalansa Alçaklıktan Da Öte başlıklı yazı Sami Biber tarafından 1.05.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu