‘’Çok kullanılmış bir zamanın gözlerini kapattım.’’

(Alıntı)

 

 

 

Çalıntı zamanın ahını aldı mahşer

Sözcüklerden yayılan ateşti:

Nasıl da nasıl da cebbar.

Ve illet bir yenilgi yenik düştü düzene

Zamanı mahmuzlayan ön yargılara diş biledi

Zaman tanrısına ağıt yakan

Akrep ve yelkovan.

Devrildi saat kulesi:

Küllerinde yılgın periler ve mağdur bir kadın:

Aşka paye veren o d/okunuştu

Tüten gözlerinden zifiri karanlığın.

 

Demedi demesine yatkın mizacıyla şahika

Sonlanmayan hayatını kalbura çeviren

Zehir zemberek aşka küsen de bir maviydi:

Ötesinde canlı bir enkaz

Düş perdesinden çok çok öte

Aşka yatkın düşen sırnaşık özlem ve ihtiras.

Tüten yeminlere gizlendi yasın muadili yaşlar

Aşkın akasya ağaçlarına verdi veriştirdi nice ön yargı

Göğün dikenleriydi elbet

Bulutları söndüren yaylı kemana da serildi

Muzip gölgeler ve zamanı çalan adam:

Aşka adadığı her cümleyi saklı tuttu

Yürek çeperinde tükenen dolunaya kalburüstü

Sıfatlarla yürüdü ve yürüdü ve…

 

Yüz görümü o mağlubiyet

Şafağı dahi çatlatan yalanlardan medet umandı madem

Körebe ve iblis

Hürriyetine yenik düşen renklerden aldı hırsını

Tünediği kadar dalına nirengi taşında

Yalın seyri acının belki dokunulmazlığına

Saatler kala açıldı kapısı çan kulesinin:

Devingen ve yalıtkan her duygudan sakınsa da gözünü

Zaman zaman ve tastamamdı izlek:

Göğe kanca atan kimi insan ve nefret

Üreyen sessizliğe de bağdaş kurdu yaralı ve ölü melek.

 

Yalanlandı şarkılar

Tuşa geldi sabıkalı kadın ve zemheri

Üzünç yüklü gölgelerden de çaldığına binaen

Ölümle sözleşti evren

Kalburüstü sıfatlara da verip ağzının payını

Delişmen rüzgâra yeniden yüklendi insan ve yanılgı

Azat edilesi o kebir defterinde

Harf hatası ile kabir dilendi makûs talihinin

Sönük yapraklarında şakıyan gözyaşı

Ve muteber bir istikrarsızlıkla yüklendikçe güne

Tininde saklı her rengi armağan etti

Yaradan.

 

Öz verisi ile aşkın

Dolunayın da çatık kaşına tutulan şu yüreğin na’şı

Leylak rengi göğe tebessüm eden

Masumiyet yüklü tanrıça

Kırmızı saçlarında şafağın öncelikle

Örtündü gizemi

B/ölündü de hece hece makber kuşları

Lafın gelişi değil

Sözcüklerin boyun eğdiği bir hasret zemini

Şairden ümidini kesen her yalan ve safsata

Baş tacı bildi karanın lanetini.

 

Efkârın dibine vuran sözcüklere vuruldu şiir ve hüsran

Aşkın mabedinde

Biteviye özlem ve yalandı

Yüreği yerinden eden o tufan

Elbet öncelikti aşkın ayracı

Sudan sedirler

Aşktan latif salıncak

Pergelleri açtı aşk meleği.

 

Gecenin bir vakti içi ezilen her vaveyla kadar da dokunaklıydı

Ölümden başını kaldıramayan sefaleti tümcelerin

Uluyan kurda kuşa yem olmadan

Perdelerini kapamaya mecburdu evren

Son kez bahşedilen şansa istinaden

Irgalamadı da dolgun başakları azap

Yüreğin kilidine dokunan mehtap

Gecenin kör vaktinde kör kütük âşık bir deyişle.

 

Aldı başını gitti bir bir tükeniş

Lav edilen her eda

Lal varlığın da tek sesi iken yüce Huda

Bilinmeze kanat açan devasa sanduka

Elbet saklı tuttu duyguları

Varana kadar sona sustu ve söylemedi yasak düşleri.


( Aşktan Latif Salıncak... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 4.02.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu