Aryaların bedel b/içtiği sözcükleri
silik bir roman.
Doğanın vedası asılı hikmetin her
zerresinde
Soluksuz kalmanın da hicabı her
vazgeçiş
Soyut bir izlek yine mavinin örtüsü.
Doğası mucit aşkın;
Vaveylası hazin bir makam;
Sanrı yüklü bir coşku belki de aşkın
eşrafı:
Ne çok yitim;
Ne çok yetim araz.
Habis bir ürkeklikle solan çiçeğin
gizemi;
Ateşli teni ihanetin
Ne de olsa coşkusuna ve yazgısına
ihanet eden
Bir evren.
Dürtüsü olmamalı derken
Mizacı öfkenin sadece bir yanılgı
Yine içinde sana ters üşen
Eğreti gölgen.
Kayıplar saklı her ayıpta;
Ayıplanmanın ise varsa yoksa gıybeti.
Sürmenaj olmuş her sözcükte
Kanatsız bir kuş saklı
Uçmanın bedeli aslında
Yüreğin kırık asası.
Ellerinde titrek nameler olsa neye
yarar?
Neye yarar sevgiyi boca etsen
küfelerce?
Hayallerin verdiği ıstırap kök
söktüren
Ve kifayetsiz bir yengi duyduğun
minnet
Ki sadece kadere ihanet etmeden
Sevgiyi pelesenk etmek artık neye
yetecekse.
Göğün telaşlı bekçileri uçuşan
Oysaki kalp gözüyle firar etti bu
beden:
Ah’ların kümelendiği soytarı sitem
Öbek öbek uçuşan lanet
Minnet etmeden mi ölmeli yoksa bu
kopuk düzene?
Sanılarda uyutulmuş anılar;
Anılarda tutuşmuş yazgınla
Bir başına nereye kadar?
Elemin baş şehri işte bilmem kaçıncı
şiir
Şiddet göstermeyen bir gün de mi yoksa
niyetin?
Azığa almakla eş değer
Açık vermekse yürekten
Soluksuz bir rahmet
Soygunu renklerin
Birbirinden çaldığı ahraz gölgeler
elbette ihanetin.
Dokusunda mavinin
Renk görü bir elem basireti bağlanmış
Zifir gecenin:
Tefe alınmış yas’ı yeter ki ulaştır Rabbine.