Her iklimde sen vardın, son varandın;
Selamımla yerle yeksan bir kelam
İçimdeki izdiham
Lafı güzaf aşkı azığa alan
Yanlı bir sırdaş
Aşkın hâkimiyeti
Tutarsız bir taarruz
Kök hücresinde aşkın soyut
Ve sapkın bir imge
İçimde baltalanan neşe.
Tesellisi imkânsız bir sır adeta
benim ölümlerim
Hele ki menevişlenen cesaretimle
Yarım ağız sevmeler
Cebbar bir yanılgı içimdeki
Pişekâr sitemde yanıp tutuşan dize
dize
Dize getirdiğim hülyam
Kabımdan taşan mamam
Aşkın azınlıkta kalmışlığı
Acıların reşit ve dingin öfkesi
Artık nasıl bir maruzatsa
Elemle âlemin içli dışlı nüansı
Tek lokmada yediğim bir leş:
İçimdeki serzeniş sadece kendime
yüklendiğim
Her izlekte olur olmaz bir sancı
Acı ile beslendiğim…
Ölürken hayallerim
Ruhumum kapıştığı bir düzenek
İthamı ağır, mecliste
İltifat yüklü söylemlerde
Elbette vardır bir nazire.
İnandığım kadar aşkla yandığım
Yandığım ve yaktığım her kelime
Yazarak aşka ve Huda’ya vardığım.
Bir teselli içimin hikmeti;
Bir temenni anamın niyazı;
Bir tecelli yerle göğün barıştığı.
Ne hikmetse sudan sebeplerle
Gözlerimin yaşardığı
Ne gam, desem de
Azınlıkta yüreğin bütçesi:
Kim ki vazgeçmez nefsinden azar azar
olsa da
Taptığı kendine ve mülküne
Reşit bir sancı ile aklandığım
Elzem bir acı ile pohpohlandığım.
İndinde telaffuzu ne mümkün
Sihrinde hecelerin
Gafil avlandığım bir dehliz
Kara delikte bile soytarı bir boşluk
Hidayetin arındırdığı bir vesile
Aşkla boyadığım, boyandığım
Rahmetin izinde solmaya bile kani ve
razı;
Yaş’ın zikrinde yasına müteşekkir bir
beşer
Yeşeren umudun da dokusunda
Yüreğin isinin dağıldığı her izlek
Rabbimle vakıfım ben huzura ve neşeye.
Yeter ki son olmasın muradım
Dileğim o ki;
Yürekten akar ve atar ilmek ilmek.