O yıllar…
Ah o yıllar ne güzeldi,
Yoksulduk,
Umutsuzduk,
Acı doluyduk,
ama,
Yine de çok
mutluyduk be,
Çok mutluyduk,
çok
Fotoğraflarımız
renkli değildi,
Sevdiğimiz kıza,
telefon açıp,
“Seni seviyorum”
diyemezdik,
Hem utanırdık,
Hem de postanede
her kes tanırdı bizi.
Edebimizden,
yüzüne de söyleyemezdik,
Çocuklarla
gönderirdik,
Çizgili kâğıtlara
yazdığımız mektuplarımızı,
Cevabı çiçekli,
kelebekli
Pembe kâğıtlarla
gelirse,
Uçardık
sevincimizden.
İkinci
mektubumuzu da,
Yüz yüze
görüşmek için yazardık,
Gözlerden uzak
bir yerde buluşurduk,
Uzun uzun
bakamazdık birbirimize,
Utanır,
avuçlarımız ıslanırdı terden.
Zâhirinden
“hoşlanmak” değildi,
“Sırılsıklam
âşık olmak”tı bizimkisi.
Saatlerce konuşamazdık
öyle,
Küserdik,
barışırdık, yanardık,
Sıkılmazdık,
bıkmazdık birbirimizden,
Ayrılmazdık, yâr
olurduk yâre,
Bilmezdik
tanışma yıldönümümüzü,
Çocukluğumuzdan
başlardı âşinalığımız,
Sevgililer günü
de kutlamazdık,
Biz her gün
birbirimize yanardık.
Kor olmuş
yüreklerimizde,
Siyah beyazdı
aşklarımız.
Yârin kara
kaşına, elâ gözüne değildi,
Aşkla, meşk
olmuş kalbineydi sevdamız.
O yıllar…
Ah o yıllar ne güzeldi,
Yoksulduk,
Umutsuzduk,
Yine de çok
mutluyduk be,
Çok mutluyduk,
çok.
_ _ _ #aslanyılmaz#suskunyürek# _ _ _
29 MART
2020 DÜZCE