Şair seslenir:
‘’Seni seviyorsam bundan sana ne?’’
(Alıntı)
Yalın bir ayak izi adeta
Mevsimin ferine yenik düşen bir dua
Nakşeden ılıman sevdanın menkıbesini
Yazmaya duran şairin güncesi:
Bazen aşk kokan bir yeis
Göğün kodaman yalıtılmışlığında
Gizlenen bir hurafe gibi her satır
başı.
Cahil mevsimden kalan geriye
Ve tok sesinde öldürülmüş nefsin
Ne çok dize, diz’e gelen ruhun
öykündüğü
Balyalarca can simidi
Göğün kekremsi d/okunuşunda
Hangi ondalık sayıysa
Kök söktüren yuvarlanmış bakiye.
Ölüm ve minnet:
Kozasından sızan irin gibi cehalet.
Aksıran bir inilti hatta aksayan
yeminli söz name
Düşüp de zemine
Yediemin nezdinde
Kalıtımsal bir başkaldırış
Miğferinde yenilginin
Sürüklenen naif imge.
Mavi gözlü perde uçuşan…
Kalbin b/ölündüğü her duygu
Zaman zaman içine kapanan
Ve k/özünde ısrarla verdiği sözü
unutan
Bir hikmet
Her fasılada dolduruşa gelen nasılsa
merhamet
Dilenen bir seyirci adeta şiirin
künyesi.
Zamansa tükenen…
Mekânsa yer değiştiren…
Şair bile bilmezken ne yazacağını
kalemin
Mimlenen aşkın türevi özlem
İhanet benzeri bir yetide açan en
sevdalı kardelen.
Notası kayıp şarkılar;
Rotası kayıp gemiler:
Terk edecekse yüreği
Ferinde ömrün kürediği kaptanın
İlk firar eden batan gemiden
Kardığı yüreğin beyitlere dökülen
sesinde mimlenen
Bir harita:
İzahı var ya da yok.
Zanların tutuşturduğu evrende
Kopup da geldiği maziden
Tanıdığı her duygu yarına meyleden
En devasa iklimde aşkı emreden bir
seda…
Lal gölgeler oynaşırken çeperinde
hazanın
Ezkaza sinen rüzgârın nemini silen
bir sevda
Latife yapılası onca kelam
Dirliğin sancağı varsa yoksa
Geri dönmeyen selam.
Ve şaibeli fıtrata isyan eden en
değerli methiye
Hecelerin infiali
Şiir pazarında oturup da gönül
tezgâhına
Aşk dilenen her yetim şiir.
Aymazlığında hüznün özlemle gidip
gelir
Elbet nazarında Tanrının
Gözden düşen bir yeistir de
Şairin kelamında sefa yüklenir mevsim
Nakşında hazanın zafiyet yüklü
sevdalı şehir
Dokunduğu kadar mateme
M/eziyet bilir yaşanılası her rüyayı.