Mavinin teninde bir rüya özlemi saklı
şehrimde oysaki batıl bir düşün kundakçısı bir kayrayım, latif dilinde hüznün
balyalarca beyit sunmanın azmi ile körelen bir kurşunum sektiğim yollardan
sapıp da bilinmeze eşleştiğim hangi hayalse mevsimlik işçinin alın terinde.
Yalnızlığına kefilim rüzgârın
Yan çizen endamında
Yenik düştüğüme binaen
Talip olduğum bir aşk da değildi bu
Elbet ufkunda tuzak
Dününde açık mavi.
Şahikanın kıyısındayım
Pervasız mevsimin nazı
Şehla hazanda
Kaynakçası olmayan bir şiirin zeminde
Dönenen bir semazen imge…
Elbet sergüzeşt bir girizgâh
Aşkla mayalan ömrün bitap
duvarlarında
Çatlak bir sıva
Sırtını sıvazladığımdan beri de esir
düştüm belli ki
Aşkın makûs yörüngesinde
Şeffaf bir izdivaç
Gönül gözünden inmiş perde.
Sevdalı şehrin tutkunu olduğu deniz
gibi
İmge imge soyulduğum
Şair olmaktan asla nasibimi almadığım
Şiir mevsiminde
Serildiğim gözyaşı
Nasıl ki şiirlerin meskeni
Berhudar olmasını dilediğim her hece
Sadece benliğin huzura özlemi.
Bir söylemde çalkalanan iç ses
Hecelerken belirtecin de düştüğüm
tuzağı
Ne soru eki
Ne de lal bir kelime
Günlük rüzgârın öğüttüğü
Maviden bir isyan ve
Ördüğüm dört duvar
Nasıl ki dünya gelirken üstüme üstüme.
Hala üstüme alınmadığım bir itiraf
Elbet
Şiirin saklı reçetesi
Gönül gözünde peyda olan bir Anka
kuşu
Cennetin de habercisi.
Sevdalı yürek sesi
Matemden ırak olsa keşke ömrün güzergâhı
Saf tuttuğum kadar da
Muhalif olduğum her yokuşta
Dibi boylamış bir suluboya fırçası
gibi
Püsküllerinde ömrün
Tozu dumana katan ne çok yeis
Aşkla örülü oysa her evre
Doğan güneşin de balçıkla sıvanmadığı
Elemle gömsünler beni, dercesine.
Muradıma talip madem Yaratan
Ben ki;
Âcizi yetimle ördüğüm her düşün
yandaşı
O sefil iklim
Nazarında gövdemin
Devasa bir ağaç kovuğu elbet
Saklandığım her şiir
Nasıl ki safsata yüklü cihan
Soluklandığım kadar mutluyum
Sevdiğim yüreklerde çarpan her hece
Bilsinler ki dönüşü yok bu yolun.
Sevdalandığım ne nazire ne yalan
Aşkla kıyama durduğum kadarım
İstiflediğime mezar kazdığım
Yalnızlığıma kılıf biçtiğim
Şehrin en şaşkın müdavimi
Hala kaybolduğum nasıl ki baki
Sevdiğim kadar huzurlu ve mazlum bir
fani
Alabildiğince cefayı yığarken zemine.
Bir düşün de ertesi
Ettiğim yeminin nezdinde
Yolcusuyum ben dergâhın
Aşkla andığım her zerre
Koştuğum da İlahi bir ateş
Yanmama da müdahale etmesin hiç
kimse.