-Muhakkak
size katılıyorum söyleyecek sözlerimi dilimden aldınız. Yaşadığımız hayat
aslında biz insanın kendisidir. Kendi anında yaşadığı ve yaşamak istediği
umuduyla cam can kırıklıklarıyla dolu dünya üzerinde yaşayan insanın, sabrın
imanın inancın değirmeninde öğüterek çeki düzen verdiği bir hayatıdır
görüntüsüdür.
-Sayın
Yıldız Gülüm hanımefendi kardeşim, fikir üretmek, geliştirmek ve karar almak
için kullanılan herkesin katılımının sağlandığı fikrin sancısını yazar
çekendir, bu bağlamda fikirlerin özgür bir şekilde ortaya konulduğu düşünme
tekniği iç dünyasının, bilinçaltının gerçekliğiyle yansıtma amacını taşıyan, iç
konuşmalara yani sizin gibi kendini sorgulamayla anlatma yolu sizde ne zaman
vasıl oldu? Sizde hep iç sorgulama ile insan kendini sorgularken kaybolan kendisini
buluyor diyebilir miyiz?
-Sevgiden
yana taviz veren insanlara rast geldikçe bendeki sevme dürtüsü daha da
yoğunlaşıyor ve başkalarının da yerine sevebileceğimi ve sevebildiğimi görüp
kendimle olan savaşımda epeyce yol kat ediyorum.
- Sayın
Yıldız Gülüm hanımefendi kardeşim, farklı düşünce ve yapıların anlaşmazlığıyla
ortaya çıkan durum, zıtlıkların karşı karşıya gelmesi durumunda şiir bu
zıtlıkları yok ederek, yazar veya şair sorup anlamak derdiyle derinleşerek
şüpheyi ve zıtlıkları şiirleriyle ortadan kaldırandır diyebilir miyiz? Belki
sorularım birbirine çok yakın gibi gelecek lakin imgelerinize hayranlığımdan
dolayı, imgelerin güzelliğinden bir pay kapmak için sizden, çok soruyorum. Ben
kendimden örnek vereyim tek kelimeyle belirtilebilecek bir kavramı tek bir
kelimeyle açıklıyorum, oysa siz güçlü ve etkin bir anlatım için birden fazla
kelimeyle imgelerle anlatmanız, sizdeki kaynağa benim ulaşmam açısından
soruyorum, imgelerin geniş yelpazesi okumada anlamın daha anlaşılır ve
etkileyici olması için gerekli olduğuna ben vakıf oldum, sizin gibi gereksiz
uzatmalardan arınmış olarak yazmanız hakkında neler söylemek istersiniz
bizlere?
-Bence insan
hayatın tam merkezinde ve yanlışlarıyla doğrularıyla sürekli devinen bir
organizma. Hayatın yükü bazen bizim hayata yüklediğimiz ama eksik olan illa ki
fazlaca çaba göstermediğimiz ve maneviyat sayesinde sabrı ve şükrü katık edip
hayatın yeniden biçimlendiği ve sorun da illa ki bizde iken.
Sevgiyi
önemsiyorum ve merhamet duygusunu yeter ki karşımdaki kırılmasın ve yanlış
anlaşılmayayım.
-Sayın Yıldız Gülüm hanımefendi kardeşim,
edebiyat veya sanat eserini her yönüyle değerlendirerek anlaşılmasını sağlamak
amacıyla yazılan yazılar okuyuculara ulaşması açısından, yazı ve şiirlerinizin
-edebiyat sitesi yazarları dışında- ulaştığını yoğun bir izleyici kitlesiyle
olmadığımız kesin, sizce bunun gerçek sorunu nedir?
-Görünen o
ki; çözmem gereken çok şey var daha yeter ki Rabbim izin versin ve ben ömrüm
boyunca duyumsamaya, sevmeye ve yazmaya devam edeyim.
-Sayın
Yıldız Gülüm hanımefendi kardeşim, yazarların çoğu metinleri yayınlandıktan
sonra o metinin defterini kapatırlar. Sizde böyle misiniz? Diyemeyeceğim çünkü
yazdığınız o betimlemeler zihnini de bir olguyu bize anlatırken bu sürecin
okuduktan sonra, iç sorgulamayla devam ettiğine ben kendimden şahidim, siz
okuyucuyu iç hesaplaşmaya sevk eden bu davetlerinizle yeniden boyut katarak
olgunlaşmaya davetiniz hakkında neler söylemek istersiniz?
-Okumak çok
göreceli bir mefhum ve de okur-yazar olmak bu anlamda bilgi sonsuz tıpkı
gelişim süreci gibi.
Sırf okul
bitirmek ve diploma almak asla yetmiyor insana çünkü bilgi sonsuzluğun ta
kendisi ve çevremizdeki insanlardan olsun okuduklarımızdan olsun bize geçen o
bilgi transferi ile yüreklerimizin ve ruhlarımızın da ihya olduğu.
-Sayın
Yıldız Gülüm hanımefendi kardeşim, okuyucuların çoğu bizleri kendi yazdığımız
dünyanın dışında, hayalle dolu bir dünya ve coğrafyanın dışına çıkmadan yaşayan
bir yazar olduğumuzu sanıyor. Oysa biz yazarların parça parça olan hayatı
tamamlamak için fikir sancısı çektiğimizden habersizler, bu konuda neler
söylemek istersiniz?- keder ayrılık neden bizlere sakin ve yakın bilinerek
onlarla yaşamayı severek, başımızdan def etmeden yaşıyoruz? Var olmak için bunlarla
savaşmak zorunda olduğumuzu unutan bizlere, gülmeyi unutarak acılar
çektirmemizi hangi eksikliğimize bağlıyorsunuz? Mürşit’i ile ayrı gezen
dergâhın sakinleri olarak hem dergâhı hem mürşidi-Burada mürşit derken doğru
yolu gösteren kılavuz bir dosttan söz ediyorum- beğenmeyen konuşmayan bizleri
böylesine beğenmemeye götüren şiirden edebiyattan uzak kalışımızdan dolayı
mıdır?
-Sevgi…
Bilgiyi de sevmeli insan ve yüreğiyle özümsemeli o bilgiyi ve mümkün mertebe
pratiğe dökmeli ve bunun tek yolu insanın iştigal ettiği her şeyi sevgiyle
harmanlaması.
İnşallah
yeni nesil aşacak tüm engelleri ve toplum olarak daha çok refaha erişip tüm
engelleri de aşacağız elbette sevginin ve inancın gücüyle yeter ki bir olalım
birlik olalım ve yüreğimizi koyalım.
Güzel
Türkiye’m her şeyin en güzelini hak ediyor ve her vatandaş sorumluluğunu bilip
çevresini de düşünüp daha iyi bir gelecek için neyi var neyi yok ortaya
koymalı.
Ve bir
önerim olacak özellikle meslek seçme aşamasında olan gençlere:
Kendinizi
iyi tanıyıp geleceğinizi de ona göre yönlendirin. Eğer ki doğru bir meslek
seçimi yapsaydım hayatım bu kadar karmaşa dolu olmayacaktı. Ve öğretmenlik hep
içimde ukde kalmıştır çünkü ben devlette çalışmayı çok istedim ve özel sektörde
çalıştığım dönem o tadı alamadım. Hatta ücretsiz devlet okullarında epey bir
zaman vekil öğretmenlik yaptım ve helal olsun verdiğim emek hele ki devletimin
bana sunduğu bunca olanakla aldığım eğitim itibariyle olsun devletimin ülkemin
sunduğu tüm fırsatlar olsun ben borçluyum güzel vatanıma.
Çok çok teşekkür
ediyorum değerli ve kıymetli ağabeyim.
Ve değerli
hocalarıma tek tek teşekkür ediyorum ve sitemizin sahibi Sayın Âdem Efiloğlu’na
teşekkürü bir borç biliyorum çünkü böylesi müstesna ve kıymetli bir aile ortamı
herkese kolay kolay nasip olmaz ve sevgili kalem dostlarıma, değerli yol
arkadaşlarıma da ayıca çok minnettarım.
Sizlerin
hakkını asla ödeyemem.
Sürçü lisan etmişimdir
kesin bu bağlamda af ola.
Sevgiler,
saygılar, hürmetler, efendim.
-Bu güzel
muhabbetten benim çıkardığım ders kardeşimin katkısıyla, insan, sevdiklerinin
hayatlarını sahiplenen tek canlıdır, sahiplenmek derken bir kalıba sokarak
değil, olduğu gibi düşüncelerine fikrine müdahale etmeden, kötülüklerden
korumak için sahiplenen tek insan biziz, önce insana sonra kendimize sahip çıkacağız.
Çünkü insan, hayatı birliktelik içinde yan yana omuz omuza yaşayan tek
canlıdır. İnsanın bireyselleşmesi korumaktan mutlu etmekten geçer. Bizleri şiir
ve edebiyat dünyasından gezdirerek farklı bir bakış açısıyla imgelerle gezdiren
siz kardeşime teşekkürler ediyorum, nice şiir dolu gülüşlerle buluşmak ve
yazmak coşkusuyla var olmak adına engin bakış açıları olan kardeşlerimizle yol
almayı diliyorum.
Mehmet Aluç