Yalnızlığın veri tabanı elbette
aldatı her bir istatistik veri.
Doğaçlama yaşarken rakamlara dökülen
insan izlekleri ve özveri yüklü varlıkların ön sözü iken cümleler.
Ne kadar yol kat edersek edelim ve
işte bir anda verdiğimiz tüm emeğin boşa gittiği.
Telaffuz ettiğimiz duygular bazen
kazanım bazen kayıp addedilen aslında kanlı canlı insanlar: hem uzak durduğumuz
hem manen yakın hissettiğimiz hem de dolduruşa gelen kaygılarla dost
kelimesinin rencide edildiği…
Heyhat.
İkramı cihanın ve ebemkuşağında saklı
renkler aslında içimizde dönendiğimiz aslında yüreklere d/okunmak adına içten
gelen bir duygu aktarımı.
Yalın seyri özlemin ve özlemeye dair
aslında özlenmenin pek de mümkün olmadığı.
Ve işte asılı o gece lambası:
Kim çekti fişini, söyleyin hadi?
Kim çekti peki yüreğimin fişini?
Ve ben boylu boyunca serildim kabrime
oysaki canlıyım ben hem de kanlı canlı.
Ama az evvel bağışladım tüm iç
organlarımı-pardon duygularımı-ve çürümeye terk edildi en başta yüreğim.
Bir zafer nidası mı beklenen?
Bir başkaldırı mı?
Haşa, güzel Rabbim ben bir kez dolu
başak taneleri gibi huzurunda eğilirken kime kafa tutarım ki? Hele ki yürekte
nakşeden o umut dolu zerrecikler…
Miladım ve de…
Hani, doğduğum gece ve hani annemin
ılık nefesi ve kollarında hayata merhaba dediğim.
Sonra da ölmelere doyamadığım ve işte
bir bir terk etti tüm sevdiklerim.
Toprağa verdiğim ne çok insan ve
hanemizde eksilen o rakam ve de rakım ve ben hala meylederken daha çok sevmeye.
Yeni bir başlangıç ve işte kampüste
cüppemle salındığım.
Sahi, koca üniversitenin saltanatını
süremezken ben miymişim derece ile mezun olan? Ve bunu ne yazık ki yıllar sonra
fark ettiğim.
Devindiğim o rakım ve hala
dokunamadığım gök kubbe oysaki oraya aitim ben çünkü ben bir Anka kuşuyum
küllerinde mahcup bir edayla evreni seyreden.
Ben bir kırlangıcım hayır, hayır,
ufacık bir serçe ve her gün gagalıyorum insanların yüreklerini.
Gagalıyorlar da.
Açım.
Hayır, fazlasıyla tok.
Açgözlüyüm oysa bir ömür sevgiyle
beslenen sonra sevgimi sunduğum sonra sevgimle beni boğanlar.
Ve işte kabrimdeyim.
Yaşadığıma kani olsa da insanlar ve
görünmezliğin mucidi iken içimdeki dev ekran asla da aynalara güvenmediğim bu
yüzden ruhumdaki ışıkla gözlerimin kamaştığı ve asla da nasiplenmediğim dünyevi
zevkler ve de ihtiyaç addedilen.
Açlık ve de açık yürekli bir varlık
olma ihtiyacıma duyduğum güven tıpkı inandığım ve güvendiğim insanların ruhuma
attığı çizikler ve işte içimdeki dev ekranda kendimi izliyorum elbette peşini
kovaladığım hayallerim ve de hayal kırıklarım.
Sözcükler… can kırığı kim ise.
Camdan değil candan bir fanus içine
sığamadığım ama yetinmek zorundayım iyi de taşıyorum kabımdan.
Mümkün mü firar etmem bir başka
gezegene ya da boyuta?
Mümkün hatta gezegenler arası
yolculuk ve insanüstü bir özlem elbette Rabbime elbette kendimle uzlaşmak
adına.
Ve işte rüzgâr çıktı durgun bir
havanın tahayyülü ile içimdeki pencereler nasıl da kapandı ardı ardına.
Açık verdim demek ki çünkü sevdiğimdi
ve tüm sevdiklerim hem de yüreğimin en derinine kazıdığım bir de azığa aldığım
düşlerim.
Sevginin bir mahcubiyet yarattığı ve
utanarak kaçıştığım çünkü iyi niyetimle dokunduğum kalpler açılmamak üzere
kapandı.
Soyut bir resital ve köklerim acı
içinde: andığım kimse.
Kandığım belki de bir şekilde kabul
etmek zorunda kaldığım.
Sudan sebeplerle su testisinin suyolunda
kırıldığı ve işte nasıl da kanıyor ellerim üstelik boş üstelik acıyan yeter ki
acımasın kimsenin canı.
Anmam bile kötüyü kötülüğü ve
dualarımda sadece isterim Rabbimden elbet herkesin bir kalp gözüne itimat
etmesi değil mi evrende saklı huzurun daim olması adına.
Bir bulut bana göz kırptı ve işte
cennet yolcusu olduğumu fısıldıyor bana melekler.
Göz yumamam ki.
Göze almalı mıyım yoksa?
Yaşarken ölmek mi?
Ölüp de yaşamanın yeniden mümkün
olacağı mı yoksa?
Ya, ben neredeyim ya da nereye aitim?
Bu dünyaya değil ki bu, kesin.
Araf’ta kalmışlığıma hürmeten
yazıyorum bu satırları ve Allah rızası için yaşar ve severken artık biliyorum
ki; sevgi çok da makul bir duygu olarak addedilmiyor insanlarca.
Sessizce sevdiğim kimlerse asla
bilmeyecekler tıpkı ben de bilemezken neyden ötürü bu kadar acıyı
sırtlandığımın…
Ve işte son ç/ağrı:
Cennet yolcusu kalmasın.