M. NİHAT
MALKOÇ
En büyük mürebbidir Ramazan…
Gün dolanır, aylar geçer, vakitlerden ramazan düşer
payımıza. İçimizdeki buzları söker ramazan güneşi. Rumuzun karanlıkları ışığın
gücü karşısında silinir gider. Ruhumuzu
okşar ramazan esintileri. Gönlümüzün kıyılarına vurur esrik düşünceler. Hayatta
her şeyin yeniden başlamasına, ömür defterinden tertemiz bir sayfa açılmasına
zemin hazırlar bu zaman dilimi. Yemeden içmeden kesildiğimiz bu mübarek
günlerde ruhumuz tıka basa doyar manevî lezzetlerle. On bir ay boyunca uykuda
olanlar bile bir aylık uyanıklık devresine girerler. Ramazanın bitişiyle yine
gaflet uykusuna dalarlar. Bu kıymetli
misafiri kusursuz karşılamak için aylar öncesinden hazırlıklara girişiriz.
Herkes kendince hazırlanır ramazana. Bu sayılı günlerin kadrini bilmek ve bu zaman
dilimini dolu dolu yaşamak için iç dünyamıza çekidüzen veririz. On bir ayın
başıboşluğu oruç günlerinde yerini düzene bırakır.
En büyük mürebbidir Ramazan…
Ramazan aslında iyi bir vaiz, güçlü bir hatiptir. Onun
kulağımıza fısıldadıklarına kalbimizi açmalıyız. O ki bir ay boyunca bizi
dağınıklıktan, başıboşluktan, hedefsizlikten koparıp manevî rotada yürümeye
çağırır. Yıl boyunca kıt kanaat geçinmeye çalışanların hallerinden anlamak için
ramazandan iyi bir hoca bulunabilir mi? Yaşadığımız çarpık düzende birileri alabildiğine
saltanat sürerken, birileri bir somun ekmeğin acı kavgasını veriyor. Bazı
kesimler şatoları beğenmezken bu ülkenin, bu gök kubbenin mazlumları akşamleyin
başını koyacağı yumuşak bir yastığın, sıcak bir yorganın özlemiyle yanıp
tutuşuyorlar. Sürekli araba değiştirenler, her gün ayrı bir elbise ve ayakkabı
giyenler, marka seçenler; yürümekten ayakları şişen, üstüne giyecek elbise
bulmaktan aciz insanların derdine ortak olmuyorlar. Sonra da ramazanı idrak
ettiklerini sanıyorlar. Aldanıyorlar,
çok aldanıyorlar!...
En büyük mürebbidir Ramazan…
Emin olun ki ramazan nefislerimizi imar ve ıslah etmeye
geliyor. İçimizdeki şeytanları kalın zincirlerle bağlamak için gönül
kapılarımızdan giriyor. Buyur etmeyecek misiniz? Yüreğinizin en mutena köşesini
bu kıymetli misafire tahsis etmeyecek misiniz? Onun iksiriyle hasta gönüllerinizi
tedavi etmeyecek misiniz? Gönülleri fethetmeye gelen bu şerefli komutana gönül
burçlarınızı teslim etmeyecek misiniz? Kokuşmuş zihinleri arındırmasına, rayihasıyla
içinizi ferahlatmasına izin vermeyecek misiniz? Asırlardan gelen kutlu ve
alabildiğine lâhutî bestesiyle kulaklarınızın pasını silmesine müsaade
etmeyecek misiniz? Zamanın boş telaşlarıyla ve korkularıyla yaşlanan ruhunuzu
tazelemesine imkân tanımayacak mısınız? Gönül yaralarınıza merhem olmasına
engel mi olacaksınız? Tavır ve davranışlarınızın hakikat üzere dizginlenmesine,
İslam boyasıyla boyanmasına karşı mı çıkacaksınız?
En büyük mürebbidir Ramazan…
Ramazan sıkıntılarımızı gidermeye, bize iç huzuru
kazandırmaya geliyor. Ramazanın rahmet ve mağfiret ikliminde, kurumaya yüz
tutan gönül bahçelerimiz rahmet göklerinden inecek damlalarla yeşerecek, her
şey yeniden hayat bulacak. Bu ayın gülen yüzü nefislerimizin şerrinden
kurtaracak bizi. Allah’a ve onun son elçisi Hz. Muhammed(sav)’e tabi olanlar
sağdan alacaklar kurtuluş beratlarını. Hidayet kapıları seherlerde ardına kadar
açılacak. Allah’tan hakkıyla korkanlar ve onu layıkıyla sevenler bu kapılardan
geçip cennet köşküne adım atacaklar biiznillah. Zaman nehirlerinin kabre aktığı
hayatımızda kurtuluş ancak manevî dinamiklere sarılmakla gerçekleşecek. Ramazan
da bir fırsat olarak kapımızı çalacak, onu iyi değerlendirenler felaha
erecekler. Sonra yine çıkıp gidecek hayatımızdan. Bu devran öylece sürüp
gidecek. Bazılarının amel heybesi tıka basa dolacak. Ne mutlu kulluk heybesini
hayırlı amellerle doldurabilenlere! Ne mutlu fani ömürle baki olan hayatı satın
alabilenlere!.. Onlar hiçbir zaman pişman olmayacaklardır. Ne mutlu ramazanı
nefse vaiz bilenlere ve onun verdiği hayatî dersleri alıp yaşamında hakkıyla
tatbik edebilenlere!