‘’Zaman kekemeydi ve tarihe sızan
Soytarılar gördük genç ömrümüzde…’’
(Alıntı)
Maviden bir alıntı adeta
Bekası yılların yük pazarında
Bir tebessüme razı olduğum kadar
Ömrün hıncını aldığım katıksız
huzurunda aşkın.
Bir vaveyla konan satırlara
Gizin de tarifi tanımsız bir yasa
Arka ayaklarında dik yokuşun
Sükûtu-u hayale uğradığın bitimsiz
umudun.
Ismarladığım hangi şiir gelmedi ki
adresime?
Hangi hazandan çaldım seni
Sesin ki en davudi ve muteber yenilgi
Vurulduğum yüreğimden nasıl da belli.
Bir mavi turnayım:
İçim dışım bir
Yere göğe sığamadığım
Tanımsız bir yastayım.
Kilit vurmaksa yüreğe
Sonrasızlığıma sadık kaldım elbet
Kaderin tevazu yüklü izniyle.
Heceler yerle yeksan
Salkım söğüt uzandığım o devasa aksan
Ki ömrün de sunumu her şiir
Başım göğe ermedi mi sanırsın
Elbet yiğitliğe gölge düşürmediğim.
Bir sancak ki;
Aşkın muteber asası:
Bir mevsim ki;
Ne kara kış ne de mahzun baharın
bekası:
Şimdilerde sür git na’şı gölgelerin
Edimlerinde saklı hüzün
Ödenmemiş kefaretin.
Tırsak bir hücum;
Sivrildiğim kadar sindiğim en mahzun
yıldızım:
Aşka beyitler adadığım nasıl ki aşikâr;
Köhne bir lahitte unutulduğuma
Sanır mısın ki etmedim tövbe?
Kılıksız hezeyan:
Safi huzur Rabbime sunduğum beyan:
Gönül gözünde açan nice çiçek
Ket vurulmuş duyumlarda
Kabrime de yığmasın kindar hükümleri
hani hiç kimse.
Göğün şifresinde takılı aklım:
Mağdur, mazlum, yetim haznesinde
rüzgârın:
Nice gel-git;
Nice çehre solan mevsimsiz;
Nice fani ki kaldığı kadar mütereddit
Ve kimsesiz.
Elbet vardır bir sahibim:
Günyüzü görmeye ne zamanki meylettim:
Sığındığım tek varlık
Andım olsun ki İlahi Aşkına sadığım
İki cihanda da aziz olsun varlığım
Sancağına uzanan ellerinde umudun
Bir dehliz ki varacağım da son yaka
Çıkıp da bedenimden
Arındığım kadar da kalmadı geride
Ne dert ne tasa.