Özneni s/akla, hafız; gününü de
sürgüle.
Gece düştü madem gözlerinden matemin
Özrünü sona saklı tüm derdinin.
Kopacak kıyametin iki durak sonrası
Elemle kazdığım mezarın her zerresi
Sona erdim; aşka erdim
Bir eremedim hidayete
Maviydi derdim tasam
Pembe yanaklarında yorgun afetin
Bir de izdiham biriktirdiğim
satırların afakı idi
Büründüğüm gizem.
Yoldan çıktı kimi şiir
Şairi kayıp yılların özlemi ile
Yola baş koydu sözüm ona mevsim
Bir lanet dillendi
Bir de terennüm sürgüledi hecelerini
Aşkın otağında maviden güller
Küle denk düştü her birinin sivri
dikenleri.
Muhalif idi kimi zaman
Kim olduğunu unutan bir nizam
Kimlik derdiyle mazinin
Yarına yük bindirdi içimdeki figan.
Savruk hecelerden de ayrı düştü
közümdeki dinginlik
Aşka hitabeler sundu başucumdaki
kelam
Kâh söndü feri kâh söndürdü içimdeki
coşkuyu
Lal idi alfabe
Oysaki koca evren dayamıştı başını
harflerin
Yalnızlığında beyitler
Yangınlarında ateşten fermanlar
Varamadığında diğer yakaya
Kopup geldiği hangi diyarsa unuttu
hafız.
Kök söktürdü kimi zaman
Köküne sarıldı geçmişin
Yarından medet ummadan gömüp de
hayallerini
Fıtratındaki firarı yok saydı Yaratan
Önce acı düştü gözden sonra beşer
Önce masumiyet öldü
Çocuklar da aldı payını zulümden.
Gazabına uğrayıp kötünün
Lanetine tüneyip bedellerin
Bir solukta tüketti yılları
Açık ara farkla ölümdü şerh düşen
Ayan beyan zamandı yüreği dününden
koparan.
Sonrası mı, hafız?
Öncesi olmayan hangi masaldı da
Yarına şerh düşecekti bilip bilmeden?
Hangi masum kalbi belleyecekti eş,
diye?
Farzı mahal küsüp de cihana
Kardığımız hangi lahitte sonlanacaktı
masal?