Rüyanda görüyorsun ki; bir otobüsün içindesin ve otobüs hıncahınç insan dolu. Lakin, otobüsün şoförü kör, sağır ve dilsizmiş. Az ileride büyük bir uçurum varmış, fakat şoför bunun farkında değil ve bütün yolcularıyla birlikte otobüsü uçuruma doğru sürüyormuş. İşin ilginç yanı, yolcular da başlarına geleceğin idrakinde olmadıklarından şarkı, türkü söyleyerek kendilerinden geçmiş, elleriyle tempo tutuyorlar. Sen ise uçurumu fark ettiğin için çıldırmak üzeresin. Derken kan ter içinde uyanıyorsun. Nasıl derin bir oh çekersin, değil mi?

Peki ya gerçek hayatta; çok sevdiğin bir insan; kardeşin, yakın akraban, can dostun, kıymetli arkadaşın gözlerinin önünde gerçekten manevi uçuruma doğru gidiyorsa, ne yaparsın?

Oğlun, kızın, akraban, kardeşin, arkadaşın her kimse; biliyorsun ki, bu yaşamı onu hem dünyada hem ahrette çok korkunç ve ebedi bir felaket ile yüz yüze getirecek. Sen buna öyle inanmışsın ki; hatta adın gibi eminsin.

Gel gelelim, sözün hiç tesir etmiyor! Elinden de hiçbir şey gelmiyor.

Bilmeyenlerin derdini bilenler çekermiş. Bu ıstırap içinde kıvrım kıvrım kıvranıyorsun, ama hiç bir şey yapamıyorsun.

Böyle bir durumda ne yapmak lazım?

Düşündüm düşündüm, şu neticeye vardım; sanırım ıstırabını artırman gerekiyor. Evet üzüleceksin. İyice üzüleceksin. Hatta yanacaksın. Daha çok yanacaksın.

Merhamet duygun içini tamamen kaplayacak. Hücrelerine sirayet edecek. Ateş o kadar çok hararetlenecek ki; içine sığmaz olup, gözlerinden dışarı taşacak. Sevdiğin kişi o gözleri görünce, onun da içine kor düşecek. Kalbine küçücük bir kıvılcım da girse, zamanla sıcaklığı artacak. Toprağa atılan minicik tohumun zamanla dev bir çınar haline gelmesi gibi, o da zamanı geldiğinde volkan gibi patlayacak.

Dolayısıyla, sen derdinle yanmaya bak!

Sevdiklerinin dertleriyle dertlen.

Dertlen ki; derdin sana derman olsun.

Sana derman olsun ki; senden de sevdiğine derman olabilsin.

Dertlen ki; damlanın sahibi olan sonsuz deryanın Rahmeti tecelli etsin.

Unutma! Sende zerre ise o merhamet, O’nda uçsuz bucaksız…

Senin kalbinde damlacık olan o merhamet, O’nda sağanaktır.

Boşaldı mı bir kez; dağlar, taşlar hayat bulur.

Dalgalar halinde gelir, çarptığını tutuşturur.

Tutuştukça kalpler, sahibini döndürür. Döndürür sahibini, sanki sema eden Mevlevi dervişi gibi…

Başka bir şey gelmez senin elinden. Sadece dertlen ve merhametini körükle.

Aç ellerinle beraber kalbini, Rahmetine sığın Rahmanın; inle, yalvar, yakar…

( Bilmeyenlerin Derdini Bilenler Çekermiş başlıklı yazı Gürcan Onat tarafından 28.09.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu