Irak olduğum bir şehrin şarkısı bu
belki de hicvinde sevginin, bozguna uğradığım ırgat bir yalnızlık…
Her halimle aidim ben bu dünyaya
gerçi uyruğu olmayan bir mevsim gibi şaha kalkıyorum zaman zaman yine de
büyümekle masum kalmak arasında deviniyorum.
Duygular, azizim… insanı rezil de
yapıyor vezir de ve düştüğüm bu yolda asla da başım düşmeden ve üşüsem de yol
alıyorum zemherilerin soğuğunda ısıtıyorum şiirleri…
Göğün temenni ettiği bir selam
içimdeki şakıyan kuş aslında ırmaklarında sevginin, boğulmaktan zevk aldığım
keyifli bir ölüm yine ilhamın alın terinde vazgeçemediğim cihan ve canımı yaksa
da insanlar.
Muktedir olan.
Muteber kılınan.
Kısaca azizim; müsemma bir yolculuk
müstesna aşkın mucizevî tınısında ben bir şehir kadar bezgin kimi zaman hüzünlü
ve inanılmaz bir şekilde coşkumun da sonlanmadığı…
Mevsimler, azizim… her biri ruhuma
ket vuracağına ben salıyorum içimdeki hicvi ve kümesinde rüyaların
civcivleniyor doğa.
Hüsran bulutlarına kanat açtığım.
Aymazlığın da kefareti.
Medet umduğum hiçbir şey de yok hani.
Külüstür benim yüreğim, azizim: varsa
yoksa sevmeliyim ve de inanıp baş koymalıyım karşımdakinin yüreğinde bir
kımıltıya esir düşmüşken sessiz geçen ömrümle sona yürüdüğüm.
Kapsama alanı mı şiirlerin?
Şiir gözlü bir rüyacı mıyım yoksa?
Nazlı yüreğim; nazenin efkârım bir de
aşkla yoğrulduğum satırlarda asla taviz vermediğim sevginin de dumanı üstünde
ben fırından çıkan bir şiir daha dilerken Tanrıdan.
Beni illa ki gözeten.
Beni illa ki döşeten aşkla ve acıyla.
Günü birlik kimi zaman duygularım
lakin altında yatan o gizemde saklı benim yaşama sevincim.
Dibi tutan yemeğin acısında ben
şevkle tadıyorum bu kaskatı sebepsizliği derken şiar edindiğim bilumum
güzelliği satır satır s/eriyorum.
Mavide saklıyım.
Mavide saklısın.
Pembeden bozma benim düşlerim.
Üşüyorum zaman zaman.
Düşüyorum kimince oysaki ben dağlar
tepeler aşıyorum her gün ve geceye biat koynunda uyuyorum yalnızlığın ve zifiri
karanlığın gel gör ki beyazdan bozma benim umutlarım ve acıma kattığım gözyaşı
ile menevişlenen heceleri b/asıyorum b/ağrıma.
Zanların uçuştuğu bir cihan. Ne gam,
azizim: insan kendini bildikten sonra.
Uçuşan yorgun yapraklar… ne gam,
azizim! Kökü bende sevginin ve umudun derken delişmen mizacımla çömez bir
heyecan duyup düşüyorum yeniden yollara ve şiirler döşüyorum yüreğin zeminine.
Kayıtsız olsa da kimi insan… ne gam,
azizim.
Sevdalı olsa da yüreğim ve tınısı
yoksa karşımdaki bilinmezliğin…
Ne gam, azizim: benim sevgim yeter
tüm evrene.
Körelen günün yeni doğan güneşiyim
ben ve aşka bandığım her tuzak soruda minnet de etmeden sadece sevgiyi
diliyorum ve dillendiriyorum.
Muhabbet ehli benim yüreğim ve
temaşası kalemin.
Dipçikle yaralandı tüm şiirlerim ve
kanı aktı hecelerin.
Sarıp sarmaladım her birini ve yufka
yüreğimde büyüttüm ben bir kez yüreğin öksüz hecelerini.
Ben de bir heceden ibaretim.
Ve heceliyorum adını dualarımda yan
bastığım da değil hani yanlışlıkla düştüğüm bir tuzak ve kurtarılmayı
beklediğim de değil sadece Rabbin merhameti ile emeklemeden koşmaya başladığım.
Haşmetli yürekteki gizem aslında arşı
alaya çıkan coşkum şimdimle hemhal yarınıma özlem yüklediğim dünümü hala
öldüremediğim.
Araf’ta kaldığımın da kanıtı işte ve
medet umuyorum insanlardan, dost başlığı altında ve tevekkül yüklendiğim.
Örülü hazan.
Görücü imgeler ve de.
Dansa kaldırdığım bir şiire daha
veryansın edip içimdeki mersiye ile şaha kalktığım.
Tereddüt etsem de sevmeden geçen güne
lanet olsun.