Kağıt toplayıcı çocuk hemen önümde gidiyordu. Sanırım 30-35 metre ancak vardı aramızda. Onun önünde de el arabalı bir esnaf, paketlerini taşıyordu. Onunla da arası 35-40 metreydi.
Biz böyle peş peşe giderken, en öndeki esnafın el
arabasından poşetli bir parça düştü. Adam el arabasını önden çekerek götürdüğü
için düşen parçanın farkına varamadı.
Fakat peş peşe gittiğimiz için kağıt toplayıcı çocuk
ile biz görmüştük, düşen parçayı. Ne yapsam, seslensem mi acaba diye
düşünürken, benim önümde giden kağıt toplayıcı çocuk poşete yaklaşmıştı
bile. Tam önüne gelince de durdu. Ben
dikkat kesildim, ne yapacak acaba diye...
Çocuk poşetin içine şöyle bir baktı, sonra arkaya,
arabasının üstüne attı. Araba zaten ağzına kadar kağıt dolu olduğu için,
onların üzerinde bir yere oturdu, bu poşet de.
Çocuk arabasının kollarından tutup, yürümeye devam
etti.
Şaşırmıştım. Tam gözümün önünde olan bu olaya
müdahale etmem gerekiyordu. Bağırmak istemedim. Hızlandım, esnafa yetişip,
malına sahip çıkmasını söyleyecektim, ama esnaf iş yerine varmıştı bile. Bir
kapıdan içeri girdi. Ben biraz daha hızlandım lakin kağıt toplayıcı çocuk
benden önce han kapısına vardı ve durdu. Ben duraksar gibi oldum. Çocuk içeriye
baktı, seslendi. Esnaf dışarı çıktı. Çocuk arkadan poşeti aldı ve uzattı.
Esnaf: "Bu ne?" dedi, ama poşetini tanıdı.
İçine baktı, bayan el çantası vardı, yerinde duruyordu.
Çocuk: "Düştü" dedi.
Esnaf, sert bir şekilde: "Çaldın mı
yoksa?" diye çıkışmaya başladı.
Çocuk kendini savunmaya çalışırken, ben yanlarına vardım.
Hemen olaya müdahil oldum. Esnafa dönerek, biraz da sert bir şekilde: "Bu
çocuğa teşekkür etmen gerekiyor, sen düşürdün, o da aldı, sana getirdi"
dedim.
Benim müdahalem ile esnaf kendini toparladı ve hemen:
"A, öylemi" diyerek, çocuğa teşekkür etti.
Çocuk çok umursamadı, sakin bir şekilde yoluna devam
etmeye başladı. Ben de yürüyünce, bir müddet yan yana gelmiş olduk. Çocuğa
döndüm: "Aferin, çok güzel yaptın, seni tebrik ediyorum" dedim. Sonra
yolumuz ayrıldı, o sağdaki sokağa girdi, ben soldan devam ettim.
Birden aklıma ben niye bunların fotoğrafını çekmedim
diye bir fikir düştü, hemen cep telefonuma davrandım, ama arkadan pek de çekemedim.
İşte dostlar: "Ön yargı diye buna derler, değil
mi?"
Yaşadığım bu olayı hiç unutmayacağım. Kağıt toplayan
bu çocuklara trafiği aksattıkları için ve şehirde şık olmayan manzaralar
oluşturuyorlar diye kızıyordum, ama artık kızmıyorum. Hatta karşımdan bir kağıt
toplayıcıyı, arabasıyla geliyor gördüğüm zaman, hemen kenara çekilip, saygıyla
yol veriyorum. Ve şefkatle arkasından bakıyorum. Gasp, hırsızlık, soygunculuk
yapmayan, alnının teri ve bedeninin gücüyle ekmek parasını çıkartmaya çalışan
bu emekçilere şimdi hürmet hisleriyle doluyum. Hele ki, soğuk, sıcak demeden, karlı
kış günlerinde veya bunaltıcı sıcakların altında, bazen titreyerek, bazen terden sucuk gibi halleriyle, kendi başlarına
rızklarını çıkartmaya çalışan bu garibanların, Allah yardımcıları olsun.
Emek kutsaldır! Yeter ki helalinden olsun.
Benim gibi ön yargılı olan, kendisi utansın.