1. BÖLÜM.

Önce tarihten güzel ve anlamlı bir dersle başlayalım.

Haziran 1503

Kristof Kolomb, gemilerin zorunlu tamiratı için Jamaika’ya uğrar. Oradaki yerliler tamirata yardımcı olur, gemi tayfasına yiyecek içecek verir. Ancak aradan aylar geçmesine rağmen tamirat bitmez. Üstelik gemi tayfası, yerlilerin yiyeceklerini yağmalamaya başlamıştır...

Bu duruma kızan yerliler, yardımı ve yiyeceği keser. Çaresiz durumdaki Kolomb, o dönemlerde gemilerde bulunan ve yıldız pozisyonlarını da içeren takvimi karıştırırken, ertesi gün Ay tutulması olduğunu öğrenir. Aklına parlak bir fikir gelir ve hemen yerlilerin şefine gider...

Şefe, Tanrı ile haberleştiğini ve Tanrı’nın, yardımın kesilmesine çok kızdığını, bu kızgınlığını da Ay’ı kan kırmızıya çevirerek göstereceğini söyler.

Ertesi gün akşam Ay tutulması başlar ve Ay’ın rengi tutulmadan dolayı kızıla döner. Kolomb’un oğlu, o anı günlüğüne şöyle yazmış:

"İnleme ve feryatlarla birlikte, her yerden gemilere doğru geldiler, yiyecek ve içecekler getirdiler, Tanrı’ya onları affetmesini söylemesi için amirale yalvardılar"

Kolomb kum saatine bakar, 48 dakika süren tutulma bitmek üzeredir. Onlara Tanrı’nın kendilerini affettiğini ve Ay’ı birazdan normal rengine çevireceğini söyler...

Tutulma biter, Tanrı tarafından affedilen(!) yerliler de mutludur, evrenin işleyişini bilen Kolomb da...

Kolomb bu olay sonrası seyir defterine şöyle yazar

"CEHALET HER ZAMAN KÖLELİĞİ GETİRİR"...

***********

2. BÖLÜM

Günlerdir aşağı yukarı hepimizin gündeminde Corona Virüs var. Yine aşağı yukarı herkes konuyla ilgili bir şeyler yazıyor. Hele de şiirler...Öyle ki Korona üzerine yazılmış şiirleri toplasanız sanırım bir kaç ciltlik ‘’ Korona Virüs Şiirleri Antolojisi ‘’ oluşturmak mümkün olacak. Ve tabii ki Korona virüs vak’asının görülmesiyle birlikte ülkemizde her konuda olduğu gibi bu konuda da herkes uzman oldu birdenbire.

Bugüne kadar bu virüs sebebiyle ölen insan sayısı 101.605 imiş. Dünya şokta, bütün dünya alarmda. Öyle ki kiminde g.t korkusu Allah korkusunu getirmiş ve en katı ateist şimdi günde beş vakit abdest almaktan bahsederken, kiminde de g.t korkusu Allah korkusunun önüne geçmiş ve daha önce ‘’Kolonyanın içinde alkol vardır. Alkolün bir damlası vücudunuzun herhangi bir bölgesine değse orayı bıçakla kesip atmak gerekir.’’ Diye fetva verenler şimdi neredeyse ‘’ Abdestlerinizi kolonya ile alın. Peygamberimizin en sevdiği antiseptik kolonyadır’’ Diye hadis uyduracak duruma gelmiş, o denli kolonya sever olmuşlar.

Her gün 24.000 çocuk açlıktan ölürken susan medeni dünya (!) şimdi bir virüs sebebiyle 3000 civarında insan ölünce alarma geçti. Neden? Çünkü açlık zengin insanları öldürmüyor. Oysa bu virüs zengin fakir ayırımı yapmıyor. Ayrıca şimdiye kadar 9 yaş altı çocuklarda öldürdüğü kimse yok. Potansiyel müteveffa adayları ben dahil 60 yaş üstü olanlarmış.

Evet, herkesin bir şeyler yazdığı, bu virüsü bir yerlere bağladığı, olabildiğince saçmaladığı, saçmalamakta çığır açıp çağların üzerinden uzun atlamacı gibi atladığı bir ortamda araştırmacı, soruşturmacı ve dahi karıştırmacı bir tarihçi olarak ben de konuya ciddiyetle eğildim ve bu virüsün nasıl ortaya çıktığını, nasıl yayıldığını, nasıl yok edileceğini ve ne gibi önlemler almamız gerektiğini araştırdım sizler için. ‘’ Aman aman biliyoruz.’’ Demeyin okuyunca benim yazdıklarımın farkını göreceksiniz zaten.

********************************

Öncelikle adına bakalım. Şimdilerde Covit 19 virüsü deseler de dünyanın her yerinde ( Corona ) Korona virüsü olarak biliniyor. Bizim okul numarası 19 olan Cavit ile uzak yakın bir alakası yok tabii ki.
Peki neden Corona?

Çünkü çıktığı yer Corona.

Evet, bu virüs ABD nin Kaliforniya Eyaletine bağlı Corona adlı bir şehirde üretildi. Ama ona Corona adı verilmesinin yegane sebebi bu değil. Ayrıca ABD niçin böyle bir virüs üretti diyecek olursanız? Niçin olacak? Bayağı yolsuz kalmışlardı. Önce dünyaya virüsü yayacak, sonra ‘’Aşısını buldum’’ Diye ortaya çıkıp katriltyonlarca doları cukka edecekti. Bu arada ikide bir kafasını bozan Çin’i de ekonomik olarak çökertecek, Çin dahil tüm dünyayı kendisine köle edecekti.

Peki ABD nin Kaliforniya Eyaletinin Corona şehrinde üretilen bu virüs nasıl oldu da tüm dünyaya yayıldı? Hem de zengin fakir ayırımı yapmadan? Hatta zenginleri daha fazla vurdu?
İşte bu noktada tüm dünyada en yaygın oteller zinciri olan Corona oteller zinciri kullanıldı.Yani virüse Corona virüsü denmesinin asıl sebebi bu.

Virüs bu otellerin havalandırmalarına yerleştirilip otellerde kalan insanlara bulaştırıldı. Bu otellere gelen insanlar dünyanın her yerinden geliyorlar, dünyanın her yerine gidiyorlardı. O sebeple de virüs sadece bir ülkede değil tüm dünyada yayıldı.

Peki neden Çin’den çıktı?

Aslında Çin’den çıktı ve dünyaya yayıldı diye bir şey yok. Çünkü Çinliler ne b.k bulsa yiyen bir millet olduklarından bağışıklık sistemleri oldukça zayıftır. O bakımdan da virüs öncelikle onları onları etkiledi. Bağışıklık sistemleri güçlü olan milletler ise daha az etkilendiler.

Mesela İtalyanlar: Onlar da makarnadan başka bir şey yemiyorlar o bakımdan bağışıklık sistemleri oldukça zayıftır.
Ha, bu arada...Marketlerden paket paket makarna alanlar var ya, aslında kendi elleriyle kendilerini ateşe atıyorlar. Onlar da bol bol makarna yiyerek Bağışıklık sistemlerini felç ediyorlar da farkında değiller. Oysa bu virüsün çaresi bolca kelle-paça çorbasıdır. Bana inanmıyorsanız Prof Dr. Canan Karatay’a, o da olmazsa Paçacı Hikmet Ustaya sorabilirsiniz. Bol sarımsaklısından tabii ki. İnşallah benim gelin de inanır da eve işkembe, kelle paça girer yahu. Onun yüzünden hasret kaldık vallahi. Neymiş efendim sarımsak çok kötü kokuyormuş da, kokusu üç gün evden çıkmıyormuş da... Ben onun kokusuna kurban olurum be...Yani hani terbiyelisi şart değil, terbiyesiz olsa da da olur. Hatta rezil-rüsva, adi, namussuz, alçak da olabilir. Yeter ki işkembe çorbası ya da damardan tuzlama olsun.
Neyse konuyu çok fazla dağıttım. Nerede kalmıştık? Bu belayı nasıl def-ü ref ederiz. ( ref nedir bilmiyorum.)
Bu belayı def etmek için öncelikle dünyanın her yerine dağılmış olan Corona Otellerini yerle bir edip yakmalı, küllerini de toprağa gömmeliyiz. Yani mikrobun yuvalarını imha etmeli, inlerine kadar girip tüm mikropları tamamen etkisiz hale getirmeliyiz. Diğer önlemler mi? Tamamını çöpe atın. Neden mi? Bakın bu konuda önümüzde müthiş bir örnek var.

Hem doktor hem de bir partinin il başkanı olan olan bir hamfendi kendisini böyle bir zamanda il kadın kolları toplantısı yapmak suretiyle bir vurdumduymazlığa imza atmakla suçlayan gazeteciye ne cevap vermiş?: “Virüs yayılımı nasıl olur? Yurtdışı kaynaklı kontaminasyon ve riskleri nelerdir? Elma ile armut nasıl kıyaslanır? Önlemler alınarak bir toplantı nasıl yapılır? Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmanın cehaleti’’ Diye cevap verdi ( Aslında yazışmalarda parti isimleri filan da geçiyor ama malum siyasi yazı yazamıyoruz O bakımdan ş’etmedim. )

Sonra gazeteci de doktor hanıma ‘’Sizi Türk hekimlerine emanet ediyorum. Kadın kongresinden sonra hem ruhsal, hem bedensel, hem de siyasal açıdan karantinaya alınmanızda fayda görüyorum.” Diye cevap verdi ama siz gazeteciye aldırmayın. Koskoca doktordan iyi mi bilecek? Yurt dışı kaynaklı kontaminasyon ve riskleri nelerdir öğrenin, bu riskleri ortadan kaldırın işte bu kadar basit. Ondan sonra sinemaya da gidin tiyatroya da. Lokantaya da gidin her türlü toplu etkinliklere de ama camilerden zinhar uzak durun zira camilerde maalesef yurt dışı kontaminasyon risklerine karşı hiç bir önlem alınmıyor.

Yurt dışı kontaminasyonu ne mi? Vallahi bilmiyorum. Zaten ben de her kes gibi maksat konuşuk olsun diye yazıyorum. Merak eden ilgili doktor hanıma ya da Google amcaya sorabilir.

Evet asıl önleme gelelim şimdi.

Bazı arkadaşlar ‘’ Vız Gelirsin Korona ‘’ Türünden şiirler yazıp bu hain virüsü kışkırtıyorlar. Yapmayın lütfen. Gözünüzün çapağını yiyim yapmayın. Kışkırtmayın adi,namussuz, şerefsiz,alçak virüsü. Hatta mümkünse gönlünü alıcı bir şeyler yazın da efendi efendi çeksin gitsin.

Ve en son olarak...

Çekirgeleri de kışkırtmayın ‘’ Bize gelemediler. Biz o kadar sadaka verdik de çekirge belasını defettik. Biz ne çekirgeler gördük, gelsinler de günlerini gösterelim.’’ Gibi tahrik ve provakasyonlardan kesinlikle uzak duralım. Yani kafası bozulur da ‘’ Aha da geldim. De bakalım ne edeceksin zırto?’’ Derse ne olur halimiz bir düşünsenize.

Velhasılıkelam, uzun lafın kıssası virüs ve çekirge şerefsizini kışkırtmayın. Alacağınız en önemli önlem işte bu.

Başta ne demiştik?

‘’CEHALET HER ZAMAN KÖLELİĞİ GETİRİR’’

NOT: Umarım bu yazının 3. Bölümündeki Korana virüsünün ortaya çıkışı ve yayılışı ile ilgili kısmı hiç kimse ciddiye almaz. Umarım diyorum zira şu günlerde millet öyla saçmasapan şeyleri ciddiye alıyor ki şaşarsınız.
( Kışkırtmayın Şu Şerefsizi başlıklı yazı Sami Biber tarafından 17.03.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu