Bu
gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim.
Şöyle
diyebilirim: ‘’Gece yıldızlardaydı
Ve
yıldızlar,maviydi, uzaklarda üşürler.’’
(Pablo
Neruda)
Bir yağmur bulutunun öfkesine yenik
düşebilirim
Düşüp de gözlerinden asi mavinin
Bir seferlik ölebilirim:
Doğuşunu kaçırdığım güneşin
Ay’ın ışıklarına yüreğimi serdiğim
Unutulmuşluğun güftesi de olabilirim
hani:
Unutmadığım aşikâr:
Dünü, günü ve seni bir de yorgun
şiirlerin
Alın terine bandığım öksüz imlerimi.
Toprak olabilirim
Topuğu olmayan bir ayak da
Hatta kaybettiğim mutluluğa nazire
ederim
Şiire dönük yüzünde ölümün
Bedenimde sayısız kırık ve hüzün
Delişmen yüreğimde mimlerken dünümü
Yazmayı unuttuğum hazinli öykümü.
Şairin dilinde aşk olabilirim
Bir başka b/akar benim gözlerim:
Özlemini içip bilinmezin
Seyrettiğim şafağa dönerim ansızın
Unutulmayı yâd ettiğim her ölümlü
anıyı
Bahşeden Rabbime şükrettiğim.
Göğün teninde yanık bir bulut
olabilirim
Demek ki bulut olmak benim harcım
değil:
Kara bir kelebek karanlığa pervane
Sözcükleri kaybolmuş bir hikâye
Salındığım peyderpey
Sefasını sürdüğüm gecenin de kör
düğümü
Kapatmayı unuttuğum o yırtık perde
Salkım saçak dürtülerin de müdavimi
İçimden geçen hece hece.
Uyuttuğum kadar unutmaya aşina
Unutulmayı tetikleyen her içli notada
Kaybolmaya yüz tuttuğum meskene
ihanet ettiğim
Duvarlara kazılı ismimle beraber
sökün beni kavmimden
Ait olmayı reddettiğim kim bilir
hangi yaralı iklimse…
İçimi delik deşik eden üstü kapalı
bir mizan
Ölmeden doğmayı reddettiğim mi yalan?