1
KAZIM ÖZTÜRK
ÖZTÜRKÇE
kazimozturk@yenikonya.com.tr
kazim_ozturk2016@mynet.com
SAVAŞ
VE ZAFER
Ağustos ayının, Türkler için zaferlerle dolu bir ay olduğunu
hepimiz biliyoruz. Tarih, Türklerin başarılarıyla dolu. Bendeniz bu yazımda
Ağustos aylarındaki savaşları ve zaferleri sıralayacak değilim. Ancak ana hat
olarak, asıl meseleye parmak basmak, başarıya giden yolları, savaşların nasıl
zaferle sonuçlandığını, savaşın değil, barışın esas olduğunu belirten kaynaklardan
bazı bilgiler sunmak, sanırım daha doğru olur gibime geliyor.
“Ağustos, zaferler ayı” diyerek kuru kuruya böbürlenmenin bir
anlamı olup olmadığını, Türk’ün damarındaki bu muzafferiyet duygusunun nereden
geldiğini, nasıl bir yol izlendiği takdirde bu yolun devam edeceğini iyi
bilmek, felsefesini iyi yapmak, özüne inmek gerekir.
Türk kültür ve düşünce
tarihinin en önemli kaynaklarından biri olan Kutadgu Bilig, her iki dünyada da
‘kut’a/saadete eriştirmeye yarayan bilgileri konu edinen bir eserdir. Bu eserde
insan için en değerli hazine olan bilgi ve anlayışla düzeltilememesi durumunda
savaşın kaçınılmaz olduğuna dikkat çekilerek ordu veya asker celbi, konak yeri
ve sefer güzergâhının tespiti, muharebe şekilleri, harp zamanında orduların
nasıl tanzim edileceği ve düşman ordusunu mağlup etmek için başvurulacak
çarelere de temas edildiği görülmektedir.
Türk devlet ve toplum
hayatının birçok cephesini aydınlatan Kutadgu Bilig, Türk savaşsanatı hakkında
da önemli bilgiler içermektedir. Beğliğe (Liderliğe) layık bir beğin ve
kumandanın nasıl olması gerektiği hakkında verdiği öğütler olmak üzere, eserin
muhtelif bölümlerinde bu bilgiler incelendiğinde, savaşın; “bilgisizlere,
kötülere, adaletsizlik yapanlara ve anlaşma ve barışı kabul etmeyen düşmana
karşı başvurulacak son çare” olduğu fikrinin hâkim olduğu görülür.
Bununla beraber savaşın
memleket düzeni için tek başına yeterli olmadığına dikkat çekilmişve memleketin
düzeni ve beğliğin devamı için kanunun ve adaletli yönetimin şart olduğu,
kötülere haşmet ve siyaset uygulanırken iyilere daima hürmetle muamele edilmesi
gerektiği vurgulanmıştır.
Bu cümleden olmak üzere
kanun ve adil yönetim, yaklaşanı yakan bir ateşe benzetilen zulmü (küç)
söndürecek su olarak nitelendirilmişve beğin hâkimiyetinin devam etmesi, ülkenin
genişletilmesi ve düzenin sağlanması, kanunların doğru tatbik edilmesine
bağlanmıştır.
Bir memleketi ele
geçirmek için kılıç, elde tutmak için ise kalem lazımdır. Zira bir ülkeyi kılıç
ve kuvvet yoluyla ele geçirmek mümkündür; fakat hiçbir ülke şiddet ve savaşla
uzun yıllar yönetilemez. Ele geçirilen bir ülke kalemle idare edilmelidir ki
orada düzen ve huzur hâkim olsun. Her fırsatta hükümdarın akıllı, bilgili ve
hiddetten uzak olması gerektiği söylenir.
Şanlı
Ağustos!
Hak sözlerle başladı,
bu mübarek şahlanış,
Malazgirt’te taçlandı,
bu rahmani haykırış.
Mana erleri gönülleri
oya gibi işledi,
Anadolu’muzun fethi
gönüllerde başladı!
Haçlıların tepesine
inildi Anadolu’da,
Düşmanların imajı
çizildi Anadolu’da,
Bizans’ın oyunu bozuldu
Anadolu’da,
Unutulmaz tarih yazıldı
Anadolu’da!
Ağustos’ta alındı
müjdeler birer birer,
Malazgirt’ten geldi,
sevindirici haber,
Kesilmedi, arttıkça
arttı yiğidimin nefesi,
Sakarya’da duyuldu
Mehmetçiğin gür sesi,
Çanakkale, Dumlupınar,
her biri Anadolu,
Her karış toprak
Malazgirt, her yeri ana dolu.
Toprağımız kan kokar,
adım adım şehit var,
Vatan uğruna ölecek,
sayısızca yiğit var!
Ağustos’ta şamar
yediler, yine yiyecekler,
Türk’ün tokadı serttir,
birer birer gidecekler.
Bu ay, şanlı Ağustos, bu,
yiğitlerimin ayı,
Hiçbir zaman yılmazlar,
gelse üstüne alayı!
Bağımsızlık ateşimiz,
Malazgirt’te yakıldı,
Yunan denize döküldü,
İzmir’e de çıkıldı,
Şerefiye madalyamız,
tüm dünyaya takıldı,
Elestteki Hak mührü,
yanılmayan akıldı!